Miting alanı kırmızı, beyazdı.
Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi Taksim meydanında yapıldı.
MİTİNG ALANI KIRMIZI BEYAZDI
CHP’nin Taksim meydanı’nda düzenlediği ‘’Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi’’ne yüzbinlerce vatandaş katıldı. Mitinge gelenler Tepebaşı, İstiklal Caddesi, Elmadağ ve Gümüşsuyu girişlerinde oluşturulan polis noktalarında aranarak, taksim meydanına alındı. Binlerce kişinin destek verdiği mitingde,ellerinde Türk bayrağı ve Atatürk posteri bulan vatandaşlar hep bir ağızdan ‘’Darbelere hayır’’ dedi. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlanan mitingde, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte platforma çıkan CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vatandaşlara miting kapsamında konuşma yaparak 10 maddelik Taksim Manifestosu’nu okudu ve oylamaya sundu. Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine meydandaki vatandaşlar ellerini kaldırarak onay verdi.
AKP’DEN ÜST DÜZEY KATILIM
Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingine AKP’den destek vardı. AKP Genel Başkan yardımcısı Mehmet Müezzinoğlu, TBMM Grup Başkanvekili Mehmet Tuş, AKP Milletvekili Mihrimah Belma Satır, AKP İl Başkanı Dr. Selim Temurci, İBB Başkanı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan İl ve İlçe yöneticileride katılarak tek yürek oldular.
GÜVENLİK HAD SAFHADAYDI.
Polis ekipleri miting boyunca herhangi bir sorun yaşanmaması için Şüpheli gördükleri araç ve kişileri didik, didik aradı.. İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan polis müdürleriyle birlikte alana gelerek güvenlik önlemlerini yerinde inceledi. Sıcak hava ve kalabalık yüzünden fenalaşan bazı vatandaşlar Kızılay’ın meydanda kurduğu ilk yardım çadırına kaldırılarak tedavi edildi.
TAKSİM MANİFESTOSU – 24 TEMMUZ 2016
1. 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış ama bombalar altında Parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını, iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz
2. Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız bir “ortak payda” oluşmuştur… Bu ortak tutum ve anlayış siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorundadır.
3. Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanların, bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman “ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi” demeliyiz ve söylemeye de devam etmeliyiz.
4. Demokratik Parlamenter sistemimize karşı yapılan darbe girişimi, halkın “direnme hakkını” kullanmasıyla ayrı bir anlam ve boyut kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru yolu olarak ortaya çıkmıştır.
5. Demokrasimizin teminatı olan “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” ilkesinin, Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti, bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan anahtardır.
6. Bu darbe girişimi, Anayasada; “yasama, yürütme ve yargı” olarak yer alan “güçler ayrılığı” ilkesinin demokrasideki denge - denetleme işlevinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
7. “Balyoz”, “Ergenekon” ve “Casusluk” gibi davalarda, mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi, kaçınılmaz olarak bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
8. Bu darbe girişimi, Devlet yönetiminin liyakate dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık cemaatçilik, tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla, devleti yönetme yerine devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz… Bu bağlamda devletin yeniden inşası bir zorunluluktur.
9. İnancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında, parklarında özgürce gezebilmelidir. Hiç kimse unutmasın, 15 Temmuz darbe girişimi, 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları 3. sınıf bir demokrasiye değil, özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan arınmalıdır…
10. Devlet; kinle öfkeyle önyargıyla yönetilemez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı, tehdit, devleti darbecilerle aynı düzeye düşürür. Buna izin verilmemelidir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.