Küresel ısınmayla birlikte dünyada genel bir su sıkıntısı başgösterdiği kesin. Fakat sadece üç ülkede su kesintileri dayanılmayacak boyutlara ulaştı.
İç savaşın acımasızca vurduğu Irak...
Can damarı Nil Nehri’nin gazabına uğrayan Mısır...
Ve Türkiye...
Irak’ta su sıkıntısının temel nedeni, direnişçilerin trafo ve yüksek gerilim hatlarını hedef alması. Pompa ve arıtma istasyonları çalışmıyor. Bağdat’tan Kerbala’ya kadar olan bölgede günlerdir su yok.
Mısır’da Nil Nehri neredeyse kuruyunca “su ayaklanması” başladı. 4 bin köylü, protesto yürüyüşünde, önlem almayan yetkilileri “Allah’a ve Devlet Başkanı Mübarek’e” havale etti. Ama büyük şehirler nispeten rahat.
Çoğu Afrika ülkesi bile Türkiye’den iyi durumda. Mesela dünyanın su kaynakları en kıt ülkelerinden Zambiya dahi bugün rahat. Yetkililer ESA adlı projeyle su havzalarını uydudan izleyerek hemen önlem alıyorlar.
Türkiye’nin daha birkaç sene öncesine kadar su satmayı planladığı İsrail de bugün hiçbir sıkıntı çekmiyor. Deniz suyunu arıtan Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi de öyle.
Komşumuz Yunanistan, aylar öncesinden yerel yönetimlerin kendi önlemlerini alabilmesi önündeki tüm bürokratik engelleri kaldırdı. Bugün sadece üç Ege adasında su sıkıntısı yaşanıyor.
Diğer komşu Bulgaristan’da birçok köy ve kasabaya su verilemiyor. Ancak hiçbir büyük şehir, Ankara ve İstanbul gibi zor durumda değil.
Kuraklığın nispeten olumlu etkileri de oluyor. Gürcistan, ayrılıkçı Güney Osetya yönetimi ile uzun süredir ilk kez bir konuda anlaştı. Bölgede yeni bir su boru hattı inşa edilecek.
Son 60 yılın en büyük sel felaketini yaşayan İngiltere’de panik kısa sürdü. İlk gün insanlar marketlere hücum edip şişe su stoklarını eritti, ama şu an büyük bir sorun yok. Diğer Batı ülkelerinde de ciddi bir sorun yaşanmıyor.
Hürriyet/habertürk