Başbuğ altını çizerek konuştu

TSK HALKIN ORDUSUDUR ,Dine karşı değildir PEYGAMBER OCAĞIDIR..

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde medyayla buluştu.

Yıllık değerlendirme toplantısında güncel konulara değinmeyeceğini söyledi. Sivil - asker ilişkilerine akademik olarak değineceğini söyleyen Başbuğ, önümüzdeki hafta düzenleyeceği basın toplantısında güncel konular konusunda konuşacağını açıkladı. Sivil asker ilişkileri her zaman güncelliğini koruyan ancak özü anlaşılamayan konuların başında geliyor. Askerlik profesyonel bir meslektir. Askerlik diğer mesleklerden farklıdır. Askerlik bir yaşam biçimidir.

TSK'YI YIPRATAN İKİ NEDEN
TSK millete hizmet etmek için vardır. Güvenirliği sarsan iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Demokratlık kisvesi altkında TSK'yı yıpratmak amacıyla sistematik muhalefet yapılması herşeyden önce demokrasiyi geliştirmeyecektir.

İkinicisi ise TSK'yı din karşıtı olarak gösteren kötü niyetli propaganda kampanyalarıdır. Mütedeyyin kesimler bu propagandaya itibar etmemektedir. Bu asker Türk milletinin kendisidir. Kim ne derse desin ordu halktır, halktandır, halk içindir. TSK milletle aynı hassasiyete sahiptir.

TSK EN GÜVENİLİR KURUM
TSK yapılan anketlerde hep en güvenilir kurum olmuştur. Bu sonuç nasıl olmaktadır? TSK ulusumuzun güvenine mashar olmuştur. Çünkü hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan güvenliği sağlamaktadır. Topluma güven vermektedir.

Sivil-asker ilişkilerinde askerlerin görevi önemlidir. Devlet yapılanması içinde askerin güvenlik ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve iletilmesi, danışmanlık edilmesi, yetkili siyasi makamlar tarafından alınan kararların icraate dökülmesidir. Öğretim, eğitim görmüş ve tecrübeye sahip askerler tarafından yapılması önemlidir. Askerler konuyla ilgili tekliflerini yaparlar ve biter. Bu görüş aslında doğru değildir. Askerlerin profesyonel öneri ve kaygılarının sivil otorite tarafından dikkate alınmaması halinde yaşanabilecek olumsuzluklar yaşanmıştır.

TAVSİYELER DİNLENECEK DEĞER VERİLECEK
Yaptıkları tavsiyeler dinlenecek ve değer verilecek. Sivil asker ilişkilerini sağlıklı yürümesi için önemlidir. Ancak son söz sivil iradededir. Ancak dikkate alınmaması durumunda ortaya çıkacak zararlar karar vericiler olan siyasilere aittir.

MGK'YI SORGULAYANLAR YASALARI OKUSUN
TSK'da sivil asker ilişkilerinde sorumluluğa ait askeri liderler konusuna gelince, bilinen bir husus, Genelkurmay Başkanı Anayasa'nın 111. maddesine göre silahlı kuvvetlerin komutanıdır. Sivil-asker ilişkilerinin yürütülmesinde sorumlu makamdır. Sivil asker ilişkilerini yürütmesini politik ve siyasal hareketler olarak değerlendirmek doğru değildir. İşin özüne tartışmasız biçimde de uygundur. Bu faaliyetler bütün ülkelerdeki askeri makamlar tarafından yapılmaktadır. Genelkurmay Başkanı ilgili makamlarla yapılan görüşmeler vasıtasıyla görevlerini yerine getirir.

Türkiye'de MGK da sivil-asker ilişkilerini yürütmektedir. MGK'da her üye eşittir, görev ve sorumluluklarını Anayasal platformda serbest olarak getirirler. MGK'nın yetkilerini sorgulayanlar yasaları okuyabilirler.

DEMOKRASİ VE LAİKLİK VAZGEÇİLMEZDİR
Obama'nın güvenlik danışmanının yazdığı makaleye göre; Demokrasi laiklik, sosyal ve hukuk devleti olmak vazgeçilmez hususlardır.

DEVLETİN TEMEL GÖREVLERİ
Anayasa'mızın 5. maddesinde yer alan temel amaç ve görevlerine bakmakta yarar var. Bu madde devletin temel amaç ve görevlerini 4 ana başlıkta topluyor.

Devletin temel amaç ve görevleri: Türk milletinin bağımsızlığını, bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, demokrasiyi ve cumhuriyeti korumak; kişilerin toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak.

PKK TERÖR ÖRGÜTÜ
Türkiye 1970'lerin başından itibaren değişik ideoloji ve amaçlarına sahip terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Şüphesiz zarar veren PKK'dır. Bölücü terör örgütü halkımızı hedef alarak demokrasimizi tehdit etmektedir. Terör örgütü terörü etnik bir çatışmaya dönüştürmeye ve etnik bir çatışmaymış gibi takdim etmeye çabalamaktadır ancak bunu başaramamıştır.

TERÖR ÖRGÜTÜ ETNİSİTEYE YÖNELDİ
Bir yandan sorunun karışıklığı bazı kavramların yeterince oturmamış olmaması, öte yandan konunun kasıtlı olarak saptırılmasıdır. Asimilasyon nedir,entegrasyon, millet, ulus millet kavramı, kültürel kimlikler ne demektir? bunları açıklamaya çalışacağım. Öncelikli hakim sınıf sonra marksist ideoloji hakimdir. 1994'ten sonra etnik kimliğini öne çıkarmıştır. Ki 94 yılı terörle mücadele bir milattır. Soğuk savaş sonrası terör örgütü 1. kimlik geçerliliğini yitirince etnik kimliğe yöneldi. Terör ve terörle mücadelenin karmaşıklığının ana nedenlerinden biri kavram karmaşasıdır.  30 yıldır bu mücadelenin içinde olmamıza rağmen anlaşıldığını söylemek yanlış. Konu bazen kasıtlı olarak saptırılıyor. Bugün Türkiye'de olanlar bir etnik çatışma olarak tanımlanabilir mi?

KURUMLARIMIZ ETNİK TEMELDE YAPILANDIRILMAMIŞTIR
Bir ülkede etnik bir çatışmanın olması için gruplararası büyük kültürel farklılıklar, bürokratik kuruluşlarda bölünmeler, siyasal haklarda eşitsizlikler ve ülkenin ana konularına farklı bakış açılarının olması gerek. Türkiye'deki durumu bu faktörler içinde inceleyelim. Osmanlı topraklarında yaşayan gruplar arasında bir kültür alışverişi yaşandı. Bunu niye unutuyoruz. Elbette bu gruplarda kültür alışverişi olması doğal. Anadolu coğrafyası hareketli bir karakteristiğe sahip. Aslında farklılıklarımız törpülenirken ortak değerlerimiz çoğalmıştır. Bunu reddedebilir miyiz? Kültürel yaşamımızda farklılıklardan ziyade ortak noktaların fazla olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ayrımcılık yapıldığını öne sürmek haksızlık. Hiçbir kurumumuz etnik temelde yapılandırılmamıştır.

MİLLİ ORDUNUZU KAYBEDERSENİZ HER ŞEYİNİZİ KAYBEDERSİNİZ
Bu toplumun kendini vatandaş hissettikleri bir rejimdir. Bu eşitlik anlamına gelmektedir. Türkiye'de bunun aksinin yaşandığını iddia etmek ne kadar doğrudur? TSK'yı örnek olarak alalım. TSK gerçekten bu anlamda emsalsiz bir örnektir. Her Türk vatandaşı hiçbir fark gözetilmez. TSK 'da anayasal görev ve hak olan askerlik hizmeti eşit biçimde yerine getirilmektedir. Terör örgütüne yaptığımız mücadelede çok sayıda Kürt vatan evladı vardır. TSK'ya bakınca Edirne'den Hakkari'ye kadar vatanın her köşesinden gelen uzman, er, sivil memurları görürsünüz. Harp Okullarına girişte eğer o ilden biri olmadığını görünce üzülüyoruz. Şehit olanlar arasında çok sayıda Kürt ve Zaza evladımız var nereye koyacaksınız bunları.  TSK için milletimizin bütün bireyleri çok değerlidir. Biz Silahlı Kuvvetler personelinin sorgulanması, mezhep farklılıkları konusunda kafalarda soru işaretleri oluşmasını büyük tehdit olarak görüyoruz. Bu ordu milli ordu. Milli ordu vasfınızı kaybederseniz herşeyinizi kaybedersiniz.

Etnik köken farkına bakılmaksızın her vatandaşımız kanun önünde eşittir. Etnik bir çatışma olsaydı doğudaki vatandaşlarımız batı illerimize göç edebilir miydi ya da batıdaki vatandaşlarımız bunu kabul ederler miydi?

KÜRTLERE ASMİLASYON UYGULANMAMIŞTIR
Devlet Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki isyanlar nedeniyle ikinci kültürel kimliklerin birinci kimliklerin önüne geçmemesi için bazı tedbirler aldı. Devlet asimilasyon politikası uygulasaydı 1928'de Batı'dan gelenler geri dönebilir miydi? Ki dönmediler.  80'li yıllarda ki terör örgütünün başladığı yıllardır. Bu yıllar arasındaki huzur ortamını nasıl izah edeceğiz? Asimilasyon modeli Türkiye için geçerli değil. Kürt kökenli vatandaşlarımıza asimilasyon politikası uygulanmamıştır.

İSYANLAR ETNİK TEMELDE DEĞİL
Asimilasyon olmadı o zaman 38'deki isyanların nedenleri neydi diyebilirsiniz. Cumhuriyet'in başlattığı bir modernleşme var. Laik devlet düzenine geçiyorsunuz o dönemlerde. Bu değişikliklerin bölgedeki yerel dini liderleri rahatsız etti. Onlara karşı elbette bir kısıtlama var. Kışkırtmalar var. Şeyh Said isyanı ile Irak'ın bugünkü durumu arasındaki bağlantıyı nasıl göremezsiniz? Devletin bazı memurlarının Kürt kökenli vatandaşlara kötü davranması da bir neden olabilir. Sonuç olarak Cumhuriyet'in ilk döneminde yaşanan ayaklanmalar da etnik temele dayanmıyor.

Türkiye etnik farklılıklar nedeniyle ayrılmış bir ülke değildir. Türk milleti bir bütün olarak büyük farklılıklar yok. Türkiye'de etnik bir çatışma yok. Var dersek yanlış olur. Hiçbir zaman yaşanmadı ve yaşanmayacak.

TÜRK HALKI DEĞİL TÜRKİYE HALKI
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu bir devrimdir. Atatürk Türk milletini şöyle tanımlamaktadır, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkının oluşturduğu devlet.  Türk derseniz burada etnik bir laf olur. Dikkat edin Türkiye.

Konda'nın 2008'de yaptığı araştırmada Kürt asıllı vatandaşlara 'Hangi ülkede yaşamak istersiniz' diye sorulmuş yüzde 88'i Türkiye demiş. Bakın bu çok önemli. Yine aynı vatandaşlar İstiklal marşı ve bayrak konusunda yüzde 90'ı olumlu bakıyor.

TERÖRLE MÜCADELE
Teröristle masum halkı karıştırmamak gerekir. Bu, yapılacak en büyük hatadır. Halkla ilişkileri sağlam ve samimi zeminlere oturtmak zorundayız. Terörist de neticede bir insandır. O yüzden bu insanların örgüte katılım nedenlerinin araştırılması ve gerekli önleyici önlemlerin alınması gerekir.
Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın mağduriyet duygusunu tamir ettirmeliyiz..

Terör örgütüne katılanların örgüte niye katıldıklarını tespit edilmesi çok önemlidir. Katılımlar 14 - 20 yaş arasında oluyor. Örgütte kaldığı süre ortalama 10 yıl. Ya örgütten kaçıyorlar ya da ölüyorlar.

Evlatlarını örgüte kaptıran anne ve babaların durumlarını düşünmek ve anlamak zorundayız.

4970 ŞEHİT VERDİK
TSK'nın 1984'ten beri verdiği şehit sayısı 4970. Bir ülkenin namus borçlarını ödemesinden birisi de şehitlerine sahip çıkmasıdır. Korucular 1335 şehit verdi. Bunların silahlı kuvvetlerin yanında yer alması etnik çatışma olmadığını gösteriyor.

TERÖR ÖRGÜTÜ KAN KAYBEDİYOR
Terör örgütü kan kaybediyor. Irak'ın kuzeyi emniyetli değil. Haberleşme kesildi. Moreller çöktü. Üst kadroda çekişme var. Bireylerimizin desteğiyle TSK ve emniyetimizin kararlılığı karşısında karşı tarafın arzu edecekleri sonuçu almaları mümkün değil.

Dağ kadrosunun ayrılmasını sağlamak için mevcut yasal düzenelemede değişiklik yapılmalı. Terörle mücadele milli gücün bütün unsunlarıyla birlikte topyekün verilmedir.

TSK DEMOKRASİYE BAĞLIDIR
Demokrasi aynı zamanda sorumluluklar getirmektedir. TSK demokrasi rejimine bağlıdır ve saygılıdır. Demokrasi ve laiklik arasında sıkı ilişki vardır. Laiklik egemenlik sorununu da çözmüştür. Geçmişten bugüne kadar laiklik karşıtı hareketlerle karşılaşıldığı bir gerçektir.

TSK DİN KARŞITI DEĞİLDİR
TSK hiçbir dönemde dine karşı olmamıştır. Bizim karşı olduğumuz husus çıkarlar için dinin ve din duygularının alet edilmesidir. Bazı cemaatler ekonomik güç olmaya gidiyor. Sorun dini duygularının kendi amaçları için alet olarak kullanılmasıdır. Kendilerini demokratik güç olarak takdim etmekte ve güç olarak göstermektedirler. Din eksenli cemaatler TSK'yı hedeflerine ulaşmakta en büyük engel olarak görüyor. TSK aleyhine faaliyet göstermektedirler. Dinin araç haline getirmek dine en büyük kötülük değil mi? Toplumun inanan inanmayan ayrımı yapanlara soruyorum. Dini inançlarını hangi hakla değerlendiriyorsunuz. Bu kişi dindar bu kişi dindar değil diye nasıl bir ayrım yapabiliyorsunuz. Bu kutuplaşmalarla nereye kadar gideceksiniz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

İyi Bir Haber Yazılımı Nasıl Olmalı
Ankara'da İmplant Tedavisi: Eksik Dişlere Kalıcı ve Doğal Çözüm
Denizli’nin En İyi Fizik Tedavi Doktorları ve Fizik Tedavi Hizmetleri
Yükseltilmiş Zeminler: Modern Yapılarda Fonksiyonellik ve Estetik Çözüm
Zor Zamanlarda Okunacak Dualar ve 1 Saatte Geri Getirme Duası