Eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi sözleşmeye bağlamlarının beklenemeyeceğini belirten Yargıtay, sözleşme yapılmadan da çiftlerin evlilik süresince edindikleri malları paylaşmaları gerektiğine karar hükmetti.

Boşandıktan sonra birbirleri aleyhine alacak davası açan karı koca ile ilgili Yargıtay 13. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı. Eşlerin, evlilik birliği içinde birlikte satın almış oldukları taşınmazın davalı koca adına kayıtlı olması nedeniyle dava açıldı. Taşınmazın yarı hissesinin veya sürüm değerinin yarısının kendisine verilmesini talep etti.

Davalı koca, taşınmazı kendi imkanları ile satın aldığını, davacının katkısının bulunmadığını talep ederek davanın reddini istedi. Mahkeme, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde birlikte alındığı iddiasının resmi bir sözleşme ile kanıtlanması gerektiğini belirterek, davacının resmi bir sözleşme ibraz edememesi nedeniyle davanın reddine karar verdi.
Mahkemenin verdiği red kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararını bozarak kadınları sevindirecek bir karara imza attı. Kararda şöyle denildi: "Evlilik birliği içinde ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları da beklenemez. Davacı, taşınmazın satın alınmasındaki katkı payı oranında tazminat isteminde bulunmuş olup, dosya sunulan belgelerden davacının evlilik birliği devam ederken çalıştığı ve gelirinin de olduğu göz önünde bulundurularak, bu konudaki tanık dahil tüm delilleri toplanıp, davacının katkısı belirlenip sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece resmi şekilde yapılmış sözleşmenin ibraz edilemediğinden bahisle yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir."