CHP KURULTAYI GÖRKEMLİ BAŞLADI....

Sosyal Devleti kuracaklarını, halkı kucaklayacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, 9 milyon emekliye özel selendi. İktidara sordu:EMEKLİLERİN HALİNDEN HABERİNİZ VAR MI?

TBMM’de 2011 yılı bütçe görüşmelerinin başladığı hafta içerisinde iktidar sözcülerinin memleketi tozpembe gösteren sözlerine karşılık muhalefet milletvekilleri son derece yerinde, akılcı ifadelerle onların tam tersini ortaya koyuyorlar. Ne yazık ki, muhalefetin ikazları, doğru tespitleri her zaman olduğu gibi yine boşa gidecek!.. Başbakanın olmadığı toplantılarda her zamanki gibi salondaki koltukları yine boş kaldı. Bütçe oylamasına sıra gelince yine salon dolar ve liderin isteği doğrultusunda oylar kullanılır… Her zaman böyle olmuyor mu?

Bu yıl seçim yılı; milletvekilleri için, her şeyden önce kimin listeye gireceği, kimin liste dışı kalacağı bütçeden de önemli!..

Bazı ekonomistler 2009 yılı Ekim ayına göre %1.208 artışla 3,6 milyar liraya ulaşan cari açık olduğunu iddia ediyorlar. İthalat ile ihracat arasında açığın büyüdüğü ve dış ticaret açığı olduğu, yurt dışından gelen sıcak paranın azaldığını ileri sürüyorlar. T.C Merkez Bankası yetkilileri de cari açığa karşı önlemler alınmasındaki önemini vurguluyor ve önemlisi de ekonomik tehditlerden söz ediyor.

Kimse aksini söylemesin; Türkiye’de yaşayanlar batı ülkelerindeki insanlardan çok daha pahalı yaşam sürüyorlar. Diğer ülkelerle yapılan karşılaştırmalı istatistikler de bunu doğruluyor. Türkiye, Avrupa’nın 28 ülkesi arasında kişi başına düşen milli gelirin en az olduğu ülkelerden birisidir. Tüketim maddelerindeki fiyat artışları ve vergilerden ötürü dar gelirliler zor günler yaşıyor. Sürekli artan vergilerle gelirlerin % 68’i dolaylı olarak toplandığını ileri süren ekonomistler var… Bu doğruysa, buna adaletli bir politika denilebilir mi?

Türkiye’de istikrarsız fiyat artış veya ayarlamalarından en çok zarar gören de memur, işçi ve emeklilerin oluşturduğu dar gelirlilerdir. İşsizlerin durumu ise Tanrıya havale edilmiş durumda!..

2011 bütçesi görüşülürken; Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yabancı gazetecilere verdiği demeci okuyanlar şaşıp kaldılar. Bakanın yabancı gazetecilere verdiği demeç seçim yılı öncesinde emeklilere tam bir soğuk duş etkisi yaptı: “Bazı emekliler son maaşlarının yüzde 106’sı kadar emekli maaşı alıyor. Bu çılgınlıktır. Çalışanlar 50 yaşında emekli olabiliyor. Bu ülkenin yaptığı en büyük hatalardan birisidir.”

Maliye Bakanı, bu sözü ne bütçe görüşmeleri sırasında mecliste ve ne de Türk basınına söylemişti. Bakanın sözleri İspanyol gazetelerinden El Pais’de yayınlandı… Bereket teknoloji çağında yaşıyoruz da söylenenler internet aracılığı ile yabancı basından öğrenildi!..

Bakana sormazlar mı; Türkiye’de yaşayan emeklilerin halinden haberin var mı diye!..

Çalışırken aldığı son maaşın %106’sını kimler alıyor? Alanlar varsa bunlar istisna olabilir. Bakan onların kimler olduğunu açıklamıyor; böyle olunca sözlerinden bütün emeklileri kapsayacak şekilde algılanıyor.

Gerçekte Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar ve Bağ Kur’dan emekli maaşı alanların, aile bireylerinde başka çalışanlar veya ek gelirleri olmayanların halleri harap… Çoğu emekli maaşını alacağı günü bekliyor; aldığında ise elinde avucunda hiçbir şey kalmıyor. Ayın sonunu getiremiyorlar, çoğu açlıkla, fiyat artışlarıyla mücadele ediyorlar. Ancak bir eli yağda bir eli balda, tuzları kuru olanların, Türkiye dışında yaşayanların bunun farkına varmaları biraz değil çok zor…

Türkiye’deki emeklinin yaşadığı dramı, çektiği çileyi en çok bilmesi gereken Maliye Bakanının söylediklerinde,n emeklenin durumunu bilmediği ortaya çıkmıyor mu?

Emeklinin halinden anlamaması son derece doğal. Kendisi Batman’ın Gercüs ilçesinin Arıca (Kefre) köyünde dünyaya gelmiş. Şanslı bir yaşam sürmüş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iktisat bölümünde eğitim görmüş. İngiltere’de Exete Üniversitesi, pinos ve ekonomi lisansı almış. Kısa bir süre Etibank’ta çalıştıktan sonra ABD Büyükelçiliğinde ekonomist olarak çalışmış, ardından Deutsch-Bender Menkul Değerlerinde, dünyanın önde gelen yatırım bankası Merrill Lynch’e geçmiş ve İngiltere’de yaşamını sürdürmüş… Böyle olunca emeklinin bugün düştüğü durumu tam olarak anlayabilmesi biraz zor…

Bakan, dünyanın hiçbir yerinde olmayan, bizim milletvekillerinin yararlandığı, halkın kıyak veya ballı emeklilik dedikleri özel hakkın yeniden gözden geçirileceğini söyleseydi çok daha takdir toplardı. Kıyak emeklilikle bir dönem milletvekili seçilenlerin yaşamları, aileleri ile birlikte garanti altına alınmaktadır. Onlar devletin her türlü imkânlarından yaşamları boyunca yararlanıyorlar… Asıl üzerinde durulacak sorun da bu olmalıydı. Bir yanda 25 yıldan fazlasını ve 5000 iş gününü aşmış, kendilerini devlete ve özel sektöre adamış, bu arada sigorta primlerini, emekli keseneklerini ödemiş insanlar, öte yanda daha çok liderlerin tercihi ile milletvekili seçilenler…

Yurt dışını komşu kapısı yapanlar, ödenen harcırahlar işin cabası değil mi?

Yurt dışına özel uçaklarla götürülen yüzlerce basın mensubu ve iş adamları mali yönden Türkiye üzerine yük değil mi?

Yurt dışına götürülen yüzlerce iş adamından Türkiye’nin kazancı ne olmuştur?

Son model araba saltanatı da işin tuzu biberi değil mi?

Ne demişler; bal tutan parmağını yalar…

Her yılın iki ayına taksim edilmiş % 4’lük artışlar emeklilere nasıl yansıyor?

Yaşam düzeylerini yükseltiyor mu? Yoksa verilen sus payı, yönetenlere biat et kabilinden sadaka mı? Fitre mi, Zekât mı?

Şöyle bir fikir jimnastiği yapmış olsak; Acaba devleti yönetenler bir süre emeklinin aldığı maaşı alsalar, devletin kendilerine sağladığı imkânlarından yararlanmasalar, acaba nasıl feryat ederler?

Yabancı ülkelerin emeklileri her yıl tatillerini yurt içinde veya dışında yapar, çeşitli ülkelere giderken bizim emeklilerin acaba tatil denen nesneden haberleri var mı?

Bizim emekliler de aldıkları emekli maaşı karşısında bal gibi yaşayabilirler. Ama nasıl?

Doğal gaz, elektrik, toplu taşıma araçları kullanmazlarsa…

Ulaşacakları yerlere yürüyerek giderlerse…

Semt pazarlarının kapanış saatlerinde giderek arta kalan gıda maddeleri ve et yerine kasaplardan arta kalan kemiklerle vaziyeti idare ederlerse…

Fırınlardan, marketlerden ekmek almak yerine Halk Ekmekten ekmek alarak somun başına 25 kuruş kazanamazlar mı?

Televizyonu kahvehanelerde izleyip, sinema ve tiyatroya gitmezlerse…

Seçim mitinglerinde sosyal yaşamlarını sürdürüp belki de harçlık bile alırlarsa…

Yüksek fiyatlı spor müsabakaları yerine en iyi spor olan bol bol yürürlerse…

Evde oturup bol bol çocuk yaparlarsa; işte size en güzel meşgale… Çocukların rızkı mı onu hiç düşünmeyin; Tanrı nasıl olsa çocukların rızkını verir!... Ondan hiç kuşkunuz olmasın…

Doğal gaz yerine devletin verdiği kömürü yakarlarsa… Kömürler isliymiş, bacaları, boruları doldururmuş… Olsun o kadar kusur kadı kızında da olur…

Ara sıra dağıtılan hediye paket ve çekleri alırlarsa, bal gibi yaşar, şikayet de etmezler!... Ederseler nankörlük olmaz mı?

Sanırım bu yıl da emekli aylıklarındaki artış yine 60 TL altına düşmez; daha ne bekliyorsunuz? Bozdur bozdur harca…

Günümüzden 2500 yıl önce yaşamış antik çağın büyük düşünürü Platon (Eflatun) bir ülkeyi kimlerin yöneteceğini düşünmüş ve şöyle demiş; Bir toplumu yönetecek olanlar bu işe çok istekli olmamalı, gönülsüz kişilerden seçilmeli. K

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Yükseltilmiş Zeminler: Modern Yapılarda Fonksiyonellik ve Estetik Çözüm
Zor Zamanlarda Okunacak Dualar ve 1 Saatte Geri Getirme Duası
Ankara Psikolojik Danışmanlık Merkezi Hangi Alanlarda Hizmet Veriyor
Afyon Tel Örgü, Afyon Panel Çit ve Afyon Beton Direk: Altyapı Güvenliğinde Yenilikçi Yaklaşımlar
Kayseri’de Yangın Güvenliği ve Yangın Söndürme Sistemleri