Pazarlamacı gazeteciler

Pazarlamacı gazeteciler

MEDYA ne hale geldi? Mutlaka okunması gereken bir yazı...

İşte Yurtsan Atakan'ın yazısı.... /Onpunto'dan alınmıştır

Unutulan yalı gazetecisi

Oray Eğin, Sezen Aksu'nun yalısından çıkmayıp, sanatçıya methiye düzen gazetecileri bir bir sıralamış yazısında.

Yalısına gitmişliğim olmasa da Sezen Aksu'yu çok severim. Hem insan olarak, hem bir sanatçı... Ama Oray Eğin'e de sonuna kadar hak veriyorum. Sezen Aksu'nun dokunulmazlığı olan bir medya tabusu haline gelmesinin bir nedeni eleştirilecek çok az yanı olmasıysa, bir diğer nedeni de "yalı gazeteciliği"dir. Daha doğrusu bu gazetecilerin, işle dostluğu karıştıracak kadar amatör olmasıdır.

Fuat Güner'in "dostluk benim için önde gelir, daha fazla konuşmayacağım" demesi, gazeteci olmadığı için takdir edilesi bir tutum olabilir ama bir gazetecinin "dostluk önde gelir, yazmayacağım" demesi amatörlüğün ta kendisidir.

Bu nedenle Oray Eğin'in bu konuyu tartışmaya açması çok yerinde. Ama Eğin "yalı gazetecilerini" sayarken, kendi gazetesindeki birini es geçmiş.

Üstelik Eğin'in es geçtigi Ali Saydam'ın bir dönem Sezen Aksu'ya iletişim danışmanlığı verdiği de biliniyor. Hatta daha öncesinde, birlikte medya patronluğu ortaklığı bile yapmışlardı.

Oray Eğin, Ali Saydam'ı es geçmiş ama aynı gün Ali Saydam, Sezen Aksu'yu es geçmemiş. Hemen oturmuş, Sezen Aksu'yu savunan bir yazı kaleme almış.

Bak benden danışmanlık alsaydın, telefon etmek gibi bir hataya düşmezdin, gibilerinden akıl vermeyi de ihmal etmemiş. Bununla da yetinmemiş, gel benim müşterim ol bir daha böyle hatalar yapmazsın tadında bir yazıyı ertesi gün de tekrarlamış.

Oray Eğin, Ali Saydam'ı neden es geçmiş bilemiyorum. Belki de gazeteciden saymadığı içindir, öyle mi sevgili Oray?

ATAKAN BAŞKA BİR YAZISINDA DA SAYDAM İÇİN ŞUNLARI YAZMIŞ

Lise mezunu Ali Saydam üniversite hocası

Halkla İlişkilercici Ali Saydam Ikea'nın reklamını eleştirenleri eleştirdiğim yazımdan gocunmuş.
Adımı anmadan, "bir magazin ilavesi yazarı" diye bahsedip aklınca aşağılayarak eleştirmeye kalkışmış yazımı.

Magazin yazarının aklı, pazarlama iletişimi gibi ulvi konulara yetmez demeye getiriyor.

Haklı. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu olduğum için pazarlamadan, pazarlama iletişiminden filan anlamam. Lise mezunu olan Ali Saydam'dır bu konuların uzmanı.

O kadar uzmandır ki bu konularda, Sezen Aksu'nun basınla ilişkilerini yürütür, Hülya Avşar'ınkine talip olur, aşağı gördüğü magazincilerin sırtından para kazanmaya çalışır, hakkını yemeyelim kazanır da.

Saydam'a göre Ikea'nın tıklım tıklım olmasına dayanarak yorumda bulunmam herkesi kendim gibi sanmakmış.

Ikea'ya hücum eden binlerce insana bakıp yorumda bulunmamı, "günde üç paket sigara içen tek bir kişiye bakıp, sigara kanser yapmaz diyenlerlere" benzetmiş.

Sonra kendi fikrini savunmak için de bir, evet tek bir okurundan gelen mesajı örnek göstermiş.

Ciddi söylüyorum. Şaka filan değil. Ama asıl şu son cümlesi önemli.

Aynen şöyle yazmış; "Magazin yazarı arkadaş okuyamamış olabilir; bu işleri doğru okuması gereken IKEA Genel Müdürüdür zaten"...

Ali Saydam itiraf ediyor; okurlar umurunda değil, müşterisi olma potansiyeli olan şirketlerin genel müdürleri onu doğru okusun yeter...

ALİ SAYDAM, SEZEN AKSU İÇİN NE YAZMIŞTI?

Ah Sezen, ah!.. 

 


Durduk yerde takkelerin düşüp kellerin görünmesine vesile olmanın alemi mi vardı? O akşam TV seyrediyor olman, ne büyük talihsizlik. Kimin için mi? Takkeli keller için...

Oysa ertesi gün medya takip ajanslarından programın o bölümünü istetecektin. Senin yapım şirketi basına ağır bir yazılı açıklama gönderecekti. Bir sonraki programda Fuat Güner her zamanki efendiliğiyle senden ve Onno'dan özür dileyecekti. Ve mesele kapanacaktı.

Öyle olmadı. Sen Onno'ya yapılan bu büyük haksızlığa tahammül edemeyip asıldın telefona. Ortalık toz duman oldu. Takkeler birer birer düşmeye, keller ortaya çıkmaya başladı...

Gel de, senin de favori yazarlarından Cemil Meriç'i saygıyla anma! Ne demiş usta?..

“Aydın olmak için önce insan olmak lâzım. İnsan, mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer!”...

'Mukaddes'ten ne anlayacağız? İnsanlık mirasının yüzlerce yılın ardından süzüp getirdiği değerler bütününü anlayacağız...

O değerler bütünü ki, kendini insanlık kültür mirasının temel taşları olan sanat ve edebiyatta derinleştirir, yaşatır. Bir de idollerde, ikonlarda, görenek ve geleneklerde...

Senin de içinde yer aldığın Pop Klasiklerini bir kenara bırakacak olursak, popüler kültürün değer tanımazlığı, kıymet bilmezliği yeni değildir Sezenciğim. Aslında o tutumdan beslenir. Ya demokrasi kalkanının arkasına gizlenir ya da eşitlikçi kisvesine bürünür... “Tabuları yıkalım, ikonları kıralım, eliti yok edelim, kimse ayrıcalıklı değildir, duvara çakalım!” diye çırpınan 'habaset erbabı' ('makaber'lık ustaları) binlerce yıldır vardı. Hep var olacak...

Biliyorsun, “İyiler galip gelseydi tarih biterdi!” Mustafa Kemal Atatürk'e 11 kez suikast düzenlemiş bir toplumunun bağrından geliyoruz Sezenciğim... Sezen Aksu kimmiş ki? Mukaddesler ne imiş ki?..

Onun için gel, “Sen ağlama!”... Tarih o habaset erbabını değil, onları konuşturanları konuşur...

Bugün bunları yazmayacaktım... Sana 'aşırı hoşgörü ile yaklaşıldığı, ayrıcalık yapıldığı”, yani yalan dolanla senin üstüne gelinmediği iddiası ile eleştirilen magazin basınıyla zamanında nasıl baş ettiğini yazacaktım.

Açtığın yüzlerce davadan söz edecektim... Hiç bir mecra senin açıklamalarına yer vermiyor diye helikopter kiralayıp gökten yere bildiriler dağıtma fikrinden seni vazgeçirmek için nasıl çaba harcadığımızı falan anlatacaktım... O zaman neredeydi seni “kolladığı” iddia edilen medyadaki yandaşların? Bugün senin medyayla tesis ettiğin ilişkiyi garipseyenlerden bazıları, senin bu mücadeleyi verdiğin yıllarda daha babalarının portakal sularında vitamin bile değillerdi. Onları anlıyorum. Popülerlik, radikallik adına kıymet bilmezlik, değer tanımazlık yolunda gidemeyecekleri yer yoktur Bu yazdıklarımı üstlerine alınanlar şimdi kalkıp veciz cevaplarla bana yüklenebilirler. “Onun zaten Sezen'e zaafı vardı. Ayrıca şişmandır. Sezen'den menfaat sağlar” diyebilirler. Olmadı, başka yollardan şamar atmaya kalkabilirler. Popüler tüketim kültüründe polemik böyle yapılıyor. Üzülme!.. Sana nasıl kurşun işlemiyorsa; ben de etkilenmiyorum artık...

Hiç anlamadığım ise, var olmak / varlık olmak adına verdiğin savaşı yakından izledikleri halde sessiz kalanlar... Sezenciğim, anlıyor musun?..

Akşam



HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.