Milletvekili genel seçimlerine 12 gün kaldı. Ankara 1. bölge “bağımsız” milletvekili adayı olarak, bölgemde gitmedik yer bırakmamaya çalışıyorum. Bunları basın izlemiyor. Ben de onlara yardımcı olmak için fotoğraflı haber olarak gönderiyorum. Ama, onun da binde biri ancak yayınlanıyor. (Tabii, Yeniçağ ailesi ve Kanaltürk hariç.) Öte yandan, hiçbir şey yapmayan bir iki kişi hakkında “masa başı haber” yapıp onları Ankara eklerinde ite kaka yayınlıyorlar. Bu arada, gazetelerin Türkiye baskılarında, Türkiye için ne yaptığını ve yapacağını anlayamadığım İstanbul bağımsız milletvekili adayı Baskın Oran’a verilen maddi-manevi destek ve sürekli röportajlar ne kadar ilginç değil mi?..
Oysa, bizim gezilerimizde öyle haber değeri olan olaylar yaşanıyor ki.. Ama ben “Türk” Silahlı Kuvvetleri’nin adı “Türkiye” Silahlı Kuvvetleri olmalıdır, demediğim için haber olmuyor herhalde!!.. Ya da, “Sömürgeleşelim, güzelleşelim” demediğim için olsa gerek!.. Veya, “kuru sıkı palavralar” atmadığım için!..
HALKTAN YOĞUN
DESTEK..
Birkaç örnek vereyim.
Gözlerinden samimiyeti okunan ve yemin ederek “Kesinlikle oyumu sana vereceğim” diyen ve cebinden görevli kartını çıkarıp gösteren AKP’liler haber değil mi?..
Başındaki başörtüsüyle elime sarılıp, beni destekleyen hanımlarımız..
“Eskiden Aczimendi idim, senin yayınlarınla Atatürkçü oldum. Sana 5 tane oyum var” diyen Sincanlı..
“DP ve GP barajı geçemeyecek sana oy vereceğiz” diyenler..
“Bizim partimiz seçime girmiyor, teşkilata seni desteklemelerini söylüyoruz” diyen ANAP’lı, BBP’li seçmen ve yöneticiler..
Arkadaşlarıma, “Bana broşür verme, ben Cevizoğlu’nu tanıyorum. Oyum kesinlikle onun” diyen gençlerimiz..
Baştan itibaren birlikte olduğumuz Mustafa Kemal’in “anti emperyalist” (sömürge karşıtı) çizgisinde buluştuğumuz Atatürkçüler.. haber değil mi, Türk medyası için?..
HİÇ BİTMEYEN DAYATMA
Bu gezilerim sırasında görüyorum ki, bazı partiler benim kadar çalışmıyor.
Herhalde onlar “oylar çantada keklik” ya da “ötekine karşı herkes bize oy vermeye mecbur” diye düşünüyor!..
Ama yanıldıklarını 22 Temmuz’da anlayacaklar.
Partilerine “robotik düşüncelerle” bağlı, olanları sorgulamayan çok az sayıdaki insana karşın halk, artık gerçeği görüyor ve dayatmalara karşı çıkıyor. Ankara 1. bölgedeki seçmenler için benim adaylığım bir “can simidi”, “oksijen tüpü” oldu. Bundan da mutluyum.
NET OLARAK
CEVAP VERİN..
“Halk iradesini” önemsemeyen ve oyları “çantada keklik” gören bazı partilerin genel başkanlarına soralım bakalım, seçmen olarak, gazeteci olarak..
Kardeşim, “Ben buyum, şuyum” diyorsun. Net konuş, AB’ye karşı mısın?.. Rakibini eleştirirken, sanki sen karşıymışsın gibi anlam veriyorsun ama, seçilirsen evet mi diyorsun, hayır mı?.. (Ben cevap vereyim, o da evet diyor!..)
Birbirinize ip atıyorsunuz. APO’yu niye asmadın, diye.. Sanki senin asma iraden varmış gibi hava yapıyorsun. Şimdi yetkin olsa asacak mısın?.. Yoksa, korkuyor musun, oy avcılığı mı yapıyorsun?.. (Ben cevap vereyim: APO’nun idam kararını biri başbakanlıkta yasaya aykırı biçimde 2 yıl bekletti; diğeri başbakan olarak İmralı’da beslemeye devam ediyor.)
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in “Kuruluş ve Kurtuluş’tan sonraki en zor dönem” dediği dönemden geçerken, “mazota da bulaştılar.”
Biri ortaya mazot konusunu attı, diğerleri peşinden gidiyor. Peki kardeşim, mazot tamam da, azottan ne haber?.. Azot da, çiftçinin kullandığı temel ihtiyaç maddesi gübre değil mi?.. Samimi olsalar, ciddi yaklaşımları olur.
Sonuç olarak; bir genel seçim öncesi daha halkı uyutma çalışmaları sürüyor.
Halk net cevap istiyor. IMF’ye karşı mısın?.. İncirlik Üssü’nü ABD askerlerine kapatacak mısın?.. Habur sınır kapısını kapatıp, Barzani’nin borusunu kesecek misin?.. Kahraman askerlerimizin şehit olmasını nasıl önleyeceksin?.. Bugüne kadar ne yaptın da, şimdi yapacakmış gibi konuşuyorsun?
Bu işler, eşe dosta ulufe gibi milletvekilliği dağıtmakla çözülmüyor.. Şimdi, tüm siyasi partilerin genel başkanları -yetkisiz adamları değil- bunları seçim öncesi halka açıklamak durumundadır.
Hoş, daha önce de verdikleri sözleri tutmadıkları için, bugün de söz verseler nasıl inanacağız o da ayrı bir konu.
Öyle kuru-sıkı laflarla Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Milliyetçi ve Yurtsever olunmuyor.