"Cumhuriyet'le hesaplaşıyorlar"
Baykal: "Bu bir intikam operasyonudur. Sessiz kalanlar da sorumludur"
CHP lideri Deniz Baykal, 6 ilde eş zamanlı olarak başlatılan ve aralarında Yalçın Küçük, Kemal Gürüz, Sabih Kanadoğlu, Eski Özel Hareket Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ve yeğeni Erdal Şahin, Emekli Tümgeneral Erdal, Şenel ve emekli Orgeneral Kemal Yavuz , Bağımsız Cumhuriyet Hareketi Genel başkan yardımcısı ve gazeteci Engin Aydın, MGK eski Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ve Yarbay Mustafa Dönmez gibi isimlerin gözaltına alındığı şok Ergenekon operasyonuyla ilgili olarak bir basın toplantısı düzenledi.
Baykal, bu operasyonun hedefinde Cumhuriyet'in temel ilkelerinin olduğunu söyleyerek çok sert açıklamalarda bulundu. İşte Baykal'ın açıklamalarından bazı notlar:
"Türkiye tarihi bir virajı dönüyor. Bizi yeni bir aşamaya getiriyor yaşadıklarımız. Sistematik bir biçimde Türkiye'yi tarihi çizgisinden çıkarmaya yönelik uygulama aşama aşama yapılıyor. Karşı karşıya bulunduğumuz durum bizi siyasi bir davayla karşı karşıya konduğumuz gerçeğiyle karşılaştırıyor. Önümüzdeki dava hukuki bir dava değil siyasi bir dava. Bu davada yasanın uygulanmasının gerekleri değil yasayı kullanarak belli bir siyasi hesaplaşma yöntemi uygulanıyor. Bu tabloyla hiçbir olağan demokratik toplumda karşı karşıya gelemezsiniz. Çok açıktır ki böyle bir tabloyla ancak rejim değişikliği yaşanan ülkelerde rejim değişikliği dönemlerinde karşı karşıya kalırız. Humeyni öncesi ve sonrasında, Hitler öncesi ve sonrasında olduğu gibi."
"BU OPERASYON İNTİKAM OPERASYONU"
"Hukukun icabını yerine getirmek için değil siyasi bir intikam arayışı söz konusudur. Madem dün bunları yaptın bunları senin yanında bırakmayız, bunları fitil fitil burnundan getiririz anlayışı var. Bu bir intikam operasyonudur."
"CUMHURİYET'LE HESAPLAŞIYORLAR"
"Şahsi bir hesaplaşma değil bu. Cumhuriyet'le hesaplaşılmaktadır. Cumhuriyet'i savunanlardan hesap sorulmak istenmektedir. Bundan sonra Cumhuriyet'i savunacaklara gözdağı verilmektedir. Hedefte Cumhuriyet'in temel ilkeleri var. Toplumun saygın kişileri mafya ile aynı sepete konulmuştur. Laikliğe inançla hizmet insanlardan hesap soruluyor. Bu davanın arkasında iktidar vardır. Cumhurbaşkanı, Başbakan böyle bir davanın geldiğini çok önceden de haber vermiştir. Bu davanın nasıl gelişeceğine dair haberleri onlar aktarmıştır. Herkese içinden geçmekte olduğumuz bu dönemde birşey söylemek istiyorum. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Hepiniz bu konuyu içimizde çok özel bir sorumluluk duygusuyla değerlendirmeliyiz. Hiçbir istikrarlı hukuk devletinde böyle bir tablo ortaya çıkmaz. Bu projeyi uygulayanlar, yapanlar için bu projeyi sessizce izleyenler için iyi bir gidiş değildir. Türkiye'ye bir alarm vermek istiyor. Herkes kendisine sormalıdır: "Bu durum karşısında üzerime düşeni yapıyor muyum" diye. Sessiz kalanlar sorumluların parçası haline gelirler."
NEDEN SİLİVRİ'DE?
"Bu dava niçin özel bir mahkemede yargılama gerçekleştiriliyor? Eğer sadece mafya ilişkileri dolayısıyla Türkiye’de çok normal mahkemeler var oraya götürülebilirdi. Türkiye’de mafya olağanüstü önlemler alınması gereken bir noktada değil. Bu ilgi, bu anlayış, Silivri düzeni, o mafya ilişkileri içinde yer alan insanlardan dolayı mı yoksa toplumdaki değerli kişiler açısından bir ihtimam gösterilmektedir.
İşsizlik ve yolsuzluklar bu iktidarı kuşatıyor. Bu iktidar gündemi böyle bir açılımla değiştirirek rahatlamak durumunda olmamalıdır. Yolsuzluklar, kriz bu iktidarı takip edecektir. İktidar bu tutuklamalarla ekonomik krizin sorumluluğundan kurtulamaz."
"CUMHURİYET KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİĞE SÜRÜKLENMEK İSTENİYOR"
"Türkiye’deki bütün telefonlar izlenmektedir denetlenmekte ve değerlendirilmektedir. Hiçbir demokratik toplumda böyle bir düzen yoktur.
Üniversite düzeni çökertilmiştir iktidarın çabalarıyla. Yargı düzeni çok ciddi şekilde sarsıntıya maruz bırakılmıştır ve bu konudaki çalışmalar sürmektedir.
İletişim alanında yargıda hiçbir demokratik rejimin kabul edemeyeceği bir çalışma sistematik bir şekilde sürmektedir. Ortadoğu koşulları içinde din istismarını da ele alan bir hemegonya Türkiye’de yürürlüğe konulmak isteniyor. Bunun ötesinde de Cumhuriyetin ilkeleri vardır. Cumhuriyet köklü bir değişikliğe sürüklenmek istenmektedir."
"İDDİANAME EVLERE ŞENLİK"
"Hukuk adına da kötü günler yaşıyoruz. Daha önce Van'daki olayda da bunu görmüştük. O zaman da bu siyasi davadır demiştim. Apar topar tutuklanan bir rektörün bu işlerle ilgisi olmadığı ortaya çıkmıştı. Bir insanlık dramı yaşanmıştı. Toplumun bu kadar sorumluluk üstlenmiş insanları neden bu uygulamaya tabi tutulmuştu? Daha sonra benzer olaylar gördük. Başbakan çıkıyor "Böyle bir davaya ihtiyaç vardır" diyor. Dava Başbakan'ın kafasında siyasi bir dava. Aşama aşama gözaltılar yapıldı. İddianame çıktı. Telefon dinlemeleri.. Kim yazdı nasıl yazdı belli değil. Böyle birşey olabilir mi? İddianame evlere şenlik. Bunu sorgulamamamız lazım. Hukuk çıkar yoluyla da siyaset yoluyla da iğfal edilir. Gerçek hukuka ihtiyacımız var. Güveni taşıyor muyuz? Taşımıyoruz. Bu dedikodu değil. Bunların aydınlığa kavuşturulması lazım."
"BURADAN DAHA İLERİ NOKTALARA GİTME İHTİMALİ VAR"
"Aileler belki de haksız yere gözaltına alınıyor. Bu tablo bütün insan haklarıyla ilgili sözleşmelerine aykırıdır, AİHM’in uygulamalarına aykırıdır. Anayasanın özüne aykırıdır. Bunun tesadüfi bir şey olduğunu söylemek mümkün mü? Bu sistematik bir şeydir. Bu sorumsuzluğun nereye kadar gitmeyeceği konusunda bir hüküm vermek söz konusu değildir. Yaşadıklarımız kabul edilmez olduğunda ittifak kurmalıyız. Bunu birlikte tespit etmeliyiz. Bu kabul edilebilir olursa, buradan çok daha ileri noktalara gitme ihtimali vardır. Nereye kadar gider, nereye kadar gitmez kimse bilemez."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.