Bir zamanlar bir hikaye vardı hani “padişah olmuşsun ama adam olamamışsın” diye. İşte İsmet Berkan’ın yazısını okuyunca aklıma o geldi.
Berkan’ın sorduğu sorular o kadar garip ki. Yaranmak için sorulduğu o kadar belli ki.
Adı “Radikal” olan bir gazetenin “genel yayın yönetmeni” olan birinin sorduğu soruların yanıtlanması gerektiğini düşündüğüm için Berkan’ı yanıtlıyorum.
İşte Berkan’ın bir kaç sorusu:
1. Bütün bunlara rağmen, insan hakları ve demokrasiden söz eden herkesi sanki PKK yandaşıymış ve terörü de destekliyormuş gibi gösteren bir açıklamanın gerekliliğini bana kim anlatacak?
Cevap:
Siz bana neden tüm basın ve medyanın birden AKP sevdalısı olduğunu açıklayabilir misiniz?
Bu hakikaten, demokrasi ve insan hakları adına mı, yoksa medya ilişkileri dışında her alanda top koşturan ve iktidardan yağlı iş bağlantıları bekleyen “medya kostümlü” holdinglerin çıkarları adına mı?
Yıllardır “vallah billah son kupon” diye okuru aptal yerine koyduğunuzu henüz unutmadık.
Kör topal gazete satma çabalarıyla ve yerine getirmediğiniz sahte promosyonlarla, basın kurumunun itibarını iki paralık eden de siz değil misiniz?
Tüketici gözünde inandırıcılık ve güvenilirlik açısından sefilleri oynadığınız, reytinglerinizin yerlerde süründüğü doğru değil mi? Okura satacak doğru dürüst gazete çıkarmadığınız için yıllarca nüfusa göreceli tiraj kaybeden ve yine izleyiciyi doyuramadığınız için devamlı reyting kaybeden sizler değil misiniz?
Ve halka, yani okura gazete satamayınca, izleyiciye program beğendiremeyince, işi toptancılığa çevirip, iktidara “toptan pazarlama” işine soyunan da yine sizler değil misiniz?
Bütün bunların sorumlusu sizler değil misiniz, yanlış uygulamalarınız değil mi?
Siz hala insanları koyun sanmaktan vazgeçmediniz. Milli ve sosyal sorumluluklarınız olduğunu hatırlamıyorsunuz. Ağzınıza çalınan iki kaşık balla, başımıza “hakikat perisi” kesildiniz.
Sorarım size, bu ülkede, insan hakları ve demokrasi sadece AKP söz konusu olunca mı “aklınıza” geliyor?
2. Teröre karşı toplumsal refleks istemek Genelkurmay’ın işi midir?
Cevap:
Eh be kardeşim, ben sana ne diyeyim.
Her Allah’ın günü dağda taşta, terörist pusularında, kalleş tuzaklarda, aslanlar gibi yiğitleri, er demeden, astsubay demeden, subay demeden, bu da bir candır, oğuldur demeden, kardaştır demeden, babadır demeden, eştir demeden, yavukludur demeden kahpe kurşuna, bombaya, mayına şehit veren kim?
ABD ordusu mu?
Ateş düştüğü yeri yakar. Senin de bir can dostun, yakının şehit düşseydi ve yüreğinde sevdiğini şehit vermenin acısını hissetseydin bak nasıl bas bas bağırır bütün dünyayı ayağa kaldırmak isterdin.
Be Berkan. İnsan “aymaz” olur tama da, bu kadar da ruhsuz, izansız ve hissiz de olmaz ki.
Sen hiç bir çalışanını, bir arkadaşını, bir sevdiğini terör belesına şehit verdin mi? Anlar mısın ki ocağa düşen ateş nedir? Hangi komutan şehit verdiği eri, astsubayı, subayı, arkadaşı, yiğidi için haykırmaz ki?
Emrinize verilen havuzlu villalarınız, altınıza çekilen Mercedes’ler, sizleri bu kadar mı kopardı milletin ve askerin gerçeklerinden?
Sen şehit verseydin hergün, halkının toplumsal refleks göstermesini istemez miydin?
İstenen bu “toplumsal refleks”, DAHA BAŞKA HANGİ ŞARTLAR ALTINDA BU KADAR “HAKLI ve MEŞRU” olabilir ki?
Daha fazla söze ne hacet.
3. Aynı şeyi hükümet istese veya bir siyasi parti istese onu eleştiri bombardımanına tutardık, terörle mücadeleyi ve şehit kanını siyasete alet ediyor diye. Genelkurmay isteyince bu talebi nereye koyacağız, nasıl yorumlayacağız?
Cevap:
Bu soru üzerine, IQ ve bilgi düzeyiniz hakkında söyleyecek söz bulamıyorum.
Ama “nereye koyacağınızı” size bırakıyorum. Orayı bulabilirsiniz herhalde.
Terörle mücadele, savaş ve savaşta verilen şehitler, tarihin ilk çağlarından beri siyasetin en önemli konusu olmuştur. Aklı çalışan herkes, konuşmanın ve konuşarak anlaşmanın, yani siyasetin toplumların refahı ve iyiliği için yapıldığını bilir.
Siyasetin “konusu” zaten şehit vermemek için yapılacak çalışmalardır. Ama sizin gibi sapkın ve satılık düşünceler, olaya “siyasetin konusu” olarak değil “siyasete alet” ediliyor diye yaklaşır. Bu tornavida filan gibi bir şey mi ki adından “alet” diye bahsediyorsunuz kuzum?
Ayrıca siyaset bu konu ile ilgilenmeyecek te, yani Ankara bu konuyla ilgilenmeyecek te, gazetelerinizin aylarca birinci sayfalarını meşgul eden “kim kiminle nasıl yatmış” haberleriyle mi ilgilenecek?
Eskiden gazeteler hala saygın toplum unsurları iken, “sürmanşet” tabir edilen onurlu bir konum vardı ilk sayfalarının tepesinde. Buraya en “şahika haber”, o da ancak “toplumsal vehameti” nedeniyle girerdi.
Ancak bugün ilkesiz markalarınız ve logolarınız pespaye olduğu için ve sadece birer reklam satma aracı durumuna düşen “gazete”leriniz, yorum, içerik, bilgi ve doğru haber yönünden tümüyle önemini yitirdiği için, gazetecilik dışında her işe soyunan medya baronları, ön sayfayı ve logo üstünü ancak ve ancak “satış vitrini” olarak görebiliyorlar. Evet, bu ticarette normaldir. Ancak bir gazeteci olarak acınacak heldesiniz, patetik durumdasınız.
4. Genelkurmay’ın talebi hemen yankısını buldu, bir takım ’sivil’ toplum örgütleri durumdan vazife çıkardı ve 24 Haziran’da ilk miting İstanbul’da yapılacak. Böyle mitinglerin seçim atmosferini etkilememesi veya seçim atmosferinin mitinglerden etkilenmemesi söz konusu olabilir mi? Mitingin düzenleyicilerinden birinin veya birkaçının bir siyasi partimizden milletvekili adayı da olması normal mi?
Cevap:
Tabi ki etkilenmemesi söz konusu olamaz Berkan. Olacak da zaten. Mitinglerin amacı etkilemektir.
Zaten sizin engel olmaya çalıştığınız da bu değil mi? 4 yıldır ne güzel tam tavına getirmiştiniz memleketi ve seçmeni, içi bomboş ama mankeni bol “yalan rüzgarı” benzeri gazete sayfalarınızla ve TV programlarınızla. Nereden çıktı şimdi bu seçmenin aklını başına getirecek ve gerçekleri su üzerine çıkaracak mitingler ve dolayısıyla toplumsal haberleşme ve bilinçlenme ortamı.
Sakın ha, haza çok yanlış. Toplum böyle birlikteliklerle basının ve medyanın kendilerini bunca yıldır nasıl uyutup, uyuşturup yok ettiğini ve gerçekleri gizlediğini anlarsa haliniz nice olur sonra?
Tabi ki mitingi düzenleyenlerin bazısının da milletvekili adayı olmaları çok yanlış (!). Onlar milletvekili adayı olunca bahçede çiçek yetiştirmeli, kütüphaneye gidip kitap karıştırmalı, saunada kilo atmalı, ya da defilelerde boy filan göstermeli ne bileyim. Öyle miting filan düzenlemeğe kalkmak da ne oluyor ki canım?
Ah şöyle “bi” AKTÜSİAD olacaktı ki bu mitingi düzenleyen, keyfine doyum olmasın. Önce bol bol “iktidar yıkama yağlama” servisi, ardından da gelsin yine medyanın yarattığı “güneşte çifte kavrulmuş, çıtır çıtır kızarmış mankenler ve sözde ses sanatçıları”. Ohhh yeme de yanında yat!
5. Acaba Genelkurmay’ın son bildirisi, bu ülkede kıvançta ve tasada bir olarak, hep birlikte ve barış içinde yaşama idealine ne kadar hizmet etti, edecek?
Cevap:
Bunun tek bir cevabı var.
Ama önce şunu öğrenmen lazım.
Ortada “Genelkurmay” diye ayrı gayrı sanal kadrosal bir olgu, bir kurum yok. Şunu aklına iyice sok sayın Berkan. Ortada sadece ve sadece tek yumruk ve tek vicdan olan, bir bütün ve tam olan, bir tek Türk ORDU’su var. Anladın mı?
İşte bu bildiri de “Türk Ordusu’nun bildirisi”. Başkomutan’ından erine, bayrağından milletine kadar her unsuru ile o sözlerin ardında olan şanlı Türk Ordusu.
Gel istersen senin az önceki sorunu şimdi bu şekilde bir soralım bakalım cevabı ne olur:
“Türk Ordu’sunun son bildirisi, bu ülkede kıvançta ve tasada bir olarak, hep birlikte ve barış içinde yaşama idealine ne kadar hizmet etti, edecek?”
Sen bunun cevabını gerçekten bilmiyor musun Berkan?
Bu soruyu gerçekten sormak ister misin Berkan?
NOT:
İşte salt bu gibi yazarlar ve genel yayın yönetmenleri nedeniyle milletvekili seçilirsem, BASIN ve MEDYA’nın halkın bilgi, kültür ve eğitim düzeyini ve dolayısıyla refahını ve geleceğini etkileyen ve en az sağlık kadar önemli bir sosyal unsur olarak derhal Bankalar Kanunu benzeri mesleki denetim ve düzenleme altına alınması için çalışacağıma ve halkın akıl sağlığını etkileyen bilgisiz ve yetersizlerin sistemden temizlenmesi ve okurların ve izleyicilerin korunması için de yine BDDK ve TMSF benzeri güvence kuruluşlarının oluşturulması için çalışacağıma söz veririm.
Cemil TARHAN
KAYNAK: http://ezete.wordpress.com/2007/06/12/ismet-berkanin-iqsu-hakkinda
CEMİL TARHAN'IN İLGİNÇ SEÇİM KAMPANYASI DUYURUSU
Kampanyamı 18 Haziran 2007 Pazartesi günü saat 08:00 itibariyle başlatıyorum.
Siz saygıdeğer İstanbullu hemşehrilerim ile hergün ya bir vapurda, ya bir otobüste, ya bir istasyonda bir arada olacağız. Ben sizin benden beklediklerinizi ve istediklerinizi dinlerken sizlerle de beni görmüş tanımış ve şu adam kimmiş, neyin nesiymiş öğrenmiş olacaksınız.
Banka Hesap
Kampanyam için destek vermek isteyenler sevgili İstanbul’luların gönüllerinden ne kopuyorsa kampanya bağış bedellerini lütfen aşağıdaki banka hesap numaralarından birine havale etmeleri ve daha sonra tarafıma kampanya@cemiltarhan.com adresine eposta ile bildirmelerini rica ederim.
Böylece ben de kendilerine geri dönüp teşekkür etme imkanı bulabilirim.
Kampanya’ma destekte bulunan dostlarıma adreslerini de verdikleri taktirde, ayrıca bir de özel olarak tasarlanmış bir “Milletvekili Kalemi” hediye etmeyi çok isterim.
Saygılarımla
Cemil Tarhan
Bağımsız Milletvekili Adayı
BANKA | IBAN | ŞUBE ADI | ŞUBE NO | Hesap Numaralarım |
YKB | TR360006701000000068216737 | Çiftehavuzlar | 319 | 68216737 |
FINANS | TR960011100000000002913727 | Çiftehavuzlar | 00902 | 2913727 |
GARANTI | TR300006200039500006696832 | ULUS | 395 | 6696832 |
ISBANK | TR480006400000110820407976 | Caddebostan | 1082 | 0407976 |
AKBANK | TR400004600255888000074067 | Caddebostan | 255 | 0074067 |
HSBC | TR510012300736100436127000 | Çiftehavuzlar | 736 |