Mehtap'la canlanan kültür

Mehtap'la canlanan kültür

Türkiye 2006 Haziran’ında, hiç de alışık olmadığı tarzda yayın yapan “üniversite gibi bir kanal” ile tanıştı.

İki yıl önce kurulan Mehtap TV, kısa süre zarfında sıra dışı çizgisiyle rüştünü çoktan ispat etti; düşünen dimağların buluşma noktası ve bambaşka bir mecra alanı oldu. Televizyonun en önemli özelliklerinden biri de demokrat duruşuydu. Farklı kesimlerden aydınları buluşturan bu kanal, zengin kadrosuyla sanki bir üniversiteyi andırıyordu. Mehtap TV Genel Yayın Müdürü Murat Kesgin’le, üç yaşına basan Türkiye’nin bu genç ve dinamik kanalının geldiği noktayı ve projelerini konuştuk.

-Mehtap TV ne amaçla kuruldu, nasıl bir konsept hedeflendi?

Türkiye’de her alanda büyük değişimler yaşanıyor. Bu çerçevede toplumun talepleri de sürekli çeşitleniyor. Mehtap TV, toplumun bilgi alışverişinde bulunabileceği, her alanda düşüncenin özgürce seslendirilebileceği bir kanal olarak tasarlandı. Toplumun farklılıklarını okumak, anlamak ve anlatmak için aslında bir arabulucu ve katalizör görevi üstleniyoruz. 19 Haziran 2006 tarihinde yayın hayatına başlayan Mehtap TV ‘bir kültür kanalı’ sloganıyla seyircisiyle buluştu. Kültür kavramının derinliği ve zenginliği hayatın her alanına dair görüşleri ve pratikleri ekrana taşıma imkânı sağladı.

-Tartışma programları, Mehtap TV’nin dikkat çekici bir unsuru olarak öne çıkıyor. İlgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Ünlü bir edebiyatçının sözünü hatırlıyorum; ‘Söylemekten çok söyleniyoruz!’ demişti. Aslında bugün tartışma programları ne yazık ki istisnalar dışında izleyici ve uzmanlar arasında interaktif ve eğitici bir bağ kurmaktan büyük ölçüde yoksun durumda. Sanki bir arena var ve orada gladyatörler kıyasıya dövüşüyorlar, seyirciler de tribünlerden kışkırtıcı tempo tutmaya yönlendiriliyor. Bizler ‘düşünce kuşağı’ üst başlığı ile oluşturduğumuz bir platformu haftanın her günü saat 21.00’de seyirciyle buluşturuyoruz. Aidiyetleri ve kimlikleri farklı ama ‘demokratlık’ ortak paydasında buluşan seçkin isimler bunlar. Mehmet Altan, Eser Karakaş, Ali Bulaç, Hüseyin Gülerce, Niyazi Öktem, Mustafa Akyol, Avni Özgürel, Levent Köker, Naci Bostancı, Ferhat Kentel, Yasin Aktay bu kuşakta hem yorumcu hem de moderatör olarak yer alıyorlar. Bizim sunduğumuz farklılık, bu açık oturumlarda ‘münazara’ya dönük kışkırtıcı bir dilden ziyade ‘müzakere’yi öne çıkaran, asgari müşterekleri çoğaltan bir atmosferi kurgulamak oldu.

-Kültür sanat programları genel seyirci alışkanlığı içinde nasıl bir karşılık buluyor?


Kültür sanat aktivitelerini her alanda takip etmeye çalışıyoruz. Sinema, tiyatro, resim, müzik ve geleneksel sanatlar ilgi alanımız içinde yer alıyor. Yerli ve yabancı sanatçıların konserlerini de ekrana taşımaya çalışıyoruz. Ayrıca seçkin bir entelektüel olarak şair ve yazar Hilmi Yavuz’un ‘Meseleler’ adlı programı artık seyircilerimizde bağımlılık yaptı denebilir. Yine tarihe ilişkin sahici bir bilinç oluşturmak, spekülasyonlardan arınmak amacıyla uzmanlarımıza yer açmayı da ihmal etmedik. Mustafa Armağan, Mehmet Niyazi Özdemir, Can Alp Güvenç programlarıyla tarih bilgilerimizin tashih edilmesine oldukça ciddi katkı yapıyorlar. Ayrıca aktüel kuşak programlarımız olan Çınaraltı ve Günışığı da haftanın her günü konuklarıyla bu kültür sanat gündemine dair bir yol haritası oluşturuyor.

-Türkiye’de dinî meselelere dair sürekli tartışmalar yaşanıyor, spekülasyonlar eksik olmuyor. Bu alanda nasıl bir katkı yapmayı amaçladınız?


Türkiye’de katı bir pozitivizm dalgası yaşandı. Bu ideolojik bakış açısı gündelik hayattan bütün metafizik olguları ve inançları tasfiye etmeyi amaçlıyordu. Eskisi kadar güçlü olmasa da bazı kesimlerde dine dönük bu alerjinin ve kuşkunun tortusu hâlâ varlığını sürdürüyor. Dinî anlayışlarımızın ve inanç pratiklerimizin doğrularını aktarmak ve bilgilendirmek kamusala dönük yayın yapan bir kuruluşun vazgeçilmez sorumluluklarından biridir.

Bizler de bu anlamda Tefekkür, Ufuk Ötesi, Faruk Beşer’le İslam ve Hayat, Örnek Hayatlar, Deryadan Katreler, Hanım Sahabiler, Kur’an’ı Anlamaya Doğru gibi programlarla bu boşluğu doldurmayı amaçladık. Özellikle muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hafta içi her akşam yayınlanan ‘Kırık Testi’ programı farklı zaman ve mekânlarda kendisine yöneltilen sorulara verdiği ufuk açıcı cevaplarla büyük ilgi görüyor.

YAYIN AĞIMIZI GENİŞLETECEĞİZ

-Mehtap TV bundan sonrası için neler planlıyor? Öncelikleriniz ve projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?


Tematik bir kanal olarak yola koyulurken çekinceler yok değildi. Ama gördüğümüz ilgi bizi ziyadesiyle memnun etti. “Bir kültür kanalı” sloganının içini doldurmak ve pozitif, cesaretlendirici katkılar almak bizi daha da umutlandırıyor. Önümüzdeki dönemde en önemli hedefimiz daha çok izleyiciye ulaşmak; bunun için de yayın ağımızı genişletmek olacak. Halen sınırlı bazı platformlar ve uydu aracılığıyla seyirciye ulaşabiliyoruz. Bilgi ve kültürü popüler hâle getirmek için yeni bir yarışma programı üzerinde çalışıyoruz. İzleyicilerle interaktif ilişkimizi artıracak projeler üzerinde de özellikle duruyoruz. Bu çerçevede Mehtap TV’nin düzenlediği kısa film yarışması büyük ilgi görmüştü. Seyircilerle ekran dışında da buluşmak için değişik açılımlar yapacağız. Bunların yanı sıra klasik-tematik filmler kuşağı ve yayınlarımızın derlendiği prestij kitapları gibi projeleri de hayata geçirmeyi tasarlıyoruz.


AKSİYON


HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.