Gül, Sezen Aksu'yu neden aradı?
Birkaç ay önce Sezen Aksu'nun telefonu çaldı. Abdullah Gül'ün makamından arıyorlardı. Aynı günlerde Türkan Şoray da aranan sanatçılar arasındaydı. Gül, sanatçıları neden arıyordu?
Can Dündar'ın köşe yazısı
Sezen Aksu Köşk'e çıkabilir
Birkaç ay önce Sezen Aksu'nun telefonu çaldı.
Abdullah Gül'ün makamından arıyorlardı.
Dışişleri Bakanı ve eşi, bir yemekte sanatçılarla buluşmak istiyordu.
"Acaba Sezen Hanım katılmak ister miydi?"
Aynı günlerde Türkân Şoray'ın da arandığını öğrendim.
Uğur Yücel de davetliler arasındaydı...
Gül, 10'a yakın seçkin sanatçıyla İstanbul'da buluşacaktı.
Basına haber verilmeden yapılacak bu zirve, bakanın adaylık öncesi farklı toplum kesimleriyle gerçekleştireceği buluşmalardan biri olacaktı.
Sanatçıları edebiyatçılar, akademisyenler, yazarlar izleyecekti.
Sanatçıların programı birbiriyle çakışmadığı için bu özel yemek gerçekleşemedi.
Önümüzdeki dönemde Çankaya Köşkü'nde Sezer tarzı bir içe kapanma ya da Erbakan'ınkine benzer bir tarikat liderleri buluşması bekleyenler, Gül'ün sürprizlerine hazır olmalı.
Yeni cumhurbaşkanı, çoklarını şaşırtacaktır.
Saygı yerine kaygı
Sezer'in komutasında Çankaya bir denge unsuruydu.
Beğenin beğenmeyin, pek çok insan, Sezer Köşk'te diye rahat uyuyordu. Çankaya-TSK-yargı-üniversite bloku, hükümete karşı bir denge oluşturuyordu.
Şimdi Köşk'ün el değiştirmesiyle bu denge altüst oluyor. Ve saydığım kurumlarla kamuoyunun bir bölümünde cumhurbaşkanlığına "saygı"nın yerini "kaygı" alıyor.
Gül, milli görüşçü kökeninden, mazideki sözlerinden ve kısmen de eşinin türbanından kaynaklanan bu kaygıların farkında... Bunları gidermek, Köşk mesaisinin çoğunu alacaktır.
Nitekim ilk basın toplantısı, buna cevaptı:
"Kurumların hassasiyetini çok iyi biliyorum. Kaygılanmayın" dedi.
"Özde laik" bir cumhurbaşkanı olacağının ipuçlarını verdi.
Anayasa'nın değişmez ilkelerinden, "Büyük Atatürk"ten, cumhuriyetin, milletin birliğinden, bölünmez bütünlüğünden söz etti.
Öte yandan insan haklarını, AB reformlarını, sivil toplumu ve farklı görüşlerin önemini de hatırlattı.
Her sözcük, Çankaya'da yeni dönemin ipuçlarını verecek bir özenle seçilmişti.
"Huyumuz ortada"
Basın toplantısından sonraki görüşmemizde kaygılar hatırlatıldığında "5 yıldır devletin en kritik koltuklarında görev yapıyorum. 15 yıldır politikanın içindeyim. Huysa huyumuz çıktı ortaya" diye gülümsedi.
Askerle meydanlarda hiç polemiğe girmediğini hatırlattı.
"Rövanş duygumuz yok" dedi.
Gerginliğini atmıştı.
3 ay sonra ve onca fırtınanın ardından yeniden adaylığını açıklarken, meşhur fıkradaki gibi, "Ben yine adayım, siz yine muhalifsiniz. O halde niye yedik bu haltı?" der gibiydi.
Büyük sınav
Köşk'e çıkınca herkesi, bu arada krize oynayarak partiyi bir arada tutmaya çabalayan CHP'yi de kucaklayan bir çizgide durmaya; seçim kampanyasında olduğu gibi Köşk'te de eşini gözlerden ve polemiklerden uzak tutmaya çalışacaktır.
Ancak pasif olmayacaktır. "AB reformlarının hızlanması için çalışmaya devam edeceğim" cümlesi, bunun habercisidir.
Talihin cilvesi:
Belki ilk icraatı, Sezer'in veto ettiği Dışişleri'ndeki müsteşar yardımcılarının tayinlerini onaylamak olacaktır.
Türkiye için olduğu kadar Gül için de büyük bir sınav bu...
Yeni cumhurbaşkanı, Köşk'teki icraatıyla rejim adına kaygı duyanları rahatlatarak uzun vadeli bir normalleşmenin yolunu açabilir.
"Bayrağı Çankaya'ya diktik" diye sevinenlerle "Çankaya'yı da kaybettik" diye panikleyenleri aynı anda yanıltarak sancısız bir uzlaşmaya sevk edebilir.
Müdahale için fırsat kollayanları bahanesiz bırakabilir.
Sınavı geçerse Türkiye de kazanır kendisi de...
Kayıp, her ikisine de pahalıya mal olur.
Hayırlı olması dileğiyle...
[email protected]
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.