45 saniyede 20 bin kişi (!)

45 saniyede 20 bin kişi (!)

Bugün Marmara Depremi’nin 8’inci yılı. 30 yıl içinde Marmara kadar etkili bir deprem daha bekleniyor. Uzmanlar, “Afet yönetiminde çok ilerledik ama hâlâ gerekli önlemleri alamıyoruz. Bari okulları, hastaneleri hazırlayalım” diyor.

Büyük acılara neden olan Marmara Depremi’nin üzerinden 8 yıl geçti. Ve başta İstanbul olmak üzere Marmara bölgesini yıkıcı bir deprem daha bekliyor. 17 Ağustos’tan sonra ne tür tedbirlerin alındığı konusu ise büyük bir soru işareti... Deprem uzmanlarına göre yeterince önlem alınmadı.



Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu (İstanbul Üniversitesi):
TOPLUMUN HAFIZASI ÇOK ZAYIF
Büyük bir tehlike var; şiddeti 7’nin üzerinde en az bir deprem olacak. Bu depremin 30 yıl içinde olması büyük bir olasılık. Bu yöneticilere yeterli olan bir bilgidir ancak yeterli önlem alınmamıştır. Marmara Depremi’nin üzerinden 8 yıl geçti ama henüz gerekenler yapılmadı. Halk da yöneticiler de üzerine düşenleri yeterince yapmış değil. Karşımızda bulunan tehlike çok büyük. Şu anda şaka gibi geliyor ama insanlar 20 bin kişiyi 45 saniye içinde kaybettiklerini unuttular, toplumun hafızası çok zayıf. Depreme hazır olduğumuzu söyleyemeyiz, bunca riske ve tehlikeye karşı başta İstanbul olmak üzere, Marmara bölgesi ve tüm Türkiye deprem konusunda henüz emekleme dönemindedir.

İSTANBUL DEPREM YORGUNU BİR ŞEHİR

Bu konuda çok önemli dezavantajlar var, en önemlisi İstanbul yorgun bir şehir. Çünkü iki çok büyük deprem geçirdik ve onların artçıları oldu. Mesela Zeytinburnu’nda kendi kendine çöken bina bunun bir örneğidir. Yine Bahçelievler’de dozerin değmesiyle bina kağıt gibi yıkıldı. Bu olaylar bile tehlikenin boyutlarının ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor.

CAN KAYBI SANILANDAN FAZLA OLACAK

Olası İstanbul depreminde can kaybı konusunda kesin bir rakam vermek zor. Ama kimine göre 1 milyon, kimine göre ise 10 milyon insan ölecek. Ancak can kaybının sanılandan çok daha fazla olacağını şimdi daha iyi görüyoruz. Özellikle bu Zeytinburnu olayı bizi ciddi endişeye sevk etti. Çünkü bu memlekette kentsel dönüşüm adı altında rezidanslar yapılıyor, ama depreme karşı entegre bir planlama yapılmıyor. Herkes bildiğini okur vaziyette ve İstanbul tekrar başka bir çehreye bürünüyor.

HERKES KENDİ EVİNİN ÖNÜNÜ SÜPÜRECEK
Yapılan hiç olumlu bir şey yok mu, var tabi. Afet yönetimi açısından son derece ileri bir noktadayız, hatta bu konuda dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Yani afet yönetimi ve arama-kurtarma gibi konularda çok ciddi bir noktaya gelmiş durumundayız. Peki yeterli mi? Tabi ki yeterli değil. Bu 8 yıl içinde mahalle afet gönüllülüklerini geliştirmemiz gerekiyordu. Çünkü sonuçta herkes kendi evinin önünü süpürecektir, herkesin sivil savunma ya da AKUT görevlisi bekleyecek hali yok, deprem olduktan sonra kendi mücadelesine başlayacaktır. Kısacası 8 yılın sonunda karşımızda hem kişisel hem de mahalle olarak mücadelesini edebilen bir toplum olmalıydı, ama bu olmadı.

Prof. Dr. Okan Tüysüz (İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü):
DEPREM HARİTALARI BİLE YENİLENMEDİ
17 Ağustos’un aslında bir milat olması ve bundan sonra da ciddi hukuki düzenlemelerin yapılması, bilimsel çalışmalara destek verilmesi, üniversitelerin ve kurumların koordine edilmesi gerekiyordu. Ama bunların hiçbiri tam olarak gerçekleştirilemedi. Bu konuda koordinasyon amacıyla kurulmuş ama çok fazla bir şey üretememiş deprem konseyi ise daha iyi çalışır hale getirilmesi gerekirken kapatıldı. TÜBİTAK ise kendi enstitülerine para veriyor ama üniversitelere yeterince kaynak ayırmıyor.

Türkiye deprem bölgeleri haritalarının yenilenmesi gerekirdi. Ama aradan geçen 8 yılda bu da yapılamadı, hâlâ Türkiye’deki yapılaşma eski deprem bölgeleri haritaları kullanılıyor. Deprem bölgeleri haritaları 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım verilerinin öncesine göre yani 1986 tarihinde hazırlanmıştır. 1986’dan günümüze kadar 20 yıl geçti, bu sürede çok fazla veri elde edildi. Örneğin Marmara Denizi hiç bilinmiyordu, bununla ilgili bilgilere ulaşıldı. Ayrıca Türkiye’nin yeni fay haritası üretiliyor. Bu bilgilere göre bu deprem bölgeleri haritasının yeniden elden geçirilmesi gerekiyordu ki bu yapılamadı. Özellikle de hasarlı binaların tamir ve takviyesine yönelik yönetmelik ve kanuni hazırlıklar yapılamadı. Gölcük’te ve İzmit’te hâlâ hasarlı binalar ve bu binaların ne olacağı sorunu var.

15 DAKİKA SONRA DA OLUR, 30 YIL SONRA DA

Örneğin İstanbul’un Anadolu yakasının mikrozonlaması yeni başlıyor. Avrupa yakasınınki ise hala sürüyor. Deprem mastır planı hazırlandı ama bu plan uygulamaya konamadı. Yani çok sayıda aksaklık ve eksiklik mevcut ve yapılanlar kesinlikle yeterli değil.

Doğa hiçbir zaman çok düzenli davranmıyor, o yüzden rakam vermek zor. Ama burada çok ciddi bir deprem tehlikesinin olduğu bir gerçek. Bu depremin yarın, 15 dakika sonra ya da 10 saniye sonra olmayacağını kimse söyleyemez. Yani 2029 ya da 2010 demek bence doğru değil, özellikle uzak zaman dilimleri söylemek insanları rahatlatıyor. Yani deprem 2029’a kadar olacak dediğiniz zaman insanlar bunu 2029’un son günü olarak algılayabiliyor.

İstanbul’un hazırlanması gerekiyor, ben artık insanların hazırlanmasından vazgeçtim, hastaneleri ve okulları hazırlasınlar, o bile yeter. Bizler deprem konusunda tedbir alınması için uyarı yapmaktan bıktık ve bu konuda ben kendi adıma çok ümitli değilim. Deprem olana kadar göstermelik birtakım işler yapılacak ve maalesef bu böyle gidecek.

Prof. Dr. Hasan Boduroğlu (Türkiye Deprem Vakfı Başkanı)
İSTANBUL’DA 40 BİN BİNA YIKILABİLİR
Hiçbir şey yapılmadı denemez, bazı şeyler yapıldı. Örneğin İstanbul’da bir deprem master planı hazırlandı. Bunun ilk uygulaması için Zeytinburnu pilot bölge seçildi ama uygulanmadı. En önemli konulardan biri, depremde yıkılacak konutları belirlemek. İstanbul’da yaklaşık 1 milyon bina var, bunlardan 40 bin kadarının yıkılma tehlikesi olduğu söyleniyor. Bunları belirleyecek hızlı tarama sistemleri geliştirilmeye çalışılmıştı ve bunun uygulama alanı da Zeytinburnu olacaktı ama bu proje tam anlamıyla başarıya ulaşamadı.

YASAL DÜZENLEMELER YAPILAMADI
2004’te depremle ilgili bir şura oldu, burada bazı kararlar alındı ama bunların hiç biri uygulamaya geçirilemedi. 3 yıldır çok önemli bir faaliyet yok. Örneğin depremden sonra hemen kullanılması gereken binaların güçlendirilmesi için bazı çalışmalar var ama bunlar tabi ki yeterli değil. Deprem yönetmeliği yenilendi ve Mart ayında uygulamaya geçirildi. Bunda bir güçlendirme yönetmeliği de var ve bu iyi bir faaliyet. Buna göre incelenmesi lazım ama burada da kat malikleri kanununun değiştirilmesi lazım, çünkü herhangi bir inceleme için oy birliği gerekiyor. Bununla ilgili herhangi bir yasal düzenleme yapılmadı.

DEPREM ÇALIŞMALARI SAVSAKLANDI

Bu yasal düzenlemeler gecikti, halbuki yöneticilerin elinde yeterince veri var ama bununla ilgili çalışmalar savsaklandı. Bunun mutlaka üzerinde durulması ve kanunların yenilenip yasal engellerin ortadan kaldırılması lazım. Mortgage yasası çıkacak diye herkes seviniyor, o zaman güçlendirme için de uzun vadeli kredi alma imkanı verilsin. Çünkü herkesin ekonomik durumu binaların güçlendirilmesine uygun olmayabilir.

YÖNETMELİĞE UYGUN BİNALARDA HASAR YOK
Özetle bu 8 senede yapılanlar kesinlikle yeterli değil. Karşımızda çok iyi bir planlama yok. Ülkemiz hedefini koymalı ve ona göre hareket etmeli. Deprem bölgelerindeki riskleri anlatan deprem bölgeleri haritalarına ve deprem yönetmeliğine uygun yapılan konutlarda hiç bir hasar görmedik. Örneğin, Erzincan’da 1975 yönetmeliğine uygun konutlarda hiç bir hasar yoktu.






HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.