Konya polisince Ergenekon kapsamında gözaltına alınmaları büyük yankı uyandıran, ancak serbest bırakılan 27 kişi hakkında 'Ergenekon ile bağlantıları yok' değerlendirmesi üzerine takipsizlik kararı verildi.
Haklarında takipsizlik kararı verilenlerden bazıları, hukuksal olarak haklarını arayacaklarını belirterek, "Mağduriyetimiz nasıl giderilecek?" diye sordu.
Konya Terörle Mücadele Şubesi Müdürlüğü'nce, geçen yıl temmuz ayında 'Hükümeti yıkmak, kaos ortamı oluşturmak, yasadışı örgüte üye olmak ve isyana teşvik' suçlamasıyla gözaltına alınan aralarında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nden emekli öğretim üyesi ve daha önce İşçi Partisi'nden (İP) milletvekili adayı da olan Prof. Dr. Ahmet Uçkun Geray, Milli Çözüm Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül'ün de bulunduğu 27 kişi Özel Yetkili Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Düzgün tarafından 26 Temmuz 2008'de serbest bırakıldı.
KARARI ÖĞRENDİĞİ GÜN ÖLMÜŞTÜ
Savcı Düzgün, yürüttüğü soruşturmanın, Ergenekon soruşturma dosyasıyla birleştirilip birleştirilmeyeceğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan sordu.
Cevabi yazıda, Ergenekon soruşturması çerçevesindeki şüphelilerle bağlantılı olduklarına dair bir delil bulunmadığı belirtildi. Bu bilgi üzerine 19 Ocak'ta, 27 kişi hakkında takipsizlik kararı verilerek, karar ilgililere tebliğ edilmeye başlandı.
Şüphelilerden Prof. Dr. Ahmet Uçkun Geray, 'Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı silahlı isyana tahrik etmekle' suçlanırken, kararı öğrendiği gün solunum yetmezliğinden hayatını kaybetti.
'DEĞERLENDİRME AŞAMASINDAYIZ'
Konya polisince yakalanıp 4 gün gözaltında tutulduktan sonra sevk edildikleri Özel Yetkili Adana Cumhuriyet Savcılığı'nca serbest bırakılan ve ardından haklarında takipsizlik kararı verilen 27 kişiden Milli Çözüm Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ile Ulusal TV Silifke Temsilcisi Gemi Mühendisi Yusuf Buldu, hukuksal haklarını arayacaklarını, ancak şu anda zamana ihtiyaçları olduklarını söyledi.
Akgül, "İnsanların, çeteleşmelerle, cinayetlerle irtibatlandırılarak içeri alınması veya serbest bırakılması o insanların hayatında kalıcı etkiler bırakıyor. Toplum açısından suçlu sayılıyorlar. Biz 4 gün tutulup, bırakıldık. Ama buna rağmen tanıdıklarım, dostlarım beni cezaevinde biliyor. Karşılaştığımızda 'yahu Ergenekon gibi işlere bulaşmışsın ayıpladık seni' diyorlar. Ergenekon kapsamındaki tutuklamalar maalesef insanları direk suçlama kampanyasına dönüşmüş durumda. Hesabının sorulmasını düşünüyoruz. Şimdi değerlendirme aşamasındayız. Düşünüyoruz. Hazırlıklarımız sürüyor. Bizden sonra bu gibi hukuksuzluklara 'dur' denilmesini istiyoruz" dedi.
Gözaltına alınmasıyla ilgili şu anda dava açmayı düşünmediğini, zamana ihtiyacı olduğunu belirten Buldu ise, "Hayatında kelepçe görmemiş insanlar bir takım şeylere maruz kaldı. Atatürkçü olan, bağımsızlığı kim savunuyorsa başına çorap örülüyor. Hukuk herkese lazım, bir gün bunlara da lazım olacak. Hukuka güveniyoruz. Hukuksal hakkımı arayacağım. Gözlem ve izleme safhasındayım. Zamana ihtiyacım var" diye konuştu.
TAKİPSİZLİK GEREKÇELERİ: 'BU KADAR SİLAH ÖRGÜT İÇİN YETERLİ DEĞİL'
Savcı Düzgün'ün, operasyonla ilgili safhaları anlattığı takipsizlik kararında; Konya polisinin bazı şüphelilerin telefonlarının teknik takibe alınması sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan Ergenekon soruşturmasıyla bağlantılı olabileceği bilgilerine ulaşılması üzerine soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Yapılan operasyonda, İslamcı dergi yazarı Ahmet Akgül, Osman Nuri Çelik ve İsmet Sezgin'in bilgisayarlarında müstehcen görüntüler, bazı şüphelilerde ise 28 Şubat 1997 tarih ve 406 sayılı Milli Güvenlik Kurulu Kararı fotokopisi bulunduğu kaydedildi. Ayrıca, şüphelilerden Mehmet Deniz'den 1 tabanca, 1 şarjör, 37 mermi, Selman Yücel'de 164 mermi, 1 boş kovan, suç unsuru tespit edilmeyen kitap, dergi, CD, DVD ele geçirildi.
Savcı Düzgün, takipsizlik gerekçelerini de detaylı şekilde kararında açıkladı. Ele geçirilen tabanca ve mermilerin kişisel olduğunu bu miktarda silah ve merminin terör örgütünün varlığı için yeterli olmadığını belirten Savcı Düzgün, Milli Çözüm Dergisi'nin de Ergenekon terör örgütünün yarattığı basın kuruluşlarından biri olduğunun kabulünün mümkün olmadığını da kaydederek, şüphelilerin 'Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak' suçundan takibatına gerek olmadığını ifade etti.
'HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRACAK GÜÇTE DEĞİLLER'
Kararda, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye ve silahlı isyana tahrik etmek" suçunun işlenebilmesi için silahlı bir güce sahip olmaları veya silahlı bir gücün kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çekilerek, şüphelilerde ele geçirilen silahlar itibarıyla bu güçte olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, silahlı bir gücü de kontrol ettiğinden bahsedilemeyeceğine dikkat çekildi. Ayrıca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturma dosyasıyla bağlantı kurulamadığı da kaydedilirken, "Şüphelilerden Ahmet Akgül'ün ABD, AB, İsrail, hükümet, iktidardaki siyasal parti ve Ergenekon adıyla bilinen soruşturmayı eleştirir mahiyette yazıları, konferans ve panellerdeki konuşmaları, aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, hükümetin yıkılacağı, ekonomik kriz çıkacağı konusundaki tahmin ve temennileri, darbe olacağı konusundaki tahminlerinin silahlı isyana tahrik olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır" denildi.
Savcı Düzgün, kararında, 'Devletin güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurmak' ile suçlanan şüphelilerin bu suçtan da takibatına gerek olmadığını belirtti. Şüphelilerin bazılarında fotokopileri bulunan Milli Güvenlik Kurulu kararı fotokopilerinin değişik internet sitelerinde mevcut olduğu, herkesin internetten kolayca temin edebileceği için suçun yasal unsurlarının oluşmadığı kaydedildi.