Elif Korap'ın haberi
ATO Başkanı Sinan Aygün: Anavatan ve DYP'ye ilk teklifi ben yaptım. Birleşme için her şeyi yaptım. 6 Mayıs'ta birleştiklerini TV'den öğrendim. Kırıldım. Ağar telefonuma çıkmayınca da istifayı verdim..
DYP ve Anavatan'ın Demokrat Parti (DP) çatısı altında birleşmesi için en büyük çabayı o harcadı. Ama olmadı. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, çabalarının sonucunu alamamış olmanın verdiği kırgınlıkla milletvekilliği adaylığından da çekildi ve yine görevinin başına döndü. Peki, flu fotoğrafların arkasında izlediğimiz o dönemde neler olmuştu? Aygün'ü küstüren neydi? Aygün, Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu arasında yaşananları, politikadan vazgeçmesini SABAH'a anlattı.
* Kendinizi Mumcu ve Ağar'dan kazık yemiş gibi mi hissediyorsunuz, yoksa yarı yolda bırakarak onlara sıkı bir kazık atmış gibi mi?
- Hayır, atmadılar. Ben onlara kazık mı attım? Hayır, atmadım.
HER ZAMAN DESTEK
* Kongredeki ateşli konuşmanızda "Pazara değil, mezara kadar buradayım" diyordunuz ama... Ne oldu, kavşakta yolu mu şaşırdınız? Erkenden pes edince, o kadar ateşli konuştuğunuz için utanmadınız mı?
- Ben yine mezara kadar onlarlayım. Ben hâlâ birleşmeleri gerektiğini düşünüyorum. Desteğimi kesmedim. Sadece siyasetten çekildim. Her zaman destek olurum. Zaten ben milletvekilliğini kabul ederek rütbe-i tenzil yapıyordum.
* Ne oldu peki?
- Bu partilerin birleşmesi için en çok efor sarf eden insanlardan biri benim. Siz bu birleşmeyi mayısta gördünüz. Bu sürecin öncesinde ben vardım. İki partinin birleşmesini hem Mumcu'ya hem de Ağar'a ben teklif ettim. İlk görüşmem 2 Mart tarihinde oldu. Kırgınım onlara. Çünkü birleştiklerini 6 Mayıs'ta TV'den öğrendim. İkisi de bana haber vermedi. Yine de yanlarında oldum, adaylığımı koydum. Ama birleşme bozuldu ve benim yapacak bir şeyim kalmamıştı.
AĞAR ÇOK ESKİ DOSTUM
* Birleşme olmazsa kazanamayacağız, rezil olmadan tüyeyim mi dediniz?
- Hiç böyle düşünmedim. Bana zaten CHP'den de teklif vardı. MHP'ye de girebilirdim. DP'yi istedim, çünkü DP barajı aştığı anda AKP'den kurtulacaktık. Benim projem buydu. Bu işin içine de onun için girdim. Zaten bu anlamda bir katkım olmayacaksa orada kalmamın da anlamı yoktu. Çok uğraştım. İşin bozulduğunu öğrenince Ağar'ı aradım. 7-8 kez de partiyi aradım. Kimse dönmedi bana. Yönetim kurulum, 'Başkanım herhalde seni istemiyor dönmediğine göre' dedi. Ağar, telefonlarıma çıkmayınca beyaz kağıdı aldım, istifamı yazdım. Aranmama sonucunda kırıldım. Açıkça söyleyeyim. Ağar çok eski dostum. Her konuda anlaşıyorduk, siyasi kafamız uyuşmadı ama yine de kızgın değilim. Mumcu'nun ise zaten bana verilmiş bir sözü yoktu.
BİR GÜÇ İŞLERİ BOZDU
* Şöyle bir çekilip baktığınızda, hadi dürüst olun kim daha hatalı? Vicdan teraziniz Mumcu'yu mu, Ağar'ı mı gösteriyor?
- İkisi de değil, hatalı olan benim. Beni devreden çıkarmasalardı, bu işin olduğunu TV'den öğrenmeseydim bunların hiçbiri olmazdı. Beni devre dışı bırakmasalar birleşme bozulmazdı. Hatam şu oldu. 'Birleştik' dedikleri zaman nelerin konuşulduğunu bilmeden işin içine girdim. Keşke deseydim ki: Ben tüccarım, önce bu protokolü yapalım. Anlaşmışlar ama aslında hiçbir şey konuşmadan anlaşmışlar. Bilseydim girmezdim. Sonra öğrendim protokol olmadığını. Ama bir umut kaldım. Ben bunları birleştiririm dedim. 10 gün kalabildim. Bence bir güç ikisinin arasını bozmak için uğraştı. Öyle tahmin ediyorum, ama kim olduğunu bilmiyorum.
ODADA ÖLÜ FARE
* Yeterince rağbet görmediğinizi düşündünüz mü? Size verdikleri 11'inci katta fare çıktığı için kaçtığınızı söyleyenler bile oldu!
- Benim odamı görüyorsunuz, kocaman. "DP, Aygün'e saunalı oda verdi, 11'inci katta" diye haber yaptılar. Orası bir depoydu. Nasıl kötü bir yer biliyor musunuz? Yerlerde fare pislikleri vardı, köşelerde fare ölüleri gördük. O fare hikayesi de oradan çıktı. Sauna dedikleri de kullanılmayan bir yer.
* Sizin için önemli mi gösterişli bir odaya sahip olmak?
- Ben tüccarım. Benim özel hayatımda da güzeldir çalıştığım yer. Evimden çok çalışma ortamımda zaman geçiriyorum. Önem veririm.
* 10 günlük siyasi hayatınızdan çıkardığınız en büyük ders ne?
- 10 günde 10 yıllık tecrübe edindim. Türkiye'nin kurtuluşunun siyasetten geçtiğini bir kez daha öğrendim. Yalnız bu siyaseti yaparken de ekibin çok önemli olduğunu gördüm.
* Neden otomobiliniz cephanelik gibi? Makineli tüfek varmış otomobilinizde?
- Tedbir senden, takdir Allah'tan. Makineli tüfek yok. 2 tane silahım var. 3 de korumam. Hepsi bu.
* Odanızda özel bir sistem var, tüm binaya yerleştirdiğiniz 71 kamerayı izliyorsunuz buradan. Korkunun bu kadarı bir suçluluk duygusuna işaret etmez mi?
- Öyle bir korkum yok. Evim, arabam kurşunlandı. Hepsi faili meçhul. Ben kadere inanıyorum. Güvenlik için değil o. Aşağıda kalabalık var mı, izdiham var mı, neler olup bittiğini görmek için izlerim onları.
* Çok çapkınmışsınız. Ne oldu da tövbe ettiniz?
- Evlendim! Çapkınlık yapmadım ben hiçbir zaman. Üniversite zamanlarını söylüyorsanız olmuştur. Evlendikten sonra öyle bir şey asla söz konusu olmadı. Beni Ankara'da hiçbir kadınla başbaşa otururken göremezsiniz. Eşime, kendime ve çocuğuma olan saygımdan ötürü de yapmayı aklımdan geçirmedim hiç. Aradığım her şeyi eşimde buldum. Bir erkek dışarıya çıkıp çapkınlık yapıyorsa, erkek suçlu değildir. Kadın, erkeğine sahip olmak zorundadır.
ESKİDEN ÇOK İÇERDİM
* Pavyona neden gidersiniz?
- Ankara Ticaret Odası üyeleri bunlar. Gelip oy kullanan insanlar. Onları ziyarete gidiyorum. Her akşam içki masasındayım ama hiç içki içmem. Pavyona giderim ama kola, ayran, su içerim. Masamda da öyle kadınlarla filan oturmam.
* Alkolü, hacca gittikten sonra mı bıraktınız?
- 1993'te hacdan önce.
* Kendinizde affedemediğiniz bir şey var mı?
- Ben içmesini bilemedim. Şişe geldi, o bitecek. Kalmasın, günah olur. Ben içerim hesabı... Fazla içiyordum. Bir gün 1993'te fazla içmişim. Eve geç geldim. Tekrar dışarı çıkmak istedim. O zaman 5 yaşında olan kızım bacaklarıma, ayakkabılarıma sarıldı. "Baba gitme" diye ağlıyor. Eşim korkuyor, araba kullanırken kaza yaparım diye. Kızıma kızdım. Ağladı. Sonra çok pişman oldum. Hayatımda en sevdiğim, en değer verdiğim insanları üzüyorum. O gece alkolü bıraktım. Bir daha da ömrüm boyunca ağzıma sürmedim. Ne için, kimleri kırıyorum?
* Hacca gidişiniz, "Bu dünyada çok günah işledim, bari biraz da arınayım" türü bir arayışın sonucu muydu?
- Öğrenmek için, görmek için, yaşamak için gittim. Dinimi öğrenmek için bıraktım. İçkiyi bıraktıktan sonra bir yıl boyunca Kuran'ın tefsirlerini, meallerini, dini kitapları okudum. Sonra da Türk Ceza Kanunu'nu okudum. İkisinin birbirine çok yakın olduğunu gördüm. Bundan sonra da yaşamımı yasalar ve Kuran çerçevesinde sürdürmeye çalıştım.
* 5 vakit namaz kılar mısınız?
-1995 yılının 21 Mart'ından beri beş vakit namaz kılıyorum.
* Ne oldu o tarihte?
- Bir günde olmadı. Daha önce cumadan cumaya giderdim. Kimsenin etkisinde kalmadan, öyle karar verdim. O tarihten beri 5 vakit namazımı kılarım. Şu anda çok huzurluyum, çok rahatım. Korkmuyor musun, dersen? Niye korkayım. Ölümden de korkmuyorum.
"Şener, Çankaya'ya aday gösterilmediği için küstü"
* Size Mustafa Sarıgül'ün Ankara versiyonu dediklerinde seviniyor musunuz, öfkeleniyor musunuz?
- Kızmıyorum. Sarıgül, kamuoyunun sevdiği biri. Hakkında benim bildiğim kadarıyla şaibe olmayan bir insan. Faaliyetlerini de izliyorum. Böyle söylemeleri benim için onur vericidir. Desinler!
* İçinizdeki stand-up'çıyı tatmin etmek için mi düşündünüz siyaseti?
- Ben her platformda Türkiye'nin sorunlarını gündeme getirdim. Konuştuğum her şey halkın ilgisini çekiyor. Benim hayatta para sorunum, araba, ev, maaş sorunum yok. Arabam ATO'nun arabasından daha iyi. Bunları geçmiş bir insanım ben. Siyaseti ikbal için istemedim. ATO Başkanlığı koltuğu, milletvekilliği koltuğundan daha güçlü. Buranın gücü daha fazla.
* Siz mi bu koltuğa güç kattınız, koltuk mu o gücü size bahşetti?
- Ben gücümü bu koltuktan almadım. Tabii ki kişiliğimle, yaptıklarımla bu koltuğa güç verdim. Siyasete giriş amacım şu: Buradayken 100 harcayıp 10 alıyorum, tüccarım ve sanayicim için. Siyasette olursam 100 harcayıp 100 alacağıma inanıyorum. Tabii ki bakan olmak isterim. Çünkü Türkiye'nin sorunlarının çözüm yeri orası.
* Siz bunları birilerinin takdirini görmek, aferin almak için yapıyor olabilir misiniz? Herkes sizi sevsin mi istiyorsunuz?
- Herkes sevilmek ister. Sevildiğimi de düşünüyorum. Ama yaptıklarım sevilmek için değil, Türkiye adına çalışıyorum ben.
* Seçim tahmininiz nedir?
- AKP ile CHP 1-2 yarışır. Meclis'e DP dahil 4 parti girer.
* Abdüllatif Şener'in aday olmaması için ne düşünüyorsunuz?
- Şener şu an cumhurbaşkanıydı. AKP aday gösterseydi, sonuç bu olacaktı. CHP destekleyecekti. Şener'i çok samimi buldum. Bence Cumhurbaşkanlığı adaylığı bekliyordu. Aday gösterilmemesine kırıldığı için bıraktığını tahmin ediyorum.
Sabah