İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince uyardı..
"KONUT KREDİLERİNDE ABD BENZERİ KRİZ ÇIKABİLİR"
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, konut fiyatlarının yükselerek ''balon gibi'' şişmesi ve sonra da aniden patlaması sonucunda yurt dışında yaşanan krize benzer konut finansman krizleri yaşanabileceğine dikkat çekerek, ''Konut finansmanı konut fiyatının makul geliştiği, enflasyonun faizin sağlıklı geliştiği bir piyasada sağlıklı işler. Aksi takdirde ABD'dekine benzer sıkıntı, küçük boyutta da olsa ülkemizde de önümüzdeki senelerde olabilir'' dedi.
Özince, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki erken seçim gerçeği, seçim öncesi ve sonrasında hala yaşanmakta olan bazı tereddütler ve son olarak da dünya piyasalarında yaşanan dalgalanmaların kendilerini tüm uzun vadeli kredilerde biraz daha dikkatli olmaya sevk ettiğini söyledi. Konut kredileriyle ilgili sürekli faiz oranlarının düşmesi gerektiğinden bahsedildiğini kaydeden Özince, ''Peki Türkiye'de konut fiyatları bu kadar hızla yükselirken bu mümkün olabilir mi? Konut kredisi faizleriyle uğraşmayı bırakıp konut arzıyla ilgili önlemler alınmalıdır.
Konut kredisi faizleri çok uygun. Ben (konut kredisi faizleri düşmemelidir) demek istemiyorum. Bunu rekabet belirleyecektir. Konut finansmanındaki problemi kredi faizindeymiş gibi göstermek doğru değil'' görüşünü aktardı. Bu alanda rekabette aşırılaşma olduğunu savunan Özince, ''Rekabette, biraz uluslararası hissedarlarla ve yabancı yatırımcılarla olan ilişkilerin, abartılı beklentilerinin rol oynadığı kanaatindeyim. Özellikle Borsaya açık bankalarımız, ister istemez kendilerini en iyi, en başarılı göstermek isterken bankacılıktaki karlılık, kimi zaman biraz gerekli tutuculuk gibi unsurları göz ardı edebiliyorlar'' diye konuştu.
-''BİZ DE ŞİMDİ ONLARDAN İSTEMELİYİZ''-
Türkiye'de gayrimenkul fiyatlarının çok hızlı yükselişinin konut finansmanında uzun vadede sorunlar yaratabileceğine dikkat çeken Özince, şöyle devam etti: ''Konut fiyatları yükselir balon gibi şişer, sonra da aniden patlarsa işte yurt dışında yaşanan krizlere benzer konut finansman krizleri yaşanır. Konut finansmanı, konut fiyatının makul geliştiği, enflasyonun, faizin sağlıklı geliştiği bir piyasada sağlıklı işler. Aksi takdirde ABD'dekine benzer sıkıntı, küçük boyutta da olsa ülkemizde de önümüzdeki senelerde olabilir.
Burada temelin sağlam atılması çok önemli. Bunun için yapılacak iş, konuyla ilgili otoritelerin konut piyasasını bir bütün telakki ederek fiyatları serbest piyasayı bozmadan geniş tabanda bir piyasa oluşturacak şekilde yönlendirmeleridir. Şu ana kadarki gidiş, Türkiye'de her yönüyle sağlıklı bir konut finansman piyasası kurulduğu izlenimini bana vermiyor.''
Gelişmiş ülkelerin bu hedge fon endüstrisi, türev ürünlerde geçmiş yıllarda yaşanan sorunlar, sermaye piyasalarında yaşanan skandallar gibi konularda aynı şeyleri tekrarlamaya devam ederlerse bunların yarattıkları dalgaların dünyanın finansal entegrasyonunu ve küreselleşmenin finansal eş güdümünü aksatacağını belirten Özince, ''Bizden hep yeni ve ileri uluslararası standartlara uymamızı gelişmiş alem istiyor. Türkiye olarak daima hep bu yönde hareket ettik. Biz de şimdi onlardan istemeliyiz. Madem ki bize örnek teşkil ediyorlar, bu tür dalgaları ortaya çıkaran nedenler açık denetimlerle ortaya konmalı'' dedi.
-''AYNEN KYOTO SÖZLEŞMESİ GİBİ...''-
Ersin Özince, ABD'de tutsat (mortgage) kriziyle başlayan küresel dalgalanmanın kötü yönetimler sonucu yaşandığını ifade ederek, bundan en fazla etkilenen ülkelerin başında gelenlerden olduğu için Türkiye'nin bu konuda talepkar olması gerektiğini, başta IMF, Dünya Bankası, Avrupa ve Asya Kalkınma Bankaları gibi ne kadar uluslararası platform varsa, Türkiye nasıl uluslararası standartlara uymaya çalışıyorsa, dünyanın da bu konudaki standartların herkesin faydasına olacak şekilde belirlenmesini talep edebileceğini söyledi.
Dalgalanmaların karşısına risk alıp dalgakıran koymak yerine, dalgayı ortaya çıkaran unsuru ortadan kaldırmak gerektiğinin altını çizen Özince, ''Bu dalgayı önleyecek biri varsa o biz değiliz. O dalgayı yaratan ülkenin otoritesi, dalganın ortaya çıkmasını ve dünyayı etkilemesini önleyecek sorumlulukta olmalıdır. Aynen Kyoto sözleşmesi gibi, (bütün dünyanın havasını bozacak doğal kirlenmeyi yapamazsınız. Böyle bir hakkınız yok) denebiliyorsa, bunun ondan hiç farkı yok'' şeklinde konuştu.
-''BAZI SKANDALLAR ORTAYA ÇIKABİLİR''-
Dalgalanmalar sonrasında konunun kökenine inildiğinde bazı skandallar ortaya çıkabileceğine işaret eden Özince, ''Bu skandallar da bir kısım finansal müesseselerin, şu ana kadar dedikodu olarak duyduğumuz zaaflarını artırabilir. Bunlar daha çok uluslararası, Türkiye dışındaki kuruluşlar. Ama varsa Türkiye'deki işlerini de etkileyebilir. Skandal olarak ifade ettiğim sebepler ve olaylar teşhis edildiğinde ikinci bir dalga olmasa bile yine bazı etkilenimler olabilir'' dedi. Dünyada mali sektörün çok ciddi bir konsolidasyon içinde olduğunu vurgulayan Özince, ''Dara düşen oldu mu hemen gelip onu satın alan da çıkıyor.
Böyle bir dönemi yaşamıyor olsak, problemler daha büyük olur. Kimse karışmasa aslında çok daha büyük hüsranlar, batıklar olur'' görüşünü dile getirdi. Özince, Türkiye'nin dalgadan korunmasının en önemli engelinin denizini, kendi kıyısını derinleştirmesi olduğunu, bu konuda birtakım şeyler yapıldığını, ancak hala Türkiye'nin işin çok başında bulunduğunu ifade etti.
-''FIRSATI KAÇIRMADIK''-
İş Bankası Genel Müdürü Özince, yaşanan dalgalanmalara rağmen Türkiye'nin yine de bölgesinde ilgi çeken ülke olmaya devam ettiğini vurgulayarak, ''Ülkemize gelen yabancı ilgisinde de gözlediğimiz gibi gelişen ülkeler arasında şampiyon Türkiye'dir'' dedi. Banka olarak yurt dışındaki büyüme planlarına da değinen Özince, kuzey ve güney komşular arasında sürekli fırsatlar kolladıklarını, ancak şu anda somut bir adım içinde olmadıklarını ifade etti.
Bu fırsatın satın alma, şube açma veya banka kurma şeklinde olabileceğine işaret eden Özince, bunu gerçekleştirirken Türkiye ile kıyaslanabilecek potansiyel aradıklarını, kendilerine yerel oyuncularla eşit davranılacağını bilmek istediklerini kaydetti. Özince, ''Türkiye civarında böyle bir ülke olsa muhtemelen Mısır, İran gibi ülkeler olabilir. Özellikle Mısır süratle reformlarını yapıyor. Biz hiçbir fırsatın kaçacağına inanmıyoruz. Çünkü işlerimize uzun soluklu bakarız. Biz maratoncuyuz. Kaçırdığımız bir fırsat olduğu kanaatinde değilim'' şeklinde konuştu.
-''EN İYİ VE EN HIZLI PİLOTU YETİŞTİRECEĞİZ''-
Ersin Özince, İş Bankasının alt yapısını ve kültürünü büyük bütçe ve efor harcayarak çok daha fazla iyileştirme çabası içinde olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Türkiye'de Formula yarışı gibi bir yarış yapılacaksa, biz de ülkemize gelen dünyanın en hızlı, en iyi aracını ve o aracı kullanacak en hızlı, en iyi pilotu bulunduracağız, bunu yetiştireceğiz. Bunu kendi içimizde, kendi imkanlarımızla çıkartabileceğimize ilişkin hiçbir tereddütüm yok. Bu konuda ne kendimizi küçük gören, ne de dev aynasında gören psikoloji içindeyiz. 80 küsur yıllık tarihimiz zaten bunu ispatlayarak geçmiş. Bizden daha iyi yarışçılar çıkarsa ki kapasitesi bizden büyük olanlar, motoru bizden büyük olanlar da var dünyada ve onlar Türkiye'ye de geliyorlar, bakalım Türkiye'ye ne kadar güç koyacaklar, göreceğiz.
Ama hali hazırda Türkiye'nin büyüme yarışında, aktif büyüklüğünde, sermayesinde ve daha birçok alanda önde giden biziz. Dünyanın en büyük bankalarının Türkiye'nin güçlü olan bankalarına, rakiplerimize stratejik ortak olarak girmesi tabii ki eskisine nazaran bizi daha fazla zorlayacaktır. Ama hiçbir zaman yüzde 100 devlet garantisiyle karşımıza dikilen, haksız rekabet yapan, bankacılıkla ilgisi olmayan kişilerce yönetilen bankalar kadar zorlamayacaktır.''
-''TÜRKİYE, IMF'NİN KOLTUK DEĞNEĞİYLE GİDİYOR DEĞİL''-
Özince, IMF ile ilgili olarak da Türkiye'nin uzun süredir IMF'nin mali değil danışmanlık desteği ile yoluna devam ettiğini ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi: ''Türkiye, IMF'nin koltuk değneğiyle gidiyor değil. IMF'li, IMF'siz de Türkiye'nin gücü konusunda hiç tereddüt duymadım. Hükümet, IMF ile devam etse de etmese de netice değişmez. (Türkiye IMF'ye muhtaçtır) psikolojisine girmek çok saçma. Ama IMF, en büyük desteği maddi gerekmiyorsa da manevi yönden Türkiye'ye verirse çok iyi olur.
Makro ve mikro seviyede reformlar tamamlanmamıştır. Mevcut başarı Türkiye açısından da IMF açısından da memnuniyet vericidir. Bu memnuniyeti dünyaya göstermekte sakınca olduğunu düşünmüyorum. Ancak Türkiye IMF'siz yarışacaksa, (ben her işi kendi başıma beceriyorum) diyecekse, IMF'ye de uluslararası reyting şirketlerine de o zaman kendi ayakları üstünde kredibilitesini ispat etmek mecburiyetindedir.''
-İŞ BANKASI 83. YILINI KUTLUYOR-
Ersin Özince, Ağustos 1924'te kurulan İş Bankasının bu yıl 83. yılını kutladığını belirterek, 83 yıl önce 37 kişilik kadro ve 1 milyon lira sermaye ile kurulan bankanın, bugün öz varlık açısından 10 milyar YTL'yi aşan bir seviyeye geldiğini aktardı. Bankanın 18 binlere varan çalışanıyla en yaygın istihdamı en verimli şekilde sağlayan bankalardan olduğunu vurgulayan Özince, ''83. yılımızda nihayet Türkiye'nin en büyük öz varlığından sonra, en büyük aktifine sahip olmaktan da memnunuz. Ancak biz İş Bankasını rakamlardan ibaret görmüyoruz.
Ne öz varlığın büyüklüğü, ne aktifin en büyük olması, ne şube adedinin çok olması... Biz en çok bir cumhuriyet kuruluşu olmayı, bizzat Atatürk ve cumhuriyetin kurucuları tarafından kurulmuş banka olmayı ve bugün bize Türkiye'nin bankası dedirten, bunu benimseyen kamuoyu nezdindeki itibarımızı önemsiyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
AA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.