Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beyrut'tan dönerken uçağına aldığı 10 gazeteci ile sohbetinde soruları yanıtladığı öğrenildi.
Başörtülü vekil olabilir
Başbakan, “Başörtülü vekil olacak mı?” sorusuna, “Siyasette her şey olabilir” yanıtını verdi. Açığa alınan 3 paşa için gerekirse yasa çıkartılacağını açıkladı. Erdoğan’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Acı çektirenle devam etmeyiz
- Haziran’da seçim için start verdiniz. Yeni isimler olacak mı?
Bizi dışarıdan bazıları eleştiriyor, onu açıklamamda fayda var, parti içi demokrasi çalışmıyor filan diyorlar. Bizde vekil olmak Tayyip Erdoğan’ın tasarrufunda değildir. 7-8 kişilik ekip var sonunda ona riyaset (başkanlık) eder. Süreç, en alt kademede ilçe teşkilatlarında başlar. Aday adayları için de birinci eleme yapılır. Sonra oralara görevlendirdiğimiz bizim her ile yönelik kişiler vardır. Onlar adaylar üzerinde ayrıca çalışır. Puanlama yapar, bize bildirirler. Sonra o 8 kişilik ekip onlar üzerinde tek tek çalışma yapar. Sonra da o ilimizde kimlerin aday olacağına karar veririz. Tek başıma benim kararım değil. Tabii ki genel başkan olarak bizim de ihtiyaca göre “Şu alanda şu arkadaşı tavsiye ediyorum” demişimdir, o kadar hakkımız da olur.
- Mevcut vekillerden gelecek listeye girecekler ve çıkacaklar belli mi?
İsimler noktasında çalışmamız yok. Mevcut kadroda elenenler tabii ki olacaktır. Şu 4 yıllık performans bunun çok açık, net şeyidir. Bunların içinde devamsızlık yapanlar tabii ki elenecektir. 336 kişi olacaksın, yeri gelecek toplantı yeter sayısı olmayacak, bize bu acıyı çektirenlerle yola devam edemeyiz. Hedeflerimiz içinde 25-30 yaş arası birkaç genci parlamentoya sokacağız. Bayanlarda daha çok arkadaşı parlamentoya taşıyacağız.
- Peki başörtülü vekil görebilir miyiz?
(Kadın iki gazeteciye dönerek) Bu yolu siz açacaksınız.
- Yani olabilir mi?
Siyasette her şey olabilir.
- Seçime 6 ay kaldı ama!
Siyasette 24 saat bile uzun süredir.
- 3 generalin görevden alınması Türkiye tarihinde ilk kez yaşandı, ama aslında YAŞ’ta yapılmalıydı gibi eleştiriler var. Süreci değerlendirir misiniz?
Yüksek Askeri Şûra’da biz gerekeni yaptık. Askeri Şûra’da yaptığımız terfi istendiği halde terfi ettirmemekti. Yani benim ve Milli Savunma Bakanı ile İçişleri bakanımın ortak kanaati, danışmanlarımın ortak kanaati aslında 30 Ağustos’ta bu 3 arkadaşın (generallerin) emekli olması istikametindeydi. Çünkü terfi alamadılar ve dolayısıyla biliyorsunuz korgenerallerde bekleme süreleri 4 yıldır. Eğer 4 yılda terfi etmezlerse 4 seneyi doldurunca emekli olurlar. Bugüne kadar böyle uygulandı. Bugün ilk kez böyle bir karar çıktı. Bize düşen görev de -ki arkadaşlarımız onu uyguladılar- açığa aldılar. Eğer açığa aldıktan sonra farklı adım atılırsa bizim atacağımız adım var.
- Nedir bu adımlar?
O da şudur: Bir kere şunu bilmek lazım; sivil irade karar vermiştir. Sivil iradenin verdiği bu karar farklı yollarda aşılmaya çalışılırsa sivil iradenin de bu noktada atabileceği yasalar çerçevesinde veya yasama organı ile birçok adımlar vardır, bu adımı atar. Şu anda tabii ben nihai şeyi bilmiyorum, duydum. Tekrar Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne gideceklermiş bir üst mahkeme filan diye. Gideceklerse gerekçeleri nedir değerlendirmeleri yapacağız.
- Yasama organı ne yapacak, yasa mı çıkartacak?
Gerekirse çıkartırız. Sivil irade olarak değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra bu arkadaşlardan ne denli istifade ederiz, içinde bulundukları yargı süreci vs. bütün bunların değerlendirmesini yaptıktan sonra zaten biz terfilerine uygun değildir diye baktık. Terfiye uygun değildir diye bakarken zorla terfi ettirilmesine yönelik yaklaşımı anlamakta zorlanıyoruz.
- Bu ısrarı nasıl açıkladılar?
Bir açıklaması yok zaten. Tabii ki kendilerine göre iyi olduklarını filan söylüyorlar, biz de tabii ki geçtiğimiz süreci, yaşadığımız süreci değerlendiriyoruz, onlara bakıyoruz.
- Askeri yargı, sivil yargı tartışması var. İki başlı yargı konusunda bir adım atmayı düşünüyor musunuz?
Yeni anayasada değerlendireceğiz. Yeni anayasa hepsini içerecek inşallah.
- Yani seçimden sonra?
Bazıları yeni anayasa için iktidar ipe un seriyor filan diyor. Bizim böyle bir sözümüz oldu mu? Ben 12 Eylül’ün akşamı da söyledim. Dedim ki, hemen buyurun çalışmaları başlatalım. Bu çalışmalar da haziranda yapılacak seçime kadar bitsin. Uzlaşma komisyonu kurabiliyorsak kuralım. Kuramıyorsak herkes kendi çalışmasını yapsın. Haziran sonu Meclis’teki tabloyla birlikte yeni anayasayı çıkaralım. Aksi sözümü bulsunlar, bulunduğum yeri bırakırım. Bir kere halkımıza sözümüz var. Uyum yasalarını çıkaracağız.
- Lübnan’da halktan büyük ilgi gördünüz, Hariri de buna değindi.
Doğrusu o kendi takdiridir. Ama ondan çok beni hastane etkiledi. Arkadaşlarımızın bu kadar kısa zamanda böyle bir projeyi gerçekleştireceklerini beklemiyordum. 100 yataklı bir hastaneyi burada yaklaşık 2 yıl içinde bitirmiş olması Türkiye’nin şanına yakışır bir netice oldu. İçeriyi gezdiğimizde de başarıyı gördük, bizleri mutlu etti. Burada ülkemize, milletimize karşı olan sıcak ilgi gayet güzel. Türkiye’nin bölgedeki bu durumu bizim de hassasiyetlerimizi daha çok artırıyor.
- 2006’da da gelmiştiniz. O gün ile bugün arasında fark var mı?
Var tabii. Ahmet Davutoğlu da, ben de o günden bu yana gelip gittik. Bu bölge epeyce toparlandı. Her yer harabeydi burada. Hatta havalimanında çukurlar vardı. İlgi açısından da çok farklı. Davos bayağı etkilemiş. Arkasından Gazze olaylarındaki tutumumuz...
- Davos’tan sonra ilk gelişiniz mi?
Davos’tan sonra ilk kez geliyorum. Bunlar anlıyor da bizim ülkedekiler anlamıyor. Füze kalkanı meselesinde bizim ortaya koyduğumuz tavrı, duruşu bölge anlıyor. İran gerek Ahmet Bey’le yaptığı görüşmede, gerek beni aradılar. Hatta büyükelçilerini özellikle yolladılar, geldiler, teşekkür ettiler. Oradaki duruştan, orada hazırlanan metinlerden filan bütün bunlar açık net ortada olmasına rağmen bakıyorsunuz Türkiye’deki emekli büyükelçiler filan bir yerlere çekiyorlar. Türkiye bekleneni alamadı filan. Onlar Türkiye’nin beklediği ne onu bilmezler. Füze Türkiye’ye yerleşecek filan. Nereden biliyorsunuz? Metinlerde var mı? Yok. Olmayan şeyi göstermeye çalışıyorlar. İran olsun, Ortadoğu ülkeleri olsun farkındalar ve takdir ediyorlar.
- Muhalefet liderleriyle de görüştünüz!
İlk defa 8 liderle ayrı ayrı görüştük. Daha önceki gelişte ikili, üçlü görüştük. Hizbullah’la olan görüşmemize biraz daha zaman ayırmamız gerekiyordu. İşin önem arz eden bölümü orası. Zira Refik Hariri’yle ilgili gelişmeler burada belirleyici olacak.
- Görüşmelerin sonucu konusunda öngörünüz?
Hizbullah diyor ki, biz Lübnan’ın direnişçi ruhuyuz. Refik Hariri için de kullandıkları ifade ‘şehit Hariri’. Bizim böyle bir şeyi (suikast) düşünmemiz mümkün değil, diyorlar. Gerilimi azaltma noktasında da Suriye-Suud görüşmesini destekliyorlar. Görüştüklerimizin de böyle bir desteği var. Temenni ederiz ki Lübnan’da hükümet sağlıklı bir denkleme kavuşur.
- Erdoğan olmasa Hariri olamazdı yorumları da var. Sizden büyük güç aldığını düşünüyor Lübnan halkı. Ne düşünüyorsunuz?
Tabii Saad bize abi şeyiyle bakıyor. Kendisi de ifade ediyor. Fakat Saad’ın en önemli avantajı babası. Refik Hariri önemli bir liderdi. Başarılı bir işadamıydı. Siyasette de başarısı vardı. Döneminde de Lübnan çok ciddi bir sıçrama yaşadı. Özellikle ekonomide ve özgürlükler açısından. Mesela, ‘Ben babamın yakaladığı siyasi güçte değilim’ diyor.
Sözlerine sadık kalmazlarsa bir daha neden görüşeyim
- Kürt sorunu nereye gidiyor? Önümüzdeki 4-5 yılda ne olacak?
Şu ana kadar sorunu çözmek için attığımız adımları görmüyor musunuz? Bugüne kadar kimse bu adımları görmüyor. Biz dayattık onlar verdi, diyorlar.
- Bundan sonra nasıl bir yol yöntem?
Görüşme noktasında zaten bir sıkıntı yok. Zaten arkadaşlar da görüşüyor. Görüştüğümüz kişiler sözlerine sadık kalmayınca bir daha neden görüşeyim diyorum arkadaşlara, ‘Siz görüşün’. Ben görüşünce mesafe almalıyım. Alamıyorsam kayıp zamandır. Diyorlar ki niçin devlet görüşüyor? Devlet her yerle görüşür, sadece İmralı değil normal cezaevleriyle de görüşür. Sorunu çözeceksek bu işin tarihine baktığımızda hep görüşmüşler.
- Çözümde ne gibi enstrümanlarınız olacak?
Tüm bu yaptıklarımız çözüm değil mi? TRT-6 çözüm değil mi, billboardlarda Kürtçe afişler, ilanlar çözüm değil mi, kursların açılması değil mi?
- PKK’yi dağdan indirmek için?
Bizim mesajımız çok açık, net. Silahı bırak, dağdan in. 221’inci madde aslında bu işin önünü çok açıyor. Kalkıp da birilerinin PKK ağzıyla ordumun silah bırakmasını istemesi haksızlık değil mi?
2B
Bunları tabii çok tartıştık fakat 1, 2, 3, 4 milyar değil 10 milyarın üzerinde alacak var. Siz bu parayı tahsil edemiyorsunuz. Hiç olmazsa gecikme zammı faiz değil ama ağırlıklı ana para olmak üzere tahsilatı yapalım, bütçe açığı ve büyümede yeni bir sıçramayı yapalım istiyoruz, adımı atma nedenimiz bu. Mesela 2B. O da böyle bir sorun. 2B ile ilgili de adımımızı yoğun bir şekilde atacağız, yetiştirmeye çalışıyoruz. Yıllar yılı devletin arazisini işgal etmiş. Bazıları bir kuruş ödemiyor. Para kazandıkça orayı da sahipleniyor. Biz diyoruz ki, satalım onlara, parasını alalım. Bundan da ciddi rakamlar bekliyoruz. İşi yapılandırmanın amacı o.
27 Kasım 2010