Piyasayı korkutan 7 kriz senaryosu

Piyasayı korkutan 7 kriz senaryosu

Çankaya krizi, erken seçim riskleri diye bilinenler aradan çıktı. Ama piyasaları diken üstünde tutan 7 kriz senaryosu var. Bunların çoğu dış kaynaklı ama içerden olan da var.

Piyasalardaki hareketleri belirleyen en önemli unsurların başında beklentiler, geleceğe yönelik tahminler ve öngörüler gelir. Eğer piyasa oyuncuları gelecekte olumlu gelişmeler yaşanacağına inanıyorsa bunu şimdiden fiyatlamaya başlar ve önümüzdeki dönemin beklentileri mevcut fiyatlar içerisinde kendine yer bulur.

Peki ya kötümser beklentiler? Onlar da aynı şekilde piyasalardaki mevcut fiyat seviyelerini belirleyen en önemli öğelerden biridir. Özellikle korku, endişe ve tedirginlikler piyasayı yerden yere vuracağı gibi, etkileri ekonomiden siyasete kadar her alanda kendini belli eder.

Aslında yatırımcılar her dönemde kendilerine çeşitli korkular yaratabilir. Bunun ekonomik politikalardan savaşlara, finansal krizlerden banka batıklarına kadar birçok nedeni olabilir ve her dönem değişikilik gösterir. Günümüzde ise korkular genellikle uluslararası finans piyasaları kaynaklı. Ancak bunun yanında Türkiye'ye özel korkular da var...

YA FED FAİZ İNDİRMEZSE...

Yatırımcıların kısa vadedeki en büyük korkusu işte bu. Ve tam da bu nedenle ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke'nin ağzından çıkan her söz, piyasalar açısından son derece kıymetli. Yatırımcılar Bernanke'nin dönem dönem yaptığı açıklamalarda 18 Eylül toplantısında faiz indirimine gidilmeyeceği yönünde sinyaller aldığı zaman yaptıkları satışlarla borsaları dağıtıyor. Herkes faizlerin indirileceğine o kadar şartlanmış ki, ters bir durum piyasalar açısından tam bir kabus senaryosu olacak. Özellikle kısa vadede çok sert satışlara hazırlıklı olmak lazım. Aslında krizin ilk başlarında Bernanke faiz indirimine soğuk bakıyordu. Fakat gelinen noktada işler o kadar karıştı ki, istemese de bu faiz indirimini yapmaya mecbur kalacak fgibi görünüyor. Tersi durumda piyasanın sopası her tarafı dağıtabilir...

YA JAPON YENİ DOLARA KARŞI YÜKSELİRSE

Piyasalarda son yıllarda yaşanan para bolluğunun en önemli sebeplerinden birisi carry trade, yani düşük değerli para birimlerinden ucuz faizlerle borçlanıp bu parayı yüksek getirili piyasalarda değerlendirmek. Bunun için en uygun imkanı da Japonya sunuyor. Ülkede faiz oranları yüzde 1'i bile bulmazken, Japonya'dan Yen borçlanan yatırımcılar, bu parayı önce dolara sonra da yatırım yapacakları ülkelerin para birimlerine çeviriyor. Girilen ülkelerde borsa ve faizden önemli kazançlar elde ediliyor, sonrasında para tekrar Yen'e çevrilip yerine konuyor. Bu saadet zincirinin sürmesi için de en önemli şart Yen'in değerinin düşük kalması...

YA ABD RESESYONA GİRERSE

Bu da piyasaların son dönemdeki korkularından. ABD ekonomisinin küçülmesi ve aynı anda enflasyon tehlikesinin başgöstermesi ihtimali piyasaları tedirgin ediyor. Bu nedenle özellikle çok zayıf gelen ekonomik veriler piyasada dalgalanma yaratabiliyor. Korkuların temelinde ise 'ABD hapşurursa dünya nezle olur' düşüncesi yatıyor. Özellikle en büyük ihracat pazarı ABD olan Asya ülkeleri için bu durum tam bir kabus senaryosu.

YA KRİZ EKONOMİNİN GENELİNE YAYILIRSA

Son dönemde riskli mortgage kredileri ile başlayan ve kredi piyasasında dönem dönem kendini hatırlatan finansal kriz herkesin malumu. Çeşitli fonların batmasına ve yatırımcıların gelir kaybına neden olan bu durumun ekonomiyi ne kadar etkileyeceği henüz bilinmiyor. Her ne kadar çok büyük etkiler yaratması beklenmese de, dün ABD'de açıklanan ev satışları verisinin önceki seneye göre yüzde 12 düşüş göstermesi piyasada panik yarattı. 'Acaba bu çalkantı ekonomiye yayılır mı endişeleri' yatırımcıların akıllarının bir köşesinde duruyor.

YA ÇANKAYA'DA GERGİNLİK YAŞANIRSA

Şimdi gelelim iç risklere. Piyasada fazla dillendirilmese ve üzeri küllerle örtülse de olası bir gerginlik yatırımcıların risk algılamalarının bir köşesinde duruyor. Çankaya ve 30 Ağustos resepsiyonlarında herhangi bir gerginlik yaşanmamasını piyasalar olumlu algıladı ve bu durum yatırımcıları rahatlattı. Ancak olası bir gerginlik sert satışlara neden olabilir. Bunun için Genelkurmay'ın 27 Nisan'daki uyarısının ardından piyasa hareketlerine bakmak yeterli...

YA SİYASETTE İPLER GERİLİRSE

Bu da Türkiye'nin bir başka riski. Ak Parti'nin tek başına iktidarını devam ettirmesi piyasalar tarafından son derece olumlu algılandı. Gerçi seçim sonrası oluşan olumlu hava yurtdışındaki çalkantıya teslim olduysa da, beklentilerin pozitif olduğunu hatırlamak lazım. Ancak bu olumlu beklentiler siyasette iplerin gerilmesi ile yerini tedirginliğe bırakabilir. Özellikle sivil toplum kuruluşları, YÖK, asker, muhalefet ve hükümet arasındaki ilişkiler belirleyici olacak.

YA YABANCI SERMAYE KESİLİRSE

Bu risk biraz daha orta vadeli bir kabus senaryosu. Türkiye'nin artan ithalatı ile birlikte önü alınamayan cari açığı ekonominin yumuşak karnı konumunda. Her ne kadar hükümet 'finanse edildiği sürece sorun yok' dese de bu sefer yatırımcının aklına şu soru geliyor: "Ya finansman kaynağı bir gün kesilirse." Bunun anlamı da Türkiye'nin cari açığını hem direkt yatırım hem de sıcak para olarak finanse eden yabancı sermaye akışının kesilmesi. Yabancı sermaye girişindeki olası bir azalma, hemen cari açık problemini akıllara getirecek. Bu durumda Türkiye'nin geçen sene mayıs-haziran dalgasından daha fazla etkilenmesinin esas nedeni olan yüksek cari açığın yİne piyasalar üzerinde yıkıcı etkiler yaratması kaçınılmaz olacak.

Hürriyet


HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.