Esrarengiz Kargo!

Esrarengiz Kargo!

Kuzey Irak'ta burnumuzun dibinde tarihimizin en keskin olayları yaşanıyor.

Hürriyet yazarı Fatih Çekirgenin haberi;

Kuzey Irak’tan esrarengiz kargo


Sevgili okurlar, bir süredir genellikle Irak, Kuzey Irak üzerine yazıyorum.Çünkü, burnumuzun dibinde tarihimizin en keskin olayları yaşanmaktadır.

Her gün bir şehit haberi içimize ateş düşürmektedir. Bu olaylar, sınırlarımızı zorlamakta ve geleceğimizi çok yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu hafta da ağırlıklı bu konular var.

KUZEY Irak’tan Ankara’ya "çok özel" bir bilgi geliyor.

Konu: Helikopter parçalarından oluşan 2.5 tonluk kargo...

Özet raporu ise şöyle: "Helikopter parçalarının Ürdün’den çıkışı yapılmış. Kuzey Irak’a gelmiş. Üzerindeki evraka göre kara yoluyla Türkiye üzerinden geçerek Tiflis’e gidecek. Ancak evraka yazılan adresler ve kişiler bulunamamış. Yani hayali."

Bu bilgi Ankara’ya ulaşınca ciddi soru işaretleri oluşuyor.

Öncelikli sorular şöyle sıralanıyor:

Helikopter parçaları gerçekten Tiflis’e mi gidecekti?

Kuzey Irak’ta kalıp monte edilme ihtimali var mıydı?

Türkiye’den geçerken başka bir rotaya geçebilir miydi? Türkiye’de monte edilme ihtimali var mıydı?

2.5 tonluk helikopter parçaları teknik bilgi isteyen bir organizasyonu gerektiriyor. Bunun arkasında nasıl bir devlet organizasyonu vardı.

Bir süre önce Malatya Tatvan seferini yapan tren bombalanmış ve içinden roket rampaları çıkmıştı. Bu da benzeri bir olay mıydı?

Ürdün’den Tiflis’e gidecekse neden Kuzey Irak bekleme noktası olarak seçilmişti?

KAÇAKÇILIK HATTI

Evet, şimdi bu sorular araştırılıyor.

Tabii olayın en önemli yanı ise kargonun Türkiye üzerinden geçiyor olmasıydı.

Bir başka ayrıntı daha var.

Kuzey Irak ile Türkiye arasında çok ciddi bir kaçakçılık hattı oluştuğu görülüyor.

Olayı sorduğum bir yetkili ise şu yorumu yapıyor:

"Biz de şaşırdık. Helikopter parçaları Türkiye üzerinden Tiflis’e gidecekmiş. Ama adresler sahte. Bu konuyu çok ciddiye alıyoruz..."

Ankara’yı çıldırtan inat

ABD ve AB, PKK’nın bir terör örgütü olduğunu resmen kabul etti mi?- Evet, hatta terör örgütü olduğunu açıkladılar...

Peki, Irak yönetimi PKK’yı bir terör örgütü olarak açıklıyor mu?

İşte cevap:

- Hayır, bir türlü açıklamıyor.

Dün bir diplomat dostumla sohbet ederken bu bilgiyi şaşkınlıkla dinliyorum...

Ve soruyorum:

- Peki, biz resmen Bağdat’a "PKK’nın terör örgütü olduğunu açıklayın" demiyor muyuz?

Bu cevaba dikkat edin:

- Demez olur muyuz? Hem de kaç defa. Daha geçen ay Bağdat Büyükelçimiz resmen Irak yönetimine bu uyarıyı yaptı.

- Peki, ne cevap verdiler?

- Cevap vermiyorlar...

Yani?

HESAPLAR KÜRT DEVLETİ İHTİMALİNE GÖRE YAPILMALI

- Yani düşünün ki, Araplar, Şiiler ve Kürtlerden oluşan Irak’ta, Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve Maliye Bakanı Kürt... Bu Irak’ın siyasi ve ekonomik yönetiminin Kürtlerde olduğunu gösteriyor. ABD böyle istedi. Ve Barzani, "Kürt Kürt’e dokunmayacak" dediğine göre Bağdat’ın bırakın PKK’yı terör örgütü ilan etmeyi, açıktan destek verdiği örgüt adına af istediği gerçeğinin hangi yapıya dayandığı açıkça ortaya çıkıyor.

Evet, içine düştüğümüz ya da düşürüldüğümüz manzara budur.

Türkiye artık güneyinde kurulan bir Kürt devleti ihtimaline göre hesap yapmalıdır.

Bu durumu görmezlikten gelmek ve buna göre bir strateji oluşturmamak tarih önünde büyük bir suç olacaktır.

Tampon bölge gerçeği

EVET, sevgili okurlar bu hafta Kuzey Irak’tan çıkamadık. Ne yapalım.

Her gün gencecik vatan evlatlarının şehit olduğu, o acıyla yüreklerin paralandığı bir toplumda başka bir şey yazmak içimden gelmiyor.

İşte yine mayın ve işte yine önceki gün bir şehit daha. Biz şehitleri söylüyoruz, ama ya yaralılar. Gaziler. Kiminin gözü yok, kiminin kolu kopmuş ana kuzuları..

Türkiye diyor ki:

- Bakın 2 ton patlayıcı oradan geliyor. Silahlar oradan geliyor. Teröristler orada barınıyor. Ey ABD, söyle Bağdat yönetimine önlem alsın. Birlikte operasyon yapalım. Eğer onlar yapamıyorsa bırakın ben tampon bölgeyi oluşturayım.

Böyle diyor, çünkü o dağları bilen bilir. Dünyanın en vahşi coğrafyası. Gabar, Namaz ve Cudi. Sınır bu dağların üzerinden geçiyor. Böyle sınır mı olur. Yani bir düzlük yok. Türkiye NATO üyesi olarak Afganistan’da, Kosova’da, Lübnan’da teröre karşı görev yapıyor. Ama kendi bölgesinde bir tampon bölge kurmasına tepki gösteriliyor.

Ben buradan söylüyorum. Türkiye fiilen oraya tampon bölgeyi kuruyor. Hatta kurdu bile.

Yakında çok önemli harekátlar bekliyorum.

Umarım bu hafta şehit acısı yaşamayız.

Abdullah Gül 2 ton plastik patlayıcıyı neden açıkladı

MALATYA-Tatvan seferini yapan tren havaya uçuruldu. Füze rampaları çıktı. Ardından yine Türkiye üzerinden Tiflis’teki hayali adrese gönderilen helikopter parçalarına el kondu. Olay soruşturuluyor.

Ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül İstanbul’da toplanan güvenlik zirvesinde bütün dünyaya açıkladı:

"Kuzey Irak’tan Türkiye’ye ciddi miktarda plastik patlayıcı gönderiliyor. Son bir yılda tam 2 ton plastik patlayıcı ele geçirildi."

Evet, tam 2 ton plastik patlayıcı...

Bir kilosunun bile binaları havaya uçurduğu bilinen bu patlayıcıdan Türk polisi tam 2 ton yakalamış. Neredeyse bir şehri yıkacak kadar patlayıcı bu...

Ve Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ABD’li uzmanların gözlerine baka baka bunu söylüyor.

Yani diyor ki; "Senin göz yumduğun Kuzey Irak’taki terör grupları Türkiye’ye savaş sebebi sayılacak miktarda cephane sokuyor. Üstelik bunu oradaki yerel güçlerin (Barzani) desteğiyle yapıyorlar..."

Soruyorum:

- Peki bu bilgileri ABD’ye resmen verdik mi?

Cevap:

- Ankara’daki FBI bürosundan CIA’ya kadar hepsine bütün kriminal sonuçlarıyla birlikte verildi...

Bu yakalanan...

Bir de yakalanmayanlar var.

Bu konuda bir uzman şöyle diyor:

"Genellikle yakalananın üç misli kadar da kaçırıldığı düşünülür."

Bu durumda en az 3 ton plastik patlayıcı halen Türkiye’nin değişik yerlerinde saklanıyor...

İçine düştüğümüz feci durumun farkında mıyız?

Çok iyi biliyorum ki, Abdullah Gül bu bilgiyi kamuoyu önünde açıklamazdı.

Nitekim geçen yıl çok özel bir toplantıda yazılmamak kaydıyla bu bilgi gazetecilere verilmişti. Hatta "Sakın yazmayın panik olur" denmişti... Şimdi açıklanıyor. Hem de bütün dünyaya.

Demek ki artık bıçak kemiğe dayanmış.

Kuzey Irak’tan resmen mayın, bomba, silah geçiriliyor. Ve o mayınlar, bombalar her gün bir şehit acısına dönüşüyor. İçimizi yakıyor.

İşte bu yüzden Abdullah Gül bu gerçeği bütün dünyaya açıklıyor.

Ve bu durumda insan sormadan edemiyor:

- Acaba, Meksika sınırından 1 kilo plastik patlayıcı ABD’ye girse Beyaz Saray Meksika’ya ne yapar?

Cevap belli:

- Afganistan ve Irak’a ne yaptıysa onu...

İşte Türkiye’nin sorunu burada. İşte Gül bu keskin bilgiyi dünyaya bu yüzden açıkladı.

Yani eğer bir gün bir operasyon olursa, "Biz uyarmıştık" demek için...




HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.