Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın konuşması
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın konuşmasının tam metni..
TÜSİAD adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Türkiye'nin birlik, beraberlik ve istikrarına yöneltilen, Ankara'daki alçakça saldırıyı lanetleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Bu saldırıda hayatını kaybedenlere allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ülkemiz dayanışma, birlik beraberlik ve demokrasi ruhu içinde bu acı olayın üstesinden gelecektir. Terör eylemine verilecek en doğru cevap, hayatı hızla normalleştirmek.
Bu yüzden, acımızın henüz taze olmasına rağmen, bugün burada demokratik bir platformda ülkenin gelişme çizgisini tartışmak için birarada olmamızı yerinde ve anlamlı buluyorum. Bildiğiniz gibi seçim dönemlerinde TÜSİAD’ın siyasi parti genel başkanlarını davet etmesi ve onları dinlemesi bir gelenek haline gelmiştir.
Sayın Başbakanımıza yoğun programı arasında bu davetimizi kabul ettiği için TÜSİAD adına teşekkürlerimi sunuyorum. İş dünyası olarak seçim sürecinin sağlıklı geçmesini, tüm gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi ülke için bir yenilenme ve atılım vesilesi olmasını arzu ediyoruz.
Bunu başarabilmemiz için geçmişten ders çıkararak geleceğin planlarına odaklı, analitik politika çözümlerine dayalı bir siyaset anlayışının ve gündem tesbitinin gerekli olduğuna inanıyoruz. Siyaseti bir slogan görüntüsünün dışına çıkarmak, ülkenin gerçek sorunlarına odaklamak ve çözüm önerileri oluşturmak mecburiyetinde olduğumuzu sanırım bu salonda bulunan herkes benimle paylaşacaktır.
Dolayısı ile tüm siyasi parti programlarının bu anlayışı ve gündemi yansıtacağı ümidini taşıyoruz. 22 Temmuz 2007 de gerçekleşecek olan milletvekili genel seçimleri siyasi partilere bu anlamda, farklı ve yetkin olduklarını topluma gösterebilmek için önemli bir fırsat sunuyor.
Beş yıllık icraat döneminin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hedeflerini ve yaklaşımını seçmene ifade edebilmek konusunda avantajlı olduğu muhakkak. Ancak, Türkiye gibi dinamik bir ülkede, geçmiş beş senenin tercih ve yöntemlerinin önümüzdeki beş sene için yeterli olmayacağını ve Adalet ve Kalkınma Partisinin de yeni politikalarla seçmenin karşısına çıkacağını ümit ediyoruz.
Kuşkusuz, TÜSİAD üyeleri ve TÜSİAD’ın aktif olarak beraber çalıştığı Türk Girişim ve İşdünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) yöneticileri , sorularıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu yeni dönem için geliştirdiği politikaları anlamaya ve açıklık getirmeye çalışacaklardır.
Ben de izninizle, toplantıyı başlatmak açısından, birkaç temel konuyu kısaca gündeme getirmek istiyorum: Türkiye Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde temel ekonomi politikalarında bir devamlılık yaşadı.
AB ve IMF uyum programlarının da desteğiyle ekonomiye göreceli olarak bir istikrar geldi. Makro göstergelerde önemli iyileşmeler yaşadık. Önümüzdeki 2007-2014 döneminde bu ekonomik iyileşmenin devam etmesini ve kesintisiz yüzde 6-7 civarında büyümenin sağlanmasını iddialı ancak taviz verilemez bir hedef olarak görüyoruz.
Öte yandan, gelinen nokta itibariyle, makroekonomik istikrar yoluyla sağlanabilecek ekonomik büyümenin doğal sınırına ulaşıldığını düşünüyoruz. Bu noktadan sonra sürdürülebilir yüksek büyümeyi başarmak için, disiplinli, para ve bütçe politikalarından vazgeçmeden, kurumsal altyapı iyileştirmeleri, eğitim ve teknoloji altyapısı reformları ve rekabete dayalı verimlilik artışlarına odaklanmamız gerektiği görüşündeyiz
Verimlilik artışlarının yanısıra önümüzdeki 5 yılda tarım-dışı kesimde 3,5 milyon istihdam yaratarak yüzde 10’lara kilitlenmiş olan işsizlik oranını makul düzeylere çekebilmemiz gerekiyor. Bunun için, geçtiğimiz döneme nazaran, büyüme sürecinin bir miktar daha fazla iş imkanı yaratmasını da sağlamak durumundayız. Sayın Başbakan’ın yeni büyüme ve istihdam politikalarının ve bunları da içeren bir sanayi stratejisinin temel unsurlarına ve tercihlerine değinmesini çok arzu ediyoruz.
Tabii sanayii, büyüme,yatırım, üretim konularını tartışırken bu kalkınma süreci için gerekli kaynakların yeterliliğini de göz önünde bulundurmak durumundayız. Önümüzde ki dönem hedef ve projelerimiz için gerekli kaynak yeterliliği tartışmalarında en önemli sıkıntının enerji konusunda karşımıza çıkacağını düşünüyoruz
Ne yazık ki ülke olarak geçtiğimiz yıllarda enerji alanında gerekli yatırımı yapamadık. Bugün geldiğimiz noktada ülkemizin ciddi bir enerji darboğazına doğru ilerlediğini görüyoruz. Bu darboğazı piyasa sisteminin çözmesi için gereken düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiği görüşündeyiz
Üstelik önümüzdeki yıllarda enerji arz güvenliği, küresel ısınma gibi sorunların enerji politikalarını daha da karmaşık hale getireceğini göz önünde bulundurmalıyız. Adalet ve Kalkınma Partisi, yeni dönemde enerji konusundaki vizyonunu ve öngördüğü kurumsal yapıları ve yatırımları bizimle paylaşırsa çok memnun oluruz.
Kuşkusuz üyelerimizin ve konuklarımızın burada vurguladığım unsurların ötesinde ekonomiyle ilgili başka soruları da olacaktır. Ben bu noktada, ekonomiden biraz uzaklaşıp siyaset sahnesinin ülke ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesine ilişkin bir konuyu daha gündeme getirmekte yarar görüyorum.
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi kararının çok dar bir zaman dilimine sıkıştırıldığına ilişkin görüşümüzü daha önce dile getirmiştik. Bu konunun Cumhurbaşkanı’nın yetkileri ile birlikte daha geniş bir siyasi sistem tasarımı çerçevesinde tartışılmasını doğru buluyoruz
Öte yandan bir sistem değişikliği anlamına gelebilecek böyle bir girişimin, siyasi partiler yasası ve seçim sistemi ile ilgili değişiklikler yapılmadan, ele alınmasının eksik ve sakıncalı olacağı görüşündeyiz Nitekim, mevcut seçim sisteminden seçenlerin de seçilenlerin de gayri memnun olduğu yadsınamayacak bir gerçek. Sayın Başbakan parti programlarında siyasal sistemimize ilişkin yeni düzenlemeler olup olmadığını bizle paylaşırsa çok memnun oluruz.
Son konu olarak AB üyelik sürecine değinmek istiyorum. Öncelikle başarı ile hazırlanmış olan “Türkiye’nin AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013)” çalışmasını, Türkiye’nin orta vadeli mikro reform yol haritası olarak değerlendirdiğimizi belirtmek isterim istiyorum.
Bu çerçevede, Sayın Başbakan’ın ve partisinin Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin, bundan sonraki seyrini nasıl gördüklerini duymayı da çok arzu ediyoruz.
Sayın Başbakanım, kürsü sizindir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.