Etibank'ın zarara uğratılmasına ilişkin açılan dava dosyasından haklarındaki dava dosyası ayrılan Dinç Bilgin ile oğlu Şevket Önay Bilgin'in yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Dinç Bilgin ile Şevket Önay Bilgin katıldı. Duruşmada, Dinç Bilgin, hazırladığı yazılı savunmasını mahkemeye verdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Zihni Şahin, Bilgin'in verdiği savunma dilekçesini ve dosyada bulunan diğer savunmalarını özetleyerek tutanağa yazdırdı. Dinç Bilgin yazılı savunmasında, iddianamelerde konu olan suçların hiçbirini işlemediğini savunarak, ''Deliller eksiksiz toplanıp değerlendirildiğinde, benim ve diğer banka mensuplarının isnat edilen bu suçlardan hiçbirini işlemediğimiz açıkça ortaya çıkacaktır'' dedi.
Etibank'ın kanuni takipte olduğu gizlenerek satıldığını ve satın aldıklarında zaten batık durumda olan bankayı kendisinin batırmadığını ileri süren Bilgin, ''Batık banka için devlete servetinden 170 milyon Dolar ödediğini ve ayrıca 100 milyon Dolar daha yatırım yapıp çalışır hale getirdiğini'' iddia etti.
Etibank'ın batmasının nedenlerinden birini, satılırken zararda olduğunun gizlenmesi olarak açıklayan Bilgin, diğer sebebin ise 1999-2000 yılları arasındaki mali krizden bankanın diğer tüm bankalar gibi etkilenmesi olduğunu iddia etti.
'EL KONULDUĞUNDA YURT DIŞINDAYDIM''
Dinç Bilgin, bankaya el konulduğunda yurt dışında olduğunu ve hemen Türkiye'ye dönerek görüşmeler yaptığını, zararı son kuruşuna kadar ödeyeceğini bildirdiğini anlatarak, Etibank'ta teminatsız kredi olmadığını ileri sürdü.
Bilgin, mevcut mal varlığının alınan kredilerin teminatı olduğunu belirterek, bankaya el konulmasından 7 yıl sonra dahi bu mal varlığının faizlendirilen borçlarını karşıladığını bildirdi.
Kendisinin ve bankanın bazı yöneticilerinin en ağır ve haksız muamelelere maruz kaldıklarını, haklarında yargı makamlarını aleyhlerine etkilemek amacıyla uzun süreli yayınlar yapıldığını öne süren Bilgin, ''Zaten ben banka sahibi olduğumdan çok medya sahibi olduğum için iftiralara uğradım, suçlandım'' dedi.
AVUKATLARIN SAVUNMASI
Bilgin'in avukatı Asım İplikçioğlu da aynı davanın İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde kalan kısmında yargılanan diğer bazı sanıklara ilişkin verilen kararın Yargıtayca bozulduğunu anımsattı. Yargıtayın, bu sanıkların yargılamasının görülmekte olan dava dosyası ile birleştirilerek yapılması gerektiğine işaret ettiğini belirten İplikçioğlu, bu kararın mahkemeye ulaşmasının ardından dava dosyasının ihtisas mahkemesi olan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesinin söz konusu olacağını söyledi.
Bilgin'in diğer avukatı Bahri Öztürk ise davanın 7 yıldır sürdüğünü, TMSF'nin, müvekkilinin mal varlığını yeniden satışa çıkarma yönünde girişimleri olduğunu, bu satıştan kamunun faydasının olacağını ve bu konuda yurt dışından müvekkiline teklifler geldiğini anlatarak, gerekli görüşmelerin yapılabilmesi için Dinç Bilgin ile Şevket Önay Bilgin hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.
Şevket Önay Bilgin de, mahkemeye bir dilekçe sunarak, yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi. Yurt dışına çıkış yasaklarının kaldırılması yönündeki talepleri reddeden mahkeme heyeti, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinden konu edilen Yargıtay kararının istenmesini kararlaştırarak, duruşmayı erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 22 Temmuz 2005 tarihli duruşmasında, bankanın zarara uğratılmasına ilişkin bankanın eski sahibi Dinç Bilgin ''zimmet'' suçundan 14 yıl hapis ve 499 milyon 977 bin YTL, Şevket Önay Bilgin 9 yıl 4 ay hapis, Şükrü Karahasanoğlu ile Zeki Ünal 9 yıl 26'şar gün hapis, Mustafa Dinçer ile İsmail Hakkı Karakaya 7 yıl 9 ay 10'ar gün hapis cezasına çarptırılmıştı.
''Nitelikli dolandırıcılık'' suçundan Cavit Çağlar'ın 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldığı kararda, Mustafa Çağlar 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırılmış, Hakkı Cengiz Kırgül hakkında da ''özel belgede sahtecilik'' suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verilmişti. Mustafa Çağlar ile Kırgül'ün cezasının ertelenmesi kararlaştırılmıştı. Mahkeme heyeti, Dinç Bilgin, Cavit Çağlar, Mehmet Nail Keçili, Şevket Bilgin, Mustafa Çağlar, Türker İnanoğlu ve Nevzat Ak'ın da aralarında bulunduğu 23 sanığın, ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak, bu teşekküle üye olmak ve teşekkül üyelerine yardım etmek'' suçlarına ilişkin beraatına karar vermişti.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını usul eksikliğinden bozmuş, ayrıca karardan sonra yürürlüğe giren Bankacılık Yasası'nın da lehe olup olmadığının incelenmesini istemişti. Bozma kararı üzerine davanın yeniden görülmesine başlanmış, Bilgin ailesi avukatları aracılığıyla reddi hakim talebinde bulunmuş, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi bu talebi reddetmişti. Bilgin ailesinin avukatı Asım İplikçioğlu'nun reddi hakim talebinin reddine itirazını görüşen üst mahkeme, reddi hakim talebini kabul ederek, Dinç Bilgin ve Önay Şevket Bilgin yönünden yargılamanın İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılmasına karar vermişti. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi de Dinç Bilgin ve Önay Şevket Bilgin hakkındaki bu kararı kabul ederek dosyayı ayırmıştı