AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Almanya'daki Deniz Feneri davasının dosyasını istetmesi ve AKP hakkında inceleme başlatmasına ilişkin, partisinin bugüne kadar, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden hiçbir maddi yardım almadığını belirtti. Gedikli, “Bunun aksinin iddiası veya ileri sürülmesi, partimize dönük husumetlerin bir ürünü olup, tartışmasız bir iftiradır” dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Gedikli, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde bazı basın yayın organlarında, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Almanya'daki Deniz Feneri e.v. davasının dosyasını istettiği ve AKP hakkında inceleme başlattığı, Siyasi Partiler Yasası'na göre bir siyasi partinin yurt dışından para almasının kapatma nedeni olduğuna" ilişkin haberler yer aldığını ifade etti. Partisinin, hesaplarında şeffaflığı ve hesap verilebilirliği temel ilke edindiğini ve partinin bütün mali işlemlerinin banka aracılığı ile yürütüldüğünü belirten Gedikli, “Bu itibarla partimizin mali tabloları, Anayasa Mahkemesinin mali denetimlerde esas aldığı, önceki yıldan devreden hesapları, ilgili yıla ait gelir ve giderleri ile sene sonundaki bilanço hesaplarını gösterecek şekilde düzenlenmiştir” dedi.
Mali tabloların, partinin kurulduğu günden beri sürekli güncellenerek internet sitesinde yayınlandığını anlatan Gedikli şunları kaydetti:
“Ayrıca Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na göre partimizin hesapları Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmektedir. Yaptığı denetimler sonucunda Anayasa Mahkemesi, partimiz gelir ve giderlerinin ve bu konudaki her tür işlemlerinin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na uygun olduğuna karar vermiştir.
Bugüne kadar partimiz, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden hiçbir maddi yardım almamıştır. Bunun aksinin iddiası veya ileri sürülmesi, partimize dönük husumetlerin bir ürünü olup, tartışmasız bir iftiradır. Daha önce bu iftira partimiz sözcüleri tarafından defalarca yalanlandığı halde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetki ve görev alanında olan ve her parti için sürekli işlettiği rutin bir inceleme bahane edilerek kimi basın yayın Orhanları ile kimi siyasiler tarafından farklı bir biçimde yeniden gündeme getirilmiş olması manidardır."