Eleştiri ve öz eleştiri devrimci bir tavırdır. Eleştiri iktidarda olanlara yapılmalıdır. Muhalefette neden iktidara gelemediğinin öz eleştirisini vermelidir.
AKP, MHP ve Vatan Partisi’nden oluşan Cumhur ittifakının eksikliklerini yanlışlarını saymakla bitiremeyiz. Cumhur ittifakı freni patlamış kamyon gibi hızla duvara mı dersiniz, uçuruma mı dersiniz, ne derseniz deyin hızla gidiyor. Kör sağır ve dilsizler gibi biz ne dersek diyelim umursamıyor ve bunun bedelini de hep beraber ödüyoruz. Kimimiz canımızla, kimimiz malımızla.
Albert Camus’un dediği gibi ‘Bir ülkieyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların sasıl öldüğüne bakın’ Ya Uğur Mumcu’lar gibi katledilerek ya Soma’daki gibi boğularak ya yoksulluktan intihar ederek ya Roboski’de ya Ankara Gar’ında bombalanarak ya Sivas’taki gibi yakılarak ya da kadın cinayetlerine kurban giderek ölüyoruz.
On beşinde Berkin olmanız, on dokuzunda Ali İsmail olmanız bu gerçeği değiştirmiyor. Zulüm ile abad olunmaz, zalimin zulmü baki değildir demiş atalarımız. Tamam da bu süre kısalsın istiyorum ben.
Cumhur ittifakının iktidarını on dokuz yıldır sürdürmesinin bana göre dört temel nedeni vardır.
Birincisi, halkı yoksullaştırıp sadakaya muhtaç etmesidir. Bugün ülkemizde yirmi bir milyon insan iktidarın vereceği sadakaya bakmaktadır.
İkincisi, eğitimi yok etmesidir. Çünkü, cahili kandırıp oyunu almak kolaydır. Eğitim seviyesi yüksek yerlerde Cumhur ittifakı oylarının düşmesi tesadüf değildir.
Üçüncüsü, AKP Genel Başkanını kendisi söylüyor. ‘Gündemi ben belirlediğim zaman iktidardan düşerim’ Şöyle bir geriye bakalım; iktidar bizi hangi gündemlerle meşgul etti.En sondan bir örnek verelim.
Uzay çalışmaları. Hepimiz yani biz akıllılar kuyuya atılan bir taşı çıkarmaya çalıştık. Mizah konusu yaptık. Oysa Türkiye’nin gerçek gündemi bu değildi. Küba’ya cami de değildi. Aral alfabesi de değildi. Cami de içki içtiler de değildi, baş örtülü bacım da değildi.
Gelelim dördüncüsüne. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmalıyız. Yani etkisiz muhalefetiz. Muhalif partilere bir bakalım. Bu ceberut harami düzeni hangi parti değiştirecek. Bunu AKP’den ayrılan ve kendine muhalifim diyen Babacan’ın, Davutoğlu’nun partilerimi yapacak? Saadet Partisi mi, yoksa CHP’den ayrılan İnce’nin, Sarıgül’ün, Yılmaz’ın partilerimi yapacak? Yoksa kendi canıyla boğuşan, belediyelerine kayyum atanan, genel başkanı ve milletvekilleri zindanlara atılan ve her muhalif hareketinde ötekileştirilen HDP mi yapacak? Yada CHP’nin desteği olmadan seçimlere giremeyen, baraj altında kalan İyi Parti mi yapacak?
Geriye kalan tek parti CHP’dir. Tüm eksiklerine yanlışlıklarına rağmen kitle partisi olan CHP’ye bu konuda büyük ve ağır görevler düşmektedir.
Bugünkü iktidardan kurtulmanın tek yolu partilerin oylarının artırmasından değil birleşerek yüzde elli biri aşmaktan geçmektedir. Bu bakımdan millet ittifakı demoktasi ittifakına dönüştürülmelidir. Ortak paydamız Anayasa’nın ikinci maddesinde belirtilen ilkeler olmalıdır. Ama’sız, fakat’sız.
Faşizmi birleşerek, coronayı ayrışarak yeneceğimizi düşünüyor, sağlıkla umutla kalın diyorum.