PKK'nın lideri Abdullah Öcalan, demokratik açılım sürecine ilişkin üç aşamalı yol haritasını açıkladı. Öcalan, bundan sonra Türkiye'ye gelmeleri için yeni grup çağırmayacağını söyledi.
ANF'nin haberine göre, Öcalan İmralı'da avukatlarıyla yaptığı görüşmede, yol haritasını üç aşamalı olarak açıkladı. Öcalan, yol haritasını şöyle anlattı: "Birinci aşama, devlet Kürtlerin tüm haklarını güvence altına alacak. Bu konuda bize güvence verecek, bizi ikna edecek. Biz de bir, bölücü olmadığımızı devlete ispatlayacağız. Ayrılıkçı, bölücü olmadığımızı beyan edeceğiz. İki, şiddeti yöntem olarak esas almadığımızı ilan edeceğiz. Şiddet yöntemini devreden çıkaracağız. Bu aşamada çatışmasızlık ortamı oluşturulur. Çatışma-şiddet yaşanmayacak. Devlet de demokratik çözümü kabul edecek, Kürtlerin saydığım beş boyutunu dikkate alacak. Kürtlerin kendi kendini yönetmesine imkân tanıyacak. Ancak bunların olabilmesi için benim önümün de açılması lazım. Bütün bunları çok uzun tartışmak gerekiyor. Bu olursa ikinci aşama olarak sınır dışına çekilme gerçekleşecek. Üçüncü aşama olarak da devlet verdiği güvenceyi hukuki mevzuata yansıtacak, bunun anayasasını, kanunlarını, yönetmeliklerini yapacak. Mevcut mevzuatta değişiklik yapacak. Devlet bunu yaptığı oranda da geri dönüşler olacak. Benim bu süreçte kendimi ifade etmem lazım. Benim bu çözümü gerçekleştirebilmem için devletin de bunu göz önünde bulundurması lazım, devletin destek olacağını belirtmesi lazım. Yol haritamda on tane ilke var. Ben yol haritamda demokratik çözümün nasıl olacağını yeterince açıkladım."
BAYKAL'IN TESPİTİ DOĞRUDUR-
Öcalan, AKP hükümetinin kendi belirlediği yol haritasından yararlandığını iddia etti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "AKP İmralı'nın yol haritasını uyguluyor" saptamasının doğru olduğunu söyledi. Öcalan şöyle dedi:
"AKP benim yol haritamdan, ellerinde olduğu için yararlanıyorlar. Deniz Baykal meseleyi biraz biliyor; 'AKP, İmralı'nın yol haritasını uyguluyor' diyor. Baykal'ın bu tespiti doğrudur. Ancak AKP, benim yol haritamı uygulayamaz. Fakat yol haritamdan yararlanıyorlar. Davutoğlu dışarıda, Erdoğan içeride bundan yararlanıyorlar. Ben yol haritamda da Ortadoğu'daki demokratik çözümleri belirtirken Dicle-Fırat Havzası Demokratik Konfederalizmini önermiştim. Davutoğlu şimdi bunun görüşmelerini yapıyor Irak ve Suriye'yle. Doğrudur yol haritamı kullanıyorlar. AKP'nin şimdi paçaları tutuşmuş. Ağrı'daki konuşmalarından da bu anlaşılıyor. KCK, özgürlük temelinde toplumun demokratik örgütlenmesidir. Ne devlet ne de federalizm temelindeki bir örgütlenmedir. Toplumun kendi kendini devlet dışı bir şekilde örgütlemesidir. Toplumun kendi kendini demokratik yönetimidir. Demokratik özerklik dediğimiz de odur. Kavramlar farklı olabilir, özü aynıdır."
AÇILIM AKP'NİN DEĞİL DEVLETİN PROJESİDİR-
Öcalan, demokratik açılım sürecinin AKP'nin değil Devletin projesi olduğunu söyledi. Öcalan, "AKP, bu demokratik açılımdan sonra her şeyi yapacak, tüm imkânlarını kullanacak. CHP ve MHP bu soruna karşı durarak ayakta kalmaya çalışıyor. AKP de bunu başararak ancak ayakta kalabileceğini biliyor. Bunun için elinden gelen tüm imkânlarını kullanacak. AKP tamamen seçim hesaplarıyla hareket ediyor. AKP'nin yaptığı kesinlikle bir hiledir. Bu demokratik açılım da AKP'nin projesi değildir. Devletin bir projesidir. Hatta devletin de tüm kesiminin değildir. AKP, bundan sonra iyi çalışılırsa bölgede geriler, etkisi azalır" diye konuştu.
BUNDAN SONRA GRUP ÇAĞIRMAYACAĞIM-
Kandil ve Mahmur'dan gelen grupların "barış elçisi" olduğunu iddia eden Öcalan, "Sadece bu grupların gelmesiyle bu sorun çözülmez. Bunlar sadece barış elçileri. Avrupa'daki grup da gelecek. Ama bundan sonra grupların gelmesi için benim çağrım olmaz. Bu doğru da olmaz. Ama Devlet gider PKK'yle görüşür, anlaşır, PKK kendisi gönderirse ona bir şey diyemem. Bu onların vereceği bir karar olur. Bu gruplara çağrı yapmamdaki amaç şuydu; sınamaydı. Hem tıkanan siyasetin önünü açmak hem de bağlılıklarını göstermek için çağrıda bulundum, onlar da dinlediler ve geldiler, bağlılıklarını gösterdiler. 99'da gelenler hazırlıksız geldiler. Onlara biraz haksızlık ettik. Bir belirsizlik vardı. Biz o zaman devlet bu fırsatı değerlendirir diye tahmin ediyorduk. Devlet de onları cezaevine gönderdi" diye konuştu.
ÖCALAN: GÜVENLİĞİM TEHLİKEYE GİRERSE ŞİDDETLE KINARIM
PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın, hükümlü bulunduğu İmralı Cezaevine yapılacak olan nakilleri değerlendirirken, "Benim güvenliğimi tehlikeye atarlarsa bunu şiddetle kınarım" dediği bildirildi.
ANF'nin haberine göre, PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarından Ömer Güneş, İmralı Cezaevine yapılacak olan olan nakilleri değerlendirdi. Güneş, müvekkilleri Öcalan'ın güvenliği konusunda "Benim güvenliğini tehlikeye atarlarsa bunu şiddetle kınarım" dediğini aktardı.
Güneş, "Biz güvenliği ilgili hassasiyetimizi Adalet Bakanlığına ilettik. Onlar da gayrıresmi olarak 'Öcalan'ın güvenliğini tabi ki göz önünde bulunduruyoruz' cevabını verdi" dedi.
Güneş, gayri resmi bilgilere göre müvekkilleri Öcalan'ın on yıldır tek başına tutuklu bulunduğu İmralı Adası'na gitmek için 7'si PKK'lı 3'ü diğer siyasi tutuklulardan 10 kişinin başvuruda bulunduğunu söyledi. Güneş, başvuru yapan 10 kişinin siyasi bir fikir ve duruşa sahip olduğunu ve Öcalan'ın güvenliğini tehlikeye atacaklarını düşünmediğini de belirtti.
İmralı Cezaevi sisteminin AİHM tarafından "dünyada eşi bulunmayan" bir ceza sistemi olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Güneş, "Evrensel hukuka aykırı bir uygulama. Adalet Bakanlığı'nın bu konuya daha hassas yaklaşması ve bir an önce halletmesi gerekiyor" diye konuştu.