Birbirinden şık, moda ikonlarının boy gösterdiği, ünlülerin alışveriş ettiği, İstanbul’un en gözde semtlerinden biridir Nişantaşı.
Avrupai hayat tarzına benimseyen, şık ve pahalı giysili, pahalı parfümlü insanlar boy gösterir caddelerde. İstanbul’da yaşayan biri için Nişantaşı’nda oturmak veya Nişantaşı’nda alışverişe çıkmak ayrıcalıktır.
“Nişantaşılı” olmak diye bir kavram vardır İstanbul’da. Bu soylu, görgülü, zengin, kültürlü, elit olmak ile eş anlam taşıyan bir kavramdır. Çünkü bu semtin sakinleri, kökleri Osmanlı hanedanlığına dayanan ve Selanik karışımı bir mozaikten oluşur.
Nişantaşı adı, kökü bir olaya dayalı semtler arasındadır.
Bir zamanlar Sultanların, Şehzadelerin at koşturduğu, ava çıktığı bakir otlaklarmış buraları. Ve uçsuz bucaksız çilek tarlaları bütün havaya çilek kokuları yayarmış.
18 YY sonlarında III. Selim ve II. Mahmud Han’ın av partilerinde attıkları okların düştüğü yere bir Nişan taşı dikmeleri ile başlamış hikâye. Diktikleri taşların üzerine günün tarihi atılıp bir de kitabe yazılırmış. Bu sebepten dikilen taşlardan almış semt adını. Teşvikiye caminin bahçesinde bulunan iki nişan taşından III. Selime ait olanı en eski taştır.
II. Mahmud’a ait olanı ise 1881tarihlidir. 3. Taş Harbiye Karakolunun önünde yer alır. 4. Taş Vali konağı ile Teşvikiye caddesinin kesiştiği kavşakta bulunur. En çok göz önünde olup, bilinen nişan taşı da budur. Diğeri ise Ihlamur yolunda ki bir apartmanın bahçesindedir.
Nişantaşı konum olarak, Valikonağı’nın çevresini kapsayan, Teşvikiye ile iç içe, Maçka ve Harbiye ile komşu, sınırı Osmanbey’de son bulan bir semtidir. Şişli ilçesine bağlı olup, Şişlinin en renkli en popüler en pahalı yaşam merkezidir.
19 YY da Osmanlı sarayında bir Avrupalılaşma hareketi başlar. 1857 yılında Abdülmecid Hanın şehzadeleri Reşad efendi, Kemaleddin efendi, Burhaneddin efendi ve Nureddin efendinin sünnet düğünleri bu geniş araziler üzerinde yapılır.
Sur-i Hümayin şenlikleri en görkemli şekilde 12 gün sürer. Bir sene sonra da kızları Cemile ve Münire Sultanların düğünleri de aynı ihtişam ile yine burada yapılır. 15 gün süren bu şenlikte otağlar kurulur, ziyafetler verilir, semt bu sebeple soylu hanedan tarafından tanınmış olur.
Bundan 10 yıl sonra da bu yeşil alan imara açılır. En ünlü paşalar buradan büyük araziler kapatarak üzerine görkemli konaklar yaptırırlar. Avrupa’dan getirtilen mimarlara yaptırılan bu konaklar adeta birbirleri ile yarış halindedirler. Bu sebepten beldeye konaklar semti denir.
Saray erkanının Dolmabahçe ve Yıldız sarayına taşınması hanedan mensupları için yöreye olan ilgiyi birden arttırır.
Biranda semt şehrin en popüler, en modern semti olur. Aynı zamanda 1870 yılında Pera’da çıkan büyük yangın sebebi ile orada yaşayan elit tabaka Nişantaşı’na taşınır.
Beraberlerinde o parizyen yaşamı da yanlarında getirirler. 1914 yılında Harbiye üzerinden gelen elektrikli tramvayın Nişantaşı’ndan geçmesi de semtin popülerliğini arttırır. Bir ayağı Avrupa da olan halk oradaki modern hayatı da beraberinde yaşantılarına sokarlar.
Vakanüvis Ahmet Lütfi Efendi,yazdığı anıların da 1867 yılında İstanbul’a gelen Sırp Knezi Mihal beyin Nişantaşı’ndaki Necip Paşa Konağında ağırlandığını yazar. Semtte devlet büyüklerini ağırlayacak görkemli, çok odalı büyük konaklar yapılmağa başlanır. 1873 kayıtlarında Abdülaziz Hanın baş yaverliğine atanan Mehmet Paşa’ya Nişantaşı’nda bir konak bağışladığını yazmaktadır. Artık Nişantaşı zengin ve nüfuzlu ailelerinin semti olmuştur.
Yol boyunca sıralanan konaklardan biri 1980 yılında yangın geçiren sadrazam Said Paşa konağıdır. Onun üstünde II. Abdülhamid döneminde 1909 İstanbul’a gelen yabancı misafirlere tahsis edilen iki büyük konak daha vardır.
Bu konaklar 1930 yılında Şişli Terakki Lisesinin mülkiyetine geçerek yıkılıp yeni okul binası yapılır. Konağın hemen arkasında bulunan Sadrazam Halil Rıfat Paşa Konağını da alınarak uzun yıllar okul olarak kullanılır.
Arka sokaktaki Nilüfer Hatun okulunun olduğu yer ise o zamanlar tamamen kırlık alandır. Nişantaşı ve Valikonağı caddelerinin köşesindeki konak ise Paris elçisi Salih Münir Paşa ya aittir.
Bir zamanlar Nişantaşı’nın sağ tarafta karakol olan adanın da tamamı bomboş bir alandır. Alanın ortasında Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa’nın konağı vardır. Nişantaşı Sarayı diye adlandırılan bu görkemli konak II. Abdül Hamit Han tarafından satın alınarak kızı Şadiye Sultana hediye edilmiştir. Bu sebeple konak Şadiye Sultan Konağı diye bilinir.
Mim Kemal Caddesi ile Abdi İpekçi Caddesi arasındaki adada ise hariciye nazırının konağı yer alır.1888 yılında II. Abdülhamid’in baş mabeyincisi Süreyya Paşa tarafından yaptırılan konak daha sonra el değiştirip İzzet Holo Paşa’nın mülkü olmuş.
Daha sonra da hariciye nazırlarının resmi konutu olarak kullanılmış. Bu günkü Süleyman Nazif sokağının karşı köşesinde konak ise Vedat Tekin’e aittir. Bir konak da Portakaloğlu adlı Rum bir tüccarın konağıdır. Ailenin 1922 yılında Yunanistan’a göç etmesiyle konak hazineye geçer. Önceleri Polonya Konsolosluğu olarak kullanılan bu konak daha sonraları Vali Konağı olur.
Daha sonraları vali konağı semte adını verir. Nişantaşı ve Valikonağı caddelerinin köşesindeki konak ise Paris elçisi Salih Münir Paşa ya aittir. Arka sokaktaki Nilüfer Hatun okulunun olduğu yer ise o zamanlar tamamen kırlık alandır. Nişantaşı’nın sağ tarafında, karakolun olduğu yerde ise Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa’nın konağı bulunuyormuş.
1910 yılından sonra konaklar yerini apartman kültürüne bırakacaktır. Ne var ki burada yaşayan elit tabaka hiç değişmez. Nişantaşı’nın üzerinde bu kadar çok okul barındırması da enteresandır.
Selaniklilerin kurdukları Işık okulları ve Şişli Terakki Lisesi semtin ileri gelen ailelerinin çocukları için tercih ettiği okullar olur. Ayrıca Nişantaşı Kız Lisesi, Nilüfer Hatun, Sait Çiftçi İlk Okulları, High School, Rüştü Uzel Lisesi, LCC, Dişçilik Fakültesi gibi birçok eğitim birimleri de semti değerine değer katar. Ayrıca açılan Amerikan hastanesi de çok rağbet edilen sağlık kuruluşlarından biridir.
Apartman kültürünün semte getirdiği en önemli etken ise alt katların alışveriş mağazalarına dönüştürmesidir. Ünlü markalar adeta apartmanların giriş katlarını kapışırlar. Eminönü’nde ki Kürkçü Han’da çıkan yangın sonrası, iş yerleri yanan esnaf arka sokakları toptancı hanlarına dönüştürür.
Artık Nişantaşı tam bir ticaret merkezine dönüşmüştür. Şişli Terakki Lisesi yıkılarak yerini şehrin en lüks alışveriş merkezi olan CITY’S AVM'ye bırakır. Cadde boyunca kafeler, pastaneler, sanat merkezleri ile Nişantaşı tam bir Avrupa çehresine bürünür.
Kafelerde ellerinde gazeteleri ile kahvelerini yudumlayan halk yine Nişantaşı’nın o hiç değişmeyen elit görüntülerini sergiler. Nişantaşı Şişli’ye değer katan en işlek semtlerden biridir. Caddelerinde yürürken geçtikleri yerlerde en pahalı parfüm kokuları bırakan, üzerinde dünya markalarının ünlü tasarımlarını taşıyan insanlar sizi bir moda defilesinde gibi hissettirir.
Her an bir ünlü ile karşılaşmanız da mümkündür. Avrupa modasını dahi çok gerilerde bırakan, Parizyen bir semt olan Nişantaşı İstanbul’un adeta bir cazibe merkezidir.
Kültürlü, yüksek eğitimli, varlıklı, köklü ve belli bir kent kültürüne sahip sakinleriyle Nişantaşı Türkiye’nin en gözde semtidir. Burada ikamet etmek, burada yaşamak, Nişantaş’lı olmak bir ayrıcalıktır.