Erçel, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) Kasım ayı olağan toplantısına katılarak, "Türkiye Ekonomisine Genel Bakış ve 2008 Yılı Beklentileri" başlıklı bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Türk parasının değer kazanmasının başlıca nedenini, tam dalgalı kur sistemine geçilmiş olmasına bağlayan Erçel, ekonomiyle ilgili iyi haberlerin dışarıda yankı uyardırdığını ve bunun da yabancı fonların Türkiye’ye akmasına ve Türk Lirası’nın değerlenmesine neden olduğunu bildirdi.
Erçel, şunları kaydetti: "Türkiye’nin cari işlemler açığı, 2006’nın Eylül’ünden 2007’nin Eylül’üne kadarlık 12 aylık sürede 34.4 milyar dolarmış. Dışardan gelen para 43.9 milyar dolar. 10 milyar dolar fazla para gelmiş. Bu fazla para, kurun değerlenmesine neden oluyor. Dünya üzerindeki 3 trilyon dolarlık ulusal refah fonları var. Adamların aklına gelse, (Türkiye iyi bir ülke, aynı zamanda da Müslüman bir ülke, biz bu ülkeyi çok sevdik, 50 milyar dolar yatıralım) deseler, perişan olacağız. Kurun nereye gideceğini tutamayacağız. Eğer siz bir işletmeyseniz, eğer sizin döviz kazancınız yoksa, döviz borçlanmanız büyük bir risktir. Eğer siz Türkiye’de yaşıyorsanız ve tamamen iç pazarla ilgiliyseniz, o zaman Türk Lirası alacaksınız. Türk Lirası üzerinden işlem yapacaksınız. Hem doların, hem de avronun nereye gideceği belli değil. Bilemiyorsunuz ki nerede ne olacağını. Acaba Irak’ı vuracak mıyız? Irak’ı vurduğumuz da başımıza ne gelecek? Alınan haberler, Bush güya (Girin, biz görmezden geliriz) demiş. Ya orada başımıza bir bela gelirse, doları tutmamız zor. O kadar karışık bir bölgedesiniz ki, nereden ne çıkacağını bilemiyorsunuz."
"ÖZEL SEKTÖRÜN ARTAN BORCU BÜYÜK SORUN OLABİLİR"
Türkiye’de özel sektörün borcunun hızla arttığını da belirten Erçel, bunun gelecekte bir sorun olarak Türkiye’nin karşısına çıkabileceğinin altını çizdi. Türkiye’nin kırılgan noktalarının bulunduğuna dikkat çeken Erçel, şöyle devam etti: "En hızlı, en yüksek artan borç, özel sektörün borcudur. İlk 9 ayda kamu sektörü 2.3 milyar dolar borç azaltmış. Buna karşılık özel sektör 23 milyar dolarlık borç almış. Günün birinde özel sektör için de bir sorun olacak. Türkiye kırılganlıkları olan bir ülke. Bir yeri düzeltirken, bir yeri bozuyorsunuz. Eskiden enflasyon yüksekti, kamu maliyesi bozuktu, yapısal reformlar yoktu. Bunlar düzeldi, bu sefer de cari işlemler açığı sorun olmaya başladı. Türk Lirası değer kazanmaya başladı, borcumuz artmaya başladı. Bisikletin pedalını çevirirseniz, gidersiniz. Pedalı çevirmeyi bırakırsanız, bisikletten düşmek kötü olur. Çok temkinli davranmak lazım. Bizim dış ticaret açığımız, kalitesiz bir açık. Çünkü açığa baktığımızda, bunun büyük bölümü enerjiden geliyor. Enerjiden gelen bir açığı kaliteli olarak nitelendiremezsiniz. Keşke kaliteli olsa. Keşke katma değer yaratabilsek. Dış ticaret açığını görünmeyen işlemlerle kapatırsınız. Kapatamadığınız cari işlemler açığını uzun yıllar sürdüremez bir hale gelirseniz, oran yüzde 5’i aştığı zaman, (Batar bu ülke) sinyali vermeye başlar. Şu an sarı ışık yakıyor."
TÜRKİYE'NİN BİR STRATEJİSİ YOK
Konuşmasında, her ülkenin bir büyüme stratejisinin bulunduğunu da anlatan Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel, Türkiye’nin bir büyüme politikasının bulunmadığını ileri sürdü. Erçel, "Hükümetin inandığı veya uygulamak istediği bir büyüme strateji yok. Her ülkenin ihracata, turizme veya sanayiye dayalı büyüme stratejileri vardır. Bizim stratejimiz yok. Biz olayı akışına bıraktık. Biz büyüdük, dışardan fonlar geliyor, ithalat yapıyoruz, cari işlem açığımız artıyor ama ihracat yapıyoruz. İhracatın katkısını gördük. Sonra baktık ki, ithalata dayalı büyüme stratejisi uygulamışız" diye konuştu.
Erçel, 2008 yılı ekonomisi ile ilgili öngörüsünün de 2007 yılı ekonomik gelişmeleriyle örtüştüğünü, büyümenin biraz düşeceğini söyledi. İç pazara yönelik satışların da azalacağını belirten Erçel, yabancı fonların girişiyle ekonominin tekrar hareketleneceğini kaydetti.