Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de kentsel yaşam koşulları belediyelerin var olmasını zorunlu kılmaktadır.
Suların akıtılması, sokakların aydınlatılması, kirlenen sokakların temizlenmesi, çöplerin toplanması gibi her gün yerine getirilmediği takdirde kent sakinlerini huzursuz ve mutsuz eden hizmetler yanında, park ve bahçeler inşası, asfaltlama, imar, doğal yapının korunması gibi hizmetler üstlenerek, belediye her türlü ortak soruna çözüm arayan kurumdur.
Belediyecilik artık klasik anlamını aşmış, halkın gözünde belediye başkanı kendisinden her türlü erdemin beklendiği kişi vasfını kazanmıştır. Belediye başkanı, halk adamı olacak, yönetim ve yatırım konusunda uzman, geniş ufuklu, proje üreten kişi niteliği taşıyacak, aynı zamanda da “baba adam” olmak zorundadır.
En olmadık yerde ve zamanda, kent sakinlerinden birisi, başkanın huzuruna çıkarak, “açım” diye feryat edebilmektedir. Bu anlamda başkan, halkın hizmetinde ve istihdam yaratıcı olmak durumundadır.
Bu yapı çerçevesinde yerel yönetimler, politik alanda da önemli görev üstlenen bir parti okulu hizmeti yerine getirmektedir.
Bununla birlikte, merkezi yönetimler bir kısım görev ve yetkileri yerel yönetimlere devretmekte hasis davranmışlar, belediye gelirlerinin belirlenmesinde, merkezi bütçeden aktarılacak fonlar konusunda bölgesel ihtiyaçların karşılanmasında görev ve sorumluluk oranında yetkilerle donatılmasında gerekli düzenlemeler yapılamamıştır.
Yerel yönetim avuç açmak zorunda ise, özgür olamayacaktır.
Halbuki beldede yaşayan insanların mutluluğundan, belediye sorumludur. Ancak, bu sorumluluk belediyenin yeterli yetkilerle donatılması ile yerine getirilebilecektir.
Büyükşehir sayısının artırılması, belde belediyelerinin kapatılması, ili sınırlarının aynı zamanda belediye sınırı olarak kabulü ve benzeri hükümleri içeren, halen T.B.Millet Meclisinde görüşülmekte olan yasa tasarısı, genel anlamda Merkezi Hükümetin elinde bulunan ve yerel özellik taşıyan hizmetlerin belediyelere devredilmesi düşüncesinden hareketle önerilen düzenlemeleri içermekte olmakla birlikte, pek çok uzman kişi tarafından yapılan değerlendirmelerde çok da sağlıklı olmadığı izlenimini vermektedir.
Bir yandan yerel seçimlerin erkene alınması konusunda yapılan Kanun değişikliğinde yaşananlar, diğer yanda Büyükşehir Yasa Tasarısının görüşülmesi sırasında, gerek sivil toplum kuruluşları ve gerekse siyasi parti sözcülerinin ileri sürdükleri hususlar tereddütler yaratmaktadır.
.
Bize göre, siyasetin ağırlığının daha az hissedileceği,adalet, genel güvenlik,milli eğitim, dış politika, ulusal savunma ve benzeri alanlar dışında kalan görevlerin kaynakları ile birlikte yerel yönetimlere devredilmesi, belediyelerin mali özekliğe kavuşturulması yerinde olacaktır.
Yasal düzenlemelerin netleşmesinden sonra daha ayrıntılı değerlendirmeler yapılabilecektir. Temennimiz , üniter devlet yapımıza ve milli bütünlüğümüze aykırı düşmeyecek, çağdaş anlayış içerisinde hükümlerin kanunlaşmasıdır