OPUS DEİ
Vatikan içinde çok gizli bir örgüt.. İşte "Davinci'nin Şifresi"ne konu olan örgütün bilinmeyenleri..
OPUS DEİ
(Sociedad Sacerdotal de Ia Santa Cruz de Opus Dei)
1928 yılında İspanya'da Katolik bir rahip tarafından kurulan örgüt, Opus Dei, Latince "Tanrı'nın Yapıtı" anlamına gelmektedir. Dört düzeyli hiyerarşik yapısının alt basamağındakiler hariç, diğer üyelerin gizlilik ve bağlılık andı içmeleri gereklidir. Üyeliğe seçkinlik ve önderlik niteliğine sahip kişiler kabul edilir. Opus Dei üyeliği başlıbaşına bir seçkinlik, üstünlük nedeni olarak algılanmaktadır. 1950 yılında Papa tarafından resmen onaylanması, Opus Dei'nin saygınlığıyla birlikte seçkinci Masonik yapısını pekiştirdi. Örgüt kadrolaşmada yönetici çekirdek dışında büyük mülk sahipleri ve siyasilerden çok; her alana uzanan, teknokrat unsurlara ağırlık vermeye yönelmişti. İspanya iç savaşından sonra, üniversitelerin yönetiminde etkin bir konum elde ederek özellikle yurtdışı burs, doktora vs. olanaklarının kullanımını yönlendirmeleri, bu stratejiye büyük yarar sağladı. Sonraki aşamada örgüt bizzat orta ve yüksek öğretim kurumları ve yurtları açarak eğitim sektöründeki denetimini kurumlaştırdı.
1950'lerin ortalarından itibaren, iletişimden sanayi ve teknolojiye, kamu yönetimine kadar hemen her alanda iyi yetişmiş genç ve parlak kadroların önemli bir bölümü Opus Dei üyesiydi. Örgüt böylelikle hem devlet üzerindeki etkinliğini, hem de partiler üstü bir görünümle saygınlığını geliştirdi. Bu yapı, Opus Dei'nin kökenindeki Katolik muhafazakarlık temelli otoriter faşizan ideolojinin; siyaseti dışlayan (apolitik) teknokratik pozitivist bir söylemle ve ahlakla rötuşlanmasını beraberinde getirdi. Bu söylem, kendisini siyasi tercihlerle ve terimlerle değil, nesneli bilimsel mesleki gerekliliklerle ifade ederek otoritenin tartışılmazlığına sağduyulu bir şekilde dayatmaya elverişliydi.
Opus Dei'nin gerçekleştirdiği kadrolaşma ve ürettiği ideoloji, Franko faşizminin 1950'lerdeki bunalımından kaynaklanan ihtiyaçlarıyla örtüştü. Franko rejimi, büyük toprak sahiplerinden burjuvazinin değişik fonksiyonlarına, kiliseye ve orduya uzanan geniş yelpazeli anti-komünist ittifaka dayanıyordu. İç savaş sonrasından itibaren, bu ittifakın ortak paydasını oluşturacak bir iktisadi-siyasi program ve ideolojik söylem üretmekte zorlanmış; giderek temsiliyet ve hegemonya bunalımına düşmüştü. 1956 yılında bunalımın dip noktasında, sanayi burjuvasının tercihleri ve IMF'in bununla uyarlı önerileri doğrultusunda yeni bir iktisadi program uygulamaya konuldu. Bu program, esas olarak ihracata yönelik sanayileşme ve enflasyonla birlikte büyüme önceliklerine dayanıyordu. Opus Dei, bu programın saptanmasının, yürütülmesinin ve meşrulaştırılmasının baş aktörü olarak devreye girdi.
Programı yürütecek olan hükümetin kilit bakanlıklarında, Opus Dei teknokratları yer aldılar. Teknokratların demokratikleşmeyi milli gelir hesaplarına indirgeyen, hür türlü siyasal toplumsal talebin karşılanmasını sorumlusunun -uzmanının nesnel bilgisine- yetkisine terk etmeyi vaaz eden yaklaşımları resmi ideolojiye nüfuz etti. 1950'lerin ikinci yarısından itibaren Franko rejiminin çöküşüne değin temel politikaların belirlenmesinde ve bütün hükümetlerde Opus Dei, erde arkası denemeyecek kadar belirgin rol oynadı. 1974 yılında İspanya hükümetinin 19 bakanından 10'u Opus Dei üyesi idi. Opus Dei, eğitim sektöründen sonra, iletişim sektörüne, ardından sanayi, ticaret ve bankacılığa el attı. Sahip olduğu veya denetlediği büyük holdinglerle ve firmalarla büyük bir güç haline geldi. 1982'de iktidara gelen sosyal demokrat nitelikli Sosyalis Parti, gerçekten iktidar olabilmek için, ordu ve kilise ile birlikte Opus Dei ile mücadele etmek zorunda kaldı. Opus Dei örgütü Portekiz ve Latin Amerika ülkelerinde de örgütlenerek, bütün diktatörlük rejimlerine kadro, danışmanlık, para yardımı ve ideolojik destek sağladı. CIA ile akademik görünümlü sıkı işbirliğini kurumlaştırdı. Papalık, katolik muhafazakarlık için oluşturduğu dayanağın yanında, güçlü anti-komünist misyonu nedeniyle açık destek verdiği Opus Dei'nin statüsünü 1982'de yükselterek, örgüt önderine, tarikat başkanlarına mahsus piskopos unvanını bahşetti. Türkiye'de bulunan Opus Dei'nin önemli güç odaklarından yalnızca birisini oluşturan ocaklı akademisyenler 12 Eylül'ü 2.Türk Rönesansı olarak değerlendirdiler.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.