Fırsatlara örnek olarak da beş yılda GSYH'nin yüzde 2'si kadar bir tasarrufun Türkiye'yi BB'den BBB derecesine çıkartacağı gösterildi.
IMF uzmanları Christian Keller, Peter Kunzel ve Marcos Souto “Türkiye'nin Ülke Riski Ölçümü” başlıklı bir çalışma raporu hazırladı. IMF için bağlayıcılığı bulunmayan çalışma raporunun özetinde, “2001 krizinden bu yana Türkiye'de gelişmiş makroekonomik koşullar ve bilançolarda aktiflerin borçlandırılması yapısına yönelik değişiklikler, Türkiye'nin genel ülke riski profilini iyileştirmiştir. Bununla birlikte, ülke, son olarak Mayıs/Haziran 2006 piyasa çalkantısının kanıtladığı gibi dalgalanma dönemlerinin hedefi olarak kalmaktadır” denildi.
TÜRKİYE'DEKİ İYİLEŞTİRMELER ETKİLEYİCİ
Raporun “Türkiye'nin riske açık konumu son yıllarda önemli ölçüde değişti” başlıklı bölümünde, şöyle denildi:
TÜRKİYE'DEKİ İYİLEŞTİRMELER ETKİLEYİCİ
Raporun “Türkiye'nin riske açık konumu son yıllarda önemli ölçüde değişti” başlıklı bölümünde, şöyle denildi:
“2001 krizinden bu yana makroekonomik cephede gerçekleştirilen iyileştirmeler ve Türk kıymetlerinin piyasa değerlerindeki ortak kazanç etkileyici olmuştur. Ayrıca Türkiye'de bilançolardaki aktif borçlandırma yapısı, özellikle kamu, bankacılık ve şirketler kesimi olmak üzere çeşitli sektörler arasındaki bağlantılarla, önemli ölçüde değişmiştir. Bu gelişmeler, ülke, en son Mayıs/Haziran 2006 piyasa çalkantısının kanıtladığı gibi dalgalanma dönemlerinin hedefi olarak kalsa da, Türkiye'nin genel ülke riski profilini iyileştirmiştir.”
Raporun “Sonuç” bölümünde, belirsiz alacaklar yaklaşımının, Türkiye'nin ülke riski profilinde kimi ilginç sonuçlar ortaya çıkardığı belirtildi. Rapora şöyle devam edildi:
“-İlk olarak, Türkiye'nin dış ve iç risk profili, son yıllarda, gelişmiş makroekonomik ve finansal piyasa koşullarını yansıtarak önemli ölçüde iyileşmiştir: Faiz oranları ve faiz oranı dalgalanması düşmüş, lira daha istikrarlı hale gelmiştir, iç ve dış sermaye piyasaları, düşük dalgalanmayla birlikte iyi performans göstermiştir, bunlar Türkiye'nin borç profili önemli ölçüde iyileşirken meydana gelmiştir. Sonuç olarak, ülke borçları (iç ve dış) için kredi marjı ve mali yükümlülükleri yerine getirememe ya da iflas olasılıkları (default probabilities) düşüş eğiliminde bulunmuştur.
-Son yıllarda dikkati çeker ölçüde düşmüş bulunan Türk EMBI'si (Gelişen Piyasalar Tahvil Endeksi) ve CDS ‘spread'ları (Türk menkul kıymetlerinde riskten korunmak için ödenmesi gereken yıllık sigorta oranı), Ortak Ülke Değerlendirmesi (CCA) dış risk göstergeleriyle yakın biçimde bağlantılıdır. CCA risk göstergelerinde ve ‘spread'larda yani işlem gören herhangi bir kıymetin alış-satışı arasındaki farklarda büyümeyle sonuçlanan, 2006'nın ikinci çeyreğinde gerçekleşen (kabaca lirada yüzde 20 değer kaybına, hazine bonosu oranlarında yüzde 20 artışa ve hisse senedi fiyatlarında yüzde 20 düşüşe yol açan) kimi piyasa dalgalanmalarına karşın, söz konusu risk göstergeleri, tarihsel standartlara göre göreceli olarak düşük kalmış ve Türkiye ülke derecelendirme kategorisinde BB'ye demir atmış gibi görünüyordu.”
TÜRKİYE OLUMSUZLUKLARA KARŞIN ŞOKLARA OLDUKÇA ESNEK HALDE
Raporun “Sonuç” bölümünde, piyasa dalgalanmaları, 2003'ün ilk aylarında görüldüğü gibi ülkenin derecelendirilmesini olumsuz etkilese bile, Türkiye'nin şoklara oldukça esnek olduğu belirtildi. 2006'nın ikinci çeyreğinde meydana gelen aynı büyüklükteki şokun, ülkenin mali yükümlülükleri yerine getirememe olasılıklarını (default probabilities) “mütevazi biçimde” artırdığının tahmin edildiğini ve bunun Türkiye'yi BB derecelendirme kategorisinde tuttuğunu belirten IMF uzmanları, “2003'ün ilk başlarında ortaya çıkana benzer daha aşırı bir şok, yükümlülüklerin karşılanmasındaki güçlüklerle ilgili tarihsel verilere göre Türkiye'yi tek B derecelendirmesiyle aynı konuma getirebilecekti” saptamasını yaptı.
TÜRKİYE RİSKLERİNDE DAHA İLERİ İYİLEŞTİRMELER YAPABİLİR
Rapor “Türkiye'nin risk profilinde daha ileri iyileştirmeler için fırsatlar var” başlıklı şu paragrafla sona erdi:
“Bu, örneğin Türkiye'nin borcunda azaltmaya yönelik ek mali tasarruflar aracılığıyla başarılabilir. Ortak Ülke Değerlendirilmesi, dış borçta GSYH'nın yıllık yüzde 2'sine eşit mali tasarrufla başlatılan azalışın, beş yılda Türkiye'nin borç profilinde, BBB derecelendirme kategorisine yükseltgenmeyi garanti altına alacak yeterli iyileştirmeyi sağlayabileceğini öne sürmektedir. Aynı zamanda, dövize endeksli ya da dalgalı kurlu iç borçta aynı büyüklükteki bir azalma, iç borç üzerindeki kredi marjlarında önemli azalışla sonuçlanacak ve ülke borç servis maliyetlerinde önemli bir düşüş getirecektir.”