İnternet, gazeteleri tehdit mi ediyor?
Yaygın kanaate göre kâğıt ve mürekkepten oluşan bildiğimiz gazete, yakın gelecekte ortadan kalkacak.
Önce radyonun, sonra televizyonun hayatımıza girmesiyle başlayan gazetenin geleceği tartışması, bir süredir internet vesilesiyle gündemde. Yaygın kanaate göre kâğıt ve mürekkepten oluşan bildiğimiz gazete, . yakın gelecekte ortadan kalkacak. Böyle olunca, gazetenin olmazsa olmazı sayılan matbaadan dağıtma sistemine, reklamdan okuma alışkanlıklarımıza birçok alanda oldukça köklü değişiklikler yaşanacak.
Mesaj, dünya genelinde gazete tirajları üzerine yapılan araştırmanın sonuçlarını içeriyordu. Dünyadaki gazete tirajları, 2006’da yüzde 2,3, son 5 yılda ise yüzde 9,5 oranında artmıştı. Gazetelerin reklam gelirleri de geçtiğimiz yıl yüzde 3,8, son 5 yılda ise yüzde 15,8 oranında büyümüştü. Sadece Kuzey Amerika’da gazete satışlarının yüzde 1,9 oranında gerilemesi söz konusuydu. Asya ve Afrika’da satışlar patlamıştı. Misafir olduğumuz Güney Afrika’da 5 yılın tiraj artış oranı yüzde 43’tü.
Bedava gazete baldan tatlıdır!
Gerçi bu sonuçları herkes aynı iyimserlikle yorumlamıyordu. Mesela, 3 milyonluk tirajıyla dünyanın en çok satan İngilizce gazetesi unvanını taşıyan Times of India’nın CEO’suyla bu verileri konuşurken, istatistikleri fazla iyimser bulduğunu ve tirajlardaki artışta bedava dağıtılan gazetelerin önemli payı olduğunu söylüyordu.
2006’da bedava gazete tirajları dünya genelinde yüzde 47 oranında artmış. En fazla artış yüzde 66 ile Avrupa’da gerçekleşirken, onu yüzde 16 ve yüzde 15 ile ABD ve Asya izlemiş. Ancak bedava gazeteler hesap dışı tutulduğunda bile bildiğimiz parayla satın alınan klasik gazetelerin dünya tirajının yüzde 2 arttığı görülüyor. En büyük artış, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu Asya (yüzde 3) ile Güney Amerika’da (yüzde 4,5). Buna göre dünyada her gün 510 milyon insan, hâlâ bedelini ödeyerek gazete okumayı tercih ediyor. Herhalde WAN Başkanı Gavin O’Reilly de bu verilere dayanarak ‘Gazete, bugün her zamankinden daha güçlü’ diye konuşuyor. Aslında son dönemde 2,5-3 milyon aralığından 5 milyona sıçrayan Türkiye’deki gazete tirajları da bu sonuçları doğruluyor.
Henüz etkisi Türkiye’ye pek ulaşmamış olsa da, gazeteci cemaatinin üzerinde en fazla tartıştığı konulardan biri bedava gazete olgusu. Üstelik şimdi niteliksiz birinci nesil bedava gazeteler değil, gazetecilik açısından da iddialı iki ve üçüncü nesil bedava gazeteler gündemde. Ses getiren anketlerinden aşina olduğumuz Zogby Araştırma Şirketi’nin dünya genelinde 435 editör üzerinde yaptığı anket, editörlerin üçte birinin bedava gazeteleri tehdit olarak algıladığını gösteriyor. Editörlerin üçte biri, bedava gazeteleri hoş görülecek bir katkı olarak görürken, üçte biri ihmal edilebilir bir durum olarak değerlendiriyor. Tabii burada, henüz bedava gazete gerçeğiyle fazla yüzleşmemiş editörlerin değil, şu anda bu gerçekle yaşayanların, mesela Avrupalı editörlerin ne düşündüğü önemli. Nitekim ankete katılan Avrupalı editörlerin neredeyse yarısı bedava gazeteyi tehdit olarak görüyor.
WAN toplantısı çerçevesinde yapılan Dünya Editörler Forumu’nun en hararetli oturumlarından biri, bu konuya ayrılmıştı. Avrupalı ücretsiz ve klasik gazete genel yayın yönetmenleri arasındaki tartışmada, iki tarafın da güçlü argümanları vardı. Bedavacılar, TV ve internet sayesinde isteyen herkesin habere ücretsiz ulaştığını, klasik gazetelerin sıkıcı olduğunu, insanların habere para ayırmak istemediğini savundu. Diğerleri ise gazete tirajlarının arttığını, bedava gazetelerin itibarı olamayacağını, insanların gazete markalarıyla kendilerini özdeşleştirdiğini söyledi. Ancak görünen o ki, klasik gazeteler de kendi bedava gazetelerini hazırlayarak sürece adapte olmaya çalışıyordu. Sıfırdan bedava gazete yapanlar ise şimdilik zarar etseler de geleceğe yatırım yaptıklarını düşünüyordu.
Zogby anketinde, gazetecilikte öne çıkacak eğilimlere dair ipuçları da vardı. Mesela editörlerin yarısı, önümüzdeki dönemde haberlerin gazete veya online fark etmeksizin bedava olacağını; üçte ikisi yorum ve analizin öneminin artacağını; yüzde 80’i online gazeteciliğin mesleğe olumlu bir katkı olduğunu düşünüyordu.
Haris Interactive’in gazete-okur ilişkisi konusunda 9 bin kişi üzerinde gerçekleştirdiği anketin sonuçları da ilginçti. Buna göre insanlara ‘Bugün haber ve bilgi kaynağınız nedir?’ diye sorulduğunda, birinci sırada TV, ikinci sırada online haberler geliyordu. Gazeteler ise kablolu yayınlar ve radyodan sonra beşinci sırada yer alıyordu. 5 yıl sonra haber ve bilgi kaynağının ne olacağı sorusuna verilen cevaplarda da gazete beşincilik mevkiini koruyordu. Ancak TV, birinciliği internete kaptırıyordu.
Yayın katı yeniden tasarlanıyor
Cape Town’da konuşulanlardan biri de gazetelerin dijital çağa nasıl ayak uyduracağıydı. Bu noktada hemfikir olunan yaklaşım şu: Gazetelerin tepeden tırnağa, online ve basılı versiyona aynı derecede önem veren bir anlayışa geçmesi gerekiyor. Bu alandaki deneyimlerini paylaşan New York Times ve Daily Telegraph gibi gazetelerin editörleri, haber merkezlerinin dizaynından muhabirlerin donanımına birçok şeyi yeni anlayışa göre değiştirdiklerini söylüyordu. New York Times, internet sitelerini ziyaret edenlerin basılı gazeteyi okuyanların sadece yüzde 25’i olduğunu ve bu yeni ‘okura’ karşı sorumlulukları olduğunu söylüyordu. İki gazete de taşındığı yeni binayı online ve basılı gazeteyi meczedecek bir anlayışla inşa etmişti. Yeni haber merkezleri artık 24 saat çalışıyordu. Video çekimleri için mini stüdyoları vardı.
Muhabir ve editörler, sesli ve görüntülü haber konusunda eğitimden geçirilmişti. Birimler arasındaki mesafeler kısaltılmış, editörlerin merkezde olduğu, herkesin birbirine rahat ulaşıp görüş alışverişinde bulunabileceği bir yapı doğmuştu. Telegraph yayın yönetmeni bu yeni anlayışla internet sitelerini İngiltere’de ilk sıraya taşıdığını söyledi. Türkiye’deki internet dünyasını anlatan Sabah Yayın Yönetmeni Ergun Babahan’ın, sitelerin çıplak fotoğraflarla hit almaya çalıştığını söylemesi 1600 gazetecinin katıldığı bir platformda ülkemiz adına iyi olmadı; ama önemli bir yaraya parmak basmış oldu.
4 günlük toplantı boyunca, uzun süre ırkçı yönetimin kurbanı olmuş Güney Afrika’nın yeni yüzünü görme imkânı bulduk. Afrika’da ve dünyada gazetecilerin yaşadığı mağduriyetler yeniden gözler önüne serildi. Program çerçevesinde düzenlenen fuarda yer alan tek Türk medyası, Zaman Grubu oldu. İkram ettiğimiz Türk lokumunun yanı sıra, Today’s Zaman’ın toplantı için hazırladığı özel sayı büyük ilgi gördü. Programın belki de en üzücü yanı, 16 saatlik yolculuk sonrasında gidebildiğimiz renkli kıtanın en uç noktasında, fırsat bulup Afrika’nın doğal güzelliklerini görememekti. Şartları zorlayıp Ümit Burnu’na da gitmemiş olsak, gözümüz büsbütün arkada kalacaktı.
Reklam pastası internete kayacak
2006 dünya reklam pastasının büyüklüğü 425 milyar dolar. Bunun değişik mecralardaki dağılımı ise şöyle: Yüzde 37,7 TV, yüzde 29,4 gazeteler, yüzde 12,9 dergiler, yüzde 8,3 radyo, yüzde 5,7 internet ve yüzde 5,9 outdoor. Gazeteler ve dergiler birlikte reklam pastasının yüzde 42,3’ünü elinde tutuyor. Gazetelerin reklam kazancı son bir yılda yüzde 4, son 5 yılda ise yüzde 15,6 oranında artmış ve 2010’a kadar yüzde 17 oranında artış bekleniyor. İlginç bir nokta, önümüzdeki 5 yıla ilişkin analizlerde, internetin reklamdan aldığı payın gazetelerin önüne geçmesi. İnternete yatırım yapmayan gazeteler için bu oldukça kötü bir haber. İnternetin payı yüzde 5,7’den yüzde 20,4’e çıkarken, gazetelerin payı yüzde 29,4’ten yüzde 18,2’ye geriliyor. Toplantıda açıklanan bir araştırma, ‘gençler gazete okumuyor’ efsanesini boşa çıkardı. Yaş durumuna göre gazete okurlarının dağılımı birbirine çok yakın oranlarda görünüyor: 15-34 yüzde 31,5; 35-54 yüzde 34,5; 54-65 yüzde 34. Ve 5 sene öncesine göre bu rakamlarda anlamlı bir değişiklik göze çarpmıyor.
zaman
İşin ilginç tarafı, yöneticisinden editörüne gazeteci cemaati de çoğunlukla bu olumsuz kehanetler karşısında havlu atmış ve mukadder sonunu bekleyen bir ruh haline bürünmüştü. Bu yüzden, 102 ülkeden 18 bin yayın organının temsil edildiği Dünya Gazeteler Derneği (WAN)’nin Cape Town’daki toplantısına giderken, yine sektörün önde gelen temsilcilerinin ‘ah vah’larını dinleyeceğiz diye tahmin ediyorduk. Ancak bu tahminimizde yanılmıştık. Çünkü daha toplantı başlamadan ceplerimize ulaşan bir mesaj, 400 yıl önce sömürgecilerin inşa ettiği Cape Town’da gazetenin geleceğine ilişkin ortaya konan kıyamet senaryolarına karşı bir isyan bayrağı açılacağını gösteriyordu.
Mesaj, dünya genelinde gazete tirajları üzerine yapılan araştırmanın sonuçlarını içeriyordu. Dünyadaki gazete tirajları, 2006’da yüzde 2,3, son 5 yılda ise yüzde 9,5 oranında artmıştı. Gazetelerin reklam gelirleri de geçtiğimiz yıl yüzde 3,8, son 5 yılda ise yüzde 15,8 oranında büyümüştü. Sadece Kuzey Amerika’da gazete satışlarının yüzde 1,9 oranında gerilemesi söz konusuydu. Asya ve Afrika’da satışlar patlamıştı. Misafir olduğumuz Güney Afrika’da 5 yılın tiraj artış oranı yüzde 43’tü.
Bedava gazete baldan tatlıdır!
Gerçi bu sonuçları herkes aynı iyimserlikle yorumlamıyordu. Mesela, 3 milyonluk tirajıyla dünyanın en çok satan İngilizce gazetesi unvanını taşıyan Times of India’nın CEO’suyla bu verileri konuşurken, istatistikleri fazla iyimser bulduğunu ve tirajlardaki artışta bedava dağıtılan gazetelerin önemli payı olduğunu söylüyordu.
2006’da bedava gazete tirajları dünya genelinde yüzde 47 oranında artmış. En fazla artış yüzde 66 ile Avrupa’da gerçekleşirken, onu yüzde 16 ve yüzde 15 ile ABD ve Asya izlemiş. Ancak bedava gazeteler hesap dışı tutulduğunda bile bildiğimiz parayla satın alınan klasik gazetelerin dünya tirajının yüzde 2 arttığı görülüyor. En büyük artış, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu Asya (yüzde 3) ile Güney Amerika’da (yüzde 4,5). Buna göre dünyada her gün 510 milyon insan, hâlâ bedelini ödeyerek gazete okumayı tercih ediyor. Herhalde WAN Başkanı Gavin O’Reilly de bu verilere dayanarak ‘Gazete, bugün her zamankinden daha güçlü’ diye konuşuyor. Aslında son dönemde 2,5-3 milyon aralığından 5 milyona sıçrayan Türkiye’deki gazete tirajları da bu sonuçları doğruluyor.
Henüz etkisi Türkiye’ye pek ulaşmamış olsa da, gazeteci cemaatinin üzerinde en fazla tartıştığı konulardan biri bedava gazete olgusu. Üstelik şimdi niteliksiz birinci nesil bedava gazeteler değil, gazetecilik açısından da iddialı iki ve üçüncü nesil bedava gazeteler gündemde. Ses getiren anketlerinden aşina olduğumuz Zogby Araştırma Şirketi’nin dünya genelinde 435 editör üzerinde yaptığı anket, editörlerin üçte birinin bedava gazeteleri tehdit olarak algıladığını gösteriyor. Editörlerin üçte biri, bedava gazeteleri hoş görülecek bir katkı olarak görürken, üçte biri ihmal edilebilir bir durum olarak değerlendiriyor. Tabii burada, henüz bedava gazete gerçeğiyle fazla yüzleşmemiş editörlerin değil, şu anda bu gerçekle yaşayanların, mesela Avrupalı editörlerin ne düşündüğü önemli. Nitekim ankete katılan Avrupalı editörlerin neredeyse yarısı bedava gazeteyi tehdit olarak görüyor.
WAN toplantısı çerçevesinde yapılan Dünya Editörler Forumu’nun en hararetli oturumlarından biri, bu konuya ayrılmıştı. Avrupalı ücretsiz ve klasik gazete genel yayın yönetmenleri arasındaki tartışmada, iki tarafın da güçlü argümanları vardı. Bedavacılar, TV ve internet sayesinde isteyen herkesin habere ücretsiz ulaştığını, klasik gazetelerin sıkıcı olduğunu, insanların habere para ayırmak istemediğini savundu. Diğerleri ise gazete tirajlarının arttığını, bedava gazetelerin itibarı olamayacağını, insanların gazete markalarıyla kendilerini özdeşleştirdiğini söyledi. Ancak görünen o ki, klasik gazeteler de kendi bedava gazetelerini hazırlayarak sürece adapte olmaya çalışıyordu. Sıfırdan bedava gazete yapanlar ise şimdilik zarar etseler de geleceğe yatırım yaptıklarını düşünüyordu.
Zogby anketinde, gazetecilikte öne çıkacak eğilimlere dair ipuçları da vardı. Mesela editörlerin yarısı, önümüzdeki dönemde haberlerin gazete veya online fark etmeksizin bedava olacağını; üçte ikisi yorum ve analizin öneminin artacağını; yüzde 80’i online gazeteciliğin mesleğe olumlu bir katkı olduğunu düşünüyordu.
Haris Interactive’in gazete-okur ilişkisi konusunda 9 bin kişi üzerinde gerçekleştirdiği anketin sonuçları da ilginçti. Buna göre insanlara ‘Bugün haber ve bilgi kaynağınız nedir?’ diye sorulduğunda, birinci sırada TV, ikinci sırada online haberler geliyordu. Gazeteler ise kablolu yayınlar ve radyodan sonra beşinci sırada yer alıyordu. 5 yıl sonra haber ve bilgi kaynağının ne olacağı sorusuna verilen cevaplarda da gazete beşincilik mevkiini koruyordu. Ancak TV, birinciliği internete kaptırıyordu.
Yayın katı yeniden tasarlanıyor
Cape Town’da konuşulanlardan biri de gazetelerin dijital çağa nasıl ayak uyduracağıydı. Bu noktada hemfikir olunan yaklaşım şu: Gazetelerin tepeden tırnağa, online ve basılı versiyona aynı derecede önem veren bir anlayışa geçmesi gerekiyor. Bu alandaki deneyimlerini paylaşan New York Times ve Daily Telegraph gibi gazetelerin editörleri, haber merkezlerinin dizaynından muhabirlerin donanımına birçok şeyi yeni anlayışa göre değiştirdiklerini söylüyordu. New York Times, internet sitelerini ziyaret edenlerin basılı gazeteyi okuyanların sadece yüzde 25’i olduğunu ve bu yeni ‘okura’ karşı sorumlulukları olduğunu söylüyordu. İki gazete de taşındığı yeni binayı online ve basılı gazeteyi meczedecek bir anlayışla inşa etmişti. Yeni haber merkezleri artık 24 saat çalışıyordu. Video çekimleri için mini stüdyoları vardı.
Muhabir ve editörler, sesli ve görüntülü haber konusunda eğitimden geçirilmişti. Birimler arasındaki mesafeler kısaltılmış, editörlerin merkezde olduğu, herkesin birbirine rahat ulaşıp görüş alışverişinde bulunabileceği bir yapı doğmuştu. Telegraph yayın yönetmeni bu yeni anlayışla internet sitelerini İngiltere’de ilk sıraya taşıdığını söyledi. Türkiye’deki internet dünyasını anlatan Sabah Yayın Yönetmeni Ergun Babahan’ın, sitelerin çıplak fotoğraflarla hit almaya çalıştığını söylemesi 1600 gazetecinin katıldığı bir platformda ülkemiz adına iyi olmadı; ama önemli bir yaraya parmak basmış oldu.
4 günlük toplantı boyunca, uzun süre ırkçı yönetimin kurbanı olmuş Güney Afrika’nın yeni yüzünü görme imkânı bulduk. Afrika’da ve dünyada gazetecilerin yaşadığı mağduriyetler yeniden gözler önüne serildi. Program çerçevesinde düzenlenen fuarda yer alan tek Türk medyası, Zaman Grubu oldu. İkram ettiğimiz Türk lokumunun yanı sıra, Today’s Zaman’ın toplantı için hazırladığı özel sayı büyük ilgi gördü. Programın belki de en üzücü yanı, 16 saatlik yolculuk sonrasında gidebildiğimiz renkli kıtanın en uç noktasında, fırsat bulup Afrika’nın doğal güzelliklerini görememekti. Şartları zorlayıp Ümit Burnu’na da gitmemiş olsak, gözümüz büsbütün arkada kalacaktı.
Reklam pastası internete kayacak
2006 dünya reklam pastasının büyüklüğü 425 milyar dolar. Bunun değişik mecralardaki dağılımı ise şöyle: Yüzde 37,7 TV, yüzde 29,4 gazeteler, yüzde 12,9 dergiler, yüzde 8,3 radyo, yüzde 5,7 internet ve yüzde 5,9 outdoor. Gazeteler ve dergiler birlikte reklam pastasının yüzde 42,3’ünü elinde tutuyor. Gazetelerin reklam kazancı son bir yılda yüzde 4, son 5 yılda ise yüzde 15,6 oranında artmış ve 2010’a kadar yüzde 17 oranında artış bekleniyor. İlginç bir nokta, önümüzdeki 5 yıla ilişkin analizlerde, internetin reklamdan aldığı payın gazetelerin önüne geçmesi. İnternete yatırım yapmayan gazeteler için bu oldukça kötü bir haber. İnternetin payı yüzde 5,7’den yüzde 20,4’e çıkarken, gazetelerin payı yüzde 29,4’ten yüzde 18,2’ye geriliyor. Toplantıda açıklanan bir araştırma, ‘gençler gazete okumuyor’ efsanesini boşa çıkardı. Yaş durumuna göre gazete okurlarının dağılımı birbirine çok yakın oranlarda görünüyor: 15-34 yüzde 31,5; 35-54 yüzde 34,5; 54-65 yüzde 34. Ve 5 sene öncesine göre bu rakamlarda anlamlı bir değişiklik göze çarpmıyor.
zaman
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.