İşte 'Halkla kucaklaşma'nın anlamı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Güneydoğu’ya yaptığı İlk gezisini Fatih Çekirge yazdı. Her yerde halkın sevgi çemberiyle karşılaşan Gül, çok çarpıcı açıklamlar yaptı.
İlk gezisini Güneydoğu’ya yapan Cumhurbaşkanı Gül, Fatih Çekirge’ye konuştu. Fatih Çekirge ile Siirt’te özel bir sohbet yapan, kentin sokaklarını dolaşan, yöre halkının coşkusunu yaşayan, onlarla kucaklaşan Cumhurbaşkanı Gül, şu çarpıcı sözleri söyledi: "Bu millet, bu devlet birdir. Başka cumhuriyet yok. Bu milletin hamuru sağlam. İşte sevgiyle birbirimizi kucaklıyoruz. Aramızdaki nifakı da bu sevgi yok edecek.."
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’le, Güneydoğu gezisinin tam orta durağı Siirt’te çok özel bir sohbet yapıyorum.
Gezideki bütün izlenimlerini ve daha önemlisi hissiyatını samimiyetle anlatıyor.
En çarpıcı sözü şu:
En sınırdaki karakola kadar gittik. Sınıra sekiz kilometre uzaklıktaki Tekeli üs bölgesindeki karakola. Askerimizle birbirimize sarıldık. Milletle kucaklaştık. Gurur duyduk. Bu millet devletine bağlıdır. İşte sevgiyle birbirimizi kucaklıyoruz. Aramıza sokulan bu nifakı da bu sevgi yok edecek.
Cumhurbaşkanı çok çarpıcı açıklamalar yapıyor.
Ama önce, Siirt sokaklarında birlikte dolaştığımız Cumhurbaşkanı’ndan izlenimler...
SÜRPRİZİ BEN YAPTIM
Siirt Havaalanı’na inerken 1.5 kilometrelik yol özel birliklerce tutulmuş...
Kuş uçurtulmuyor...
Az sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün helikopteri inecek...
Protokol salonunda Siirt Valisi Avni Mutlu. Milletvekilleri Afif Demirkıran, Yılmaz Helvacıoğlu ile birlikte oturuyoruz. Tugay komutanı dün gece mayına basan 4 korucudan birisinin ayağının bileğinden koptuğunu söylüyor.
İçimiz acıyor...
Dışarıda anormal bir önlem var.
Ve az sonra Cumhurbaşkanı Gül’ün helikopteri iniyor.
Gül askeri selamlıyor ve içeri giriyor. Ve daha ilk adımında göz göze gelince şöyle diyor:
Bu ne sürpriz...
Gül’ün "sürpriz" demesinin nedeni var. Çünkü Bir gece önce kendisini Hakkari’den uğurlayan gazetecilerin oraya gelmesine imkán yok.
Ama ben oradayım...
Selamlaşıyoruz...
MÜTHİŞ TEZAHÜRAT
Ve ilk cümlesi şu oluyor:
Fatih, müthiş bir sevgi var sıcaklık var. Bu milletin hamuru bu işte.
Ne hissediyorsunuz?
Millet devletine bağlı. Yeter ki kucaklayalım. Buna inanalım..
Bu iki kısa cümleden sonra, "Gel şehirde görelim bunları" diyor ve araçlara biniyoruz..
Yol boyunca bütün cep telefonları kilitleniyor. Uzaktan kumandalı mayınlara karşı frekans karıştırıcı cihazlar kullanılıyor.
Az sonra Siirt’e giriyoruz.
Konvoy aniden duruyor. Cumhurbaşkanı normal koruma yolunu izleyerek doğrudan Valilik binasının önüne gitmiyor.
Normal koruma yöntemi bu.
Nitekim daha önce ben hep böyle gördüm. Ama o öyle yapmıyor. Araçtan iniyor, yol boyunca dizilmiş halka doğru yürümeye başlıyor. Millet dalgalanıyor. Müthiş bir tezahürat.
Çocuk, yaşlı sarılıyorlar. Korumalar ne yapacağını şaşırıyor. Ama yıllardır Gül’ün yanında olan koruma Müdürü Osman Çangal buna alışkın. Hemen telsizden müdahale edip halkla cumhurbaşkanı arasına girmeye çalışan polisleri engelliyor.
Böylece "halkla kucaklaşma" başlıyor.
HALKA DOKUNUYOR
O sırada cumhurbaşkanı ile göz göze geliyoruz. Yanına gidiyorum. Birlikte yürüyoruz. Çevremizi kelimenin tam anlamıyla halk kuşatmış durumda. Belki de ilk kez ’sokaktaki adam’ cumhurbaşkanına ’dokunuyor’...
Bence dokunulmazlığın asıl kaldırılışı budur işte..
Bu görüntüyü önemsiyorum.
O sırada küçük bir kız Gül’ün önünü kesiyor. Annesi yanında "Oğlum cumhurbaşkanı geldin mi" diyor...
"Oğlum cumhurbaşkanı" cümlesi hafızamızın çok derin bir yerine kazınıyor.
Evet milletin arasından kaldırımdan, caddeden geçerek Valilik binasına geliyoruz.
Bu arada şunu söylemeliyim ki, asker, polis korumalar, "halka dokunan" bir cumhurbaşkanını korumakta çok zorlanıyorlar.
Gül kısa bir "brifing" aldıktan sonra bizi çağırıyor.
Halkın arasından bizi çekerken kan ter içinde kalan Fahir Arıkan’la birlikte Cumhurbaşkanı’nın yanına giriyoruz.
Gül her zamanki "gülümseyen" ifadesiyle "Gerçekten sürpriz oldu. Nasıl geldiniz?" diyor.
Ve ekliyor:
Fatih, daha önce sen çok önemli bir dizi Güneydoğu izlenimleri yazmıştın. Bak şimdi buradayız..
İzlenimlerinizi Siirt’te almanın daha doğru olacağını düşündüm. Yani bu havayı soluyarak konuşmak daha anlamlı olacak.
BİR TUGAY’DA 940 ŞEHİT
İşte Cumhurbaşkanı Gül’ün belki de cumhurbaşkanı olduktan sonra verdiği ilk röportaj.
Ya da Güneydoğu gezisiyle ilgili ilk röportaj...
Uzun bir gezi oluyor. İlk izleniminiz nedir? Yani daha çok kalben ne hissettiniz?
Van, Hakkari, Şemdinli, Yüksekova geziyoruz. Bak en uzaktaki karakola iniyorum. Oradaki askerle konuşuyorum. Bir Tekel bölgesine indik. Sınıra 8 kilometre kala..
Nasıl durum?
Oradaki askerimizle gurur duydum. Bak bir Hakkari’deki Tugay’da bugüne kadar kaç şehit vermişiz biliyor musun?
Susuyorum...
"Hadi ver bir sayı" diye üsteliyor...
150 diyorum...
Hayır
250...
Hayır tam 940 şehit vermişiz burada..
Gül bunu söylerken yüzü geriliyor. Ve devam ediyor:
Evet 940 şehit. Bu topraklar öyle kolay korunmuyor...
Kısa bir süre sessizlik oluyor ve devam ediyor:
Peki ne hessettiniz buraya kadar?
Halkın çok yoğun şekilde sevgi ve muhabbetini gördük.
Sizi seviyorlar...
Hayır bu yalnızca benim şahsıma değil, devlete olan bağlılığı da gösteriyor. Ve ben inanıyorum ki, bu problemi devlet ve millet birlikte aşacak. Çünkü devlet millet birdir.
YER GÖK TÜRK BAYRAĞI
Hakkari’de, Van’da burada halkla temas ediyorsunuz. Nasıl bir hava alıyorsunuz?
İnsanlara dokundukça, onlarla konuştukça görüyorum ki, herkesin Türkiye Cumhuriyeti’ne olan aidiyet duygusu bir kez daha pekişiyor. Ben de işte bununla gurur duyuyorum.
Birlikte dolaşırken gördüm ki, yalnızca yollarda değil, evlerin pencerelerinden de sıcak selamlar geliyor.
Evet ben de ona baktım. Evinden bayrağını sallıyor. Heryerde Türk bayrağı görüyoruz...
Evet çok fazlaydı...
Bu kadar Türk bayrağını İstanbul’da görür müsünüz? Bu zorla olacak şey değil. Bu bu milletin hamurunda var. Memleket sevgisi bu...
SORUNU SEVGİ ÇÖZECEK
Bu sevgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İşte sorunu bu sevgi çözecek. Elbette temel prensipler var. Hepimiz bir milletiz. Ve topyekün kalkınacağız. Aramıza sokulan nifak tohumlarını da bu sevgiyle ortadan kaldıracağız...
Bu bir cumhuriyet fikri. Ama değişik cumhuriyet tarifleri yapılmakta.
Başka cumhuriyet mi var. Böyle bir şey olur mu?
Evet Cumhurbaşkanı Gül’ü, Siirt’te, Vilayet binasının kapalı odalarında sorunun çözümüne yönelik brifingler alırken değil, halkın arasında görüyoruz...
Öyle ya, halk dışarıda, siz içeride hangi sorunu çözebilirsiniz ki...
O da bunu bildiği için elini uzatana, elini uzatıyor. Yoluna çıkana sarılıyor...
Biz oradan ayrılıkken o ses hálá kulağımda:
"Oğlum cumhurbaşkanı geldin mi?"
Hürriyet
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.