Fransa'da; yoksulluğun, köleliğin, mutlak monarşinin, katolisizmin ağır baskıları sonucu, devrilip yerine önce burjuvazinin ve halk kitlerinin kurduğu meclis daha sonra da Cumhuriyetin kurulması ve yine Roma Katolik Kilisesinin ciddi reformlara gitmeye zorlandığı, Paris'te Bastille Meydanı'nda meydana gelip bütün kıta Avrupa'sını etkileyen bir ihtilalden söz ediyoruz (14 Temmuz 1789-1799) Bu on sene zarfında kanlı olaylar yaşanmıştır.
Kral XVI. Louis ve Kardinal Richelieu dönemi, tek adam ve dinci, baskıcı aristokratların, toprak ağalarının olduğu bir dönemden bahsediyoruz.
Fransız Devrimi; insan hakları, eşitlik, milliyetçilik, laiklik, demokrasi, milletin yönetimde söz sahibi olması, sosyal yaşam, özgürlük, hukuk ve adalet gibi kavramların öne çıkmasına neden olmuştur.
Feodal yapı bitmiş, İmparatorluk ve Monarşiyle yönetilen devletlerin yerine ulus devletlerin ve Cumhuriyetlerin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Fakat halen sembolik te olsa; İngiltere, Ürdün, Danimarka, Hollanda, Belçika, İsveç, Norveç, Lüksemburg, Monako, İspanya, Liechtenstein, Andorra, San Marino, Tayland, Brunei, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, BAE, Umman, Dubai, Malezya, Japonya, İskoçya ve Fas monarşi ile yönetilmektedirler.
Bu ülkelerin kimisi, evrensel demokrasiyle yönetilmekte ama Cumhuriyet yok, kimisi ise Cumhuriyetle yönetiliyor ama evrensel demokrasi yok.
21. Asırda, artık umut edelim ki; Dünya’daki ülkelerde hem cumhuriyet hem de demokrasi olsun. Bugün ben neden Fransız ihtilalinden bahsettim? Çünkü buradaki tarihi olayların önemli konularından bir tanesi şüphe yok ki ‘Laisizm’dir. Zira laisizmi herkes kendi işine geldiği gibi anlamaktadır.
Roma Katolik Kilisesi ve Fransa'daki temsilcisi olan Kardinal Richelieu toplum üzerinde son derece egemen ve etkili bir papazdı. İhtilalin en önemli taleplerinden bir tanesi de siyasetle dinin kesinlikle ayrılmasıydı. İşte buna ‘Laisizm’ denildi.
Son zamanlarda Türkiye'de laiklik bazı kesimler tarafından eğilip bükülmekte, anlamından uzaklaştırılmaktadır. Ancak, tüm toplumların, din, mezhep, vicdan, gelenek, görenek ve inanç özgürlüklerine saygı duyulması gerektiğine de inanıyorum.
17 AĞUSTOS 1999 GÖLCÜK DEPREMİ ve ŞİŞLİ'DEKİ SON DURUM:
Bugün 17 Ağustos depreminin 21’nci yıl dönümünü yaşıyoruz.7.2 kuvvetinde deprem Gölcük, Yalova, Sakarya, Kocaeli ve Avcılar'da büyük hasara neden olmuş, dönemin hükümetinin kimyasını bozmuş, Türkiye'nin ekonomisini sarsmıştı.
Depreme maruz kalan aileler sersefil olmuş, evlerini, ailelerini, yakınlarını, işlerini varlıklarını kaybetmişlerdi.
Resmi verilere göre 20 bin kişi hayatlarını kaybetmiş, 50 bin kişi de yaralı olarak kurtarılmıştı. Bu felâketin maddi bilançosu 17 milyar dolar olmuştu. Gayrîsafi milli hasılaya oranlarsak (287 milyar dolar), bu çok ciddi bir maddi kayıptı.
Nitekim, 2001 Şubat ayında yaşanan ekonomik kriz sonucu, TL'nin dolar karşısında değeri düşürüldü ve akabinde İMF ile stand by anlaşması yapıldı.
İstanbul'un nüfusu 1999 yılında 9,5 milyon kişi iken bugün mültecilerle birlikte 19 milyon kişiye ulaşmıştır. Konut ihtiyacını karşılamak üzere İstanbul'un yeni ve eski ilçeleri betona, inşaata boğulmuştur.
Şişli İlçemiz de bundan nasibini almıştır. Eğer bu nüfus artışı önlenemez ise; ne su, ne doğal gaz, ne elektrik, ne yol, ne metro, ne gıda, ne hastane, ne konut, ne de okul yetemeyecek, Bombay ve Kalküta'da ki gibi sokaklarda, su kenarlarında çamaşırlarımızı yıkayacağız.
Her 17 Ağustos’ta, hocalarımız Televizyonlarda deprem ve kentsel dönüşümle ilgili konuşmalar yapıyor, ancak aradan iki, üç gün geçtikten sonra her şey unutuluyor. Şişli çok eski ve önemli bir ilçemizdir, yapı stoğu eskimiştir.
Teknik anlamda konuşursak, zamanın binalarında kullanılan betonun granülometrik yapısı ve mukavemeti düşüktür (B160). Nervürsüz normal demir kullanılmış, tekil veya mütemadi sömele göre inşa edilmişlerdir.
Günümüz binalarında artık temelde radye jeneral, betonda nervürlü demir ve C20, C30, C40, C50 tipi beton kullanılmaktadır.
Şişli'de artık ciddi olarak kentsel dönüşüm seferberliği başlatılıp, hiç olmazsa eski binalarımızın kolon ve kirişlerini ‘Karbon Fiber’ diye adlandırılan malzemeyle kaplayarak güçlendirilmesini belediye olarak mecbur kılalım.
Her binadan karot numunesi aldırarak bir 'Deprem Raporu' hazırlanmasına öncü olalım.
Umarız, iyi niyetle yaptığımız bu ikazlar yapıcı ve yönlendirici olur!
Tüm sevgili Şişlili dostlarımıza selam ve saygılarımı gönderiyorum…