Beyoğlu 5.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen bugünkü davada İETT Eski Genel Müdür Vekili Mehmet Öztürk ve 16 İETT yöneticisi ‘Görevi kötüye kullanma’ nedeni ile Hakim karşısına çıktılar.
Beyoğlu 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava da son savunmaların yapılması için Şubat ayına ertelenen duruşmada savcı, sanıkların Türk Ceza Kanunu 257/1 maddesi uyarınca cezalandırılmalarını, kendilerine 53.Maddenin uygulanmasını ve 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 60/1 maddesine göre meydana gelen kamu zararının giderilmesi konusunda mahkûmiyet kararı verilmesini ve karar kesinleştikten sonra Yasanın 60.maddesi uyarınca bundan sonra kamu ile ilgili görev almamaları için kararın bir örneğinin Devlet Personel Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmesini istedi.
Duruşmayı CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri Bülent Soylan, Dr. Hakkı Sağlam, Serdar Bayraktar ve Avukat Kubilay Tekgül ile birlikte izledi.
CHP Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri olayın gelişimini şöyle açıkladılar
İETT tarafından 2007’de Hollanda’dan satın alınan Phileas marka metrobüslerin sayısı 50 Adet. Bu araçların İETT’ye maliyeti her biri için 1.265.573 Euro dan 50 si için toplam 63.278.650 Euro. 26 metre uzunluğu, 200 kişiye varan kapasitesiyle yolcu taşımacılığında büyük bir yükü taşıyacağı öne sürülen Phileas’lar daha ilk seferlerinde sorun çıkarmıştı.
Metrobüsler mekanik ve elektronik sorunlar çıkarttı
Yerel seçimlerden hemen önce, Zincirlikuyu - Söğütlüçeşme hattının açıldığı 2 Mart 2009 tarihinde metrobüslerin sayısı 35’e ulaşmıştı. Ancak, sefere çıkan araçlarda şoförler büyük sıkıntılar yaşamaya başladı. Çeşitli mekanik ve elektronik sorunlar nedeniyle 35 metrobüs kısa bir süre kullanıldıktan sonra İETT’nin İkitelli’deki garajına çekildi. İETT, Phileas’larda bazı teknik değişikliklere gideceğini ve tamamının 1 Mayıs tarihinden itibaren metrobüs hattında sefere başlayacağını bildirmişti. Halen üzerinde yapılmış birçok uyarlamadan sonra Phileas metrobüsler hibrit motor ve yengeç yanaşma özellikleri dışındaki fiyatı arttıran diğer özellikleri kullanılamadan eğimin az olduğu hatlarda uygun yolcu sayısı aşılmadan kullanılmaktadırlar.
CHP’lilere göre bu davada asıl yargılanması gereken Topbaş
CHP’li üyeler 25 Şubat 2010 tarihine bırakılan duruşmadan sonra yaptıkları açıklamada, bu davayı ciddi bir biçimde takip ettiklerini, sırf Metrobüsü seçime yetiştirebilmek için Topbaş’ın İstanbul halkının parasını, pahalı alınan bu araçlara sarf ettiğini, bu yanlış tercihi ve nihai kararı onaylaması dolayısıyla da cezalandırılması gerektiğini asıl suçluların siyasi iradenin başında olan erklerin olduğunu vurguladılar. CHP’lilere göre bu dava ile ortaya çıkan net olayın acelece yapılan ve seçime yetiştirilme maksadı ile birçok önem ve teknik bilgiler göz ardı edilmiş ve fahiş fiyatlar ödenerek alınmış araçların olduğunu söylediler. CHP’liler yapılan bilet zamları bu hesapsız alışverişin göstergesi ve otobüslere fazladan ödenen paralar şimdi biletlere zam yapılarak halkın sırtından karşılanıyor değerlendirmesini yaptılar.
Beyoğlu 5.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada İETT Eski Genel Müdür Vekili Mehmet Öztürk ve 16 İETT yöneticisi hazır bulundu. Sanıkların sabıka durumları okunduktan sonra kendilerinden sorulan savunmaları üzerine Avukatları eliyle dört sayfalık bir yazılı savunmaları olduğunu söyleyerek mahkemeye ibraz ettiler.
Savcı: Hazırlanan şartname alınan otobüsleri işaret ediyor
Daha sonra esas hakkında mütalaası sorulan Cumhuriyet Savcısı sanıkların Kamu İhale Kanunu’na uygun davranmadıklarını ve cezalandırılmaları gerektiğini söyledi. Kamu zararının sanıklardan talep edilmesini istadyan Savcı daha sonra mütalaasına sürdürerek şunları söyledi
“Toplu taşımada kullanılmak üzere 50 adet otobüs alınması sırasında Kamu İhale Kanununa uygun davranmayıp hali hazırda satın alınan otobüsü işaret edecek şekilde ihale şartnamesi hazırlayarak kamu ihalelerinde rekabeti ortadan kaldıracak şekilde eylem ve işlemde bulunmak suretiyle kamu görevinde yasanın kendilerine verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçları işledikleri subuta (sabitleştiği) erdiği her ne kadar dosya içerisindeki bilirkişi raporunda bunun zararından bahsedilmemiş ise de sanıkların bütün ihale aşamalarında tarafsız ve rekabeti ortadan kaldırmayacak şeffaf şekilde hareket edip Anayasa’nın memur ve kamu görevlilerine ilişkin tarafsızlık ilkesine uygun davranmaları gerektiği halde tarafsızlık ilkesine, şeffaflığa ve rekabet koşullarına uygun davranmadıkları yönündeki eylemlerin subuta ermesi nedeniyle” TCK 257/1 maddesine göre ceza verilmesini istedi.
Sanıklara bu mütalaa üzerine diyecekleri sorulduğunda bazıları avukatlarının yazılı verdiği savunmalarını tekrarlarken bazıları ek savunma için mehil istediler.
Kanun üç yıla kadar hapis öngörüyor
TCK 257/1 Madde hükmü şöyle: “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”
Madde 53 ise bu suçu işleyenlerin kamu hizmetinden mahrum bırakılmasını öngörüyor.
4734 Sayılı Kamu İhale Yasası’nın 60/1 maddesine göre “Hükmolunacak ceza ile birlikte tarafların uğradıkları zarar ve ziyan genel hükümlere göre kendilerine tazmin ettirilir.” deniyor.