Seyahat ile ilgili yaklaşık 60 bin eserin bulunduğu dünyanın en büyük gezi kitabevlerinden Altair, 30'uncu yaşını çarpıcı bir özel sayıyla kutladı. İspanya'nın en önemli seyahat dergilerinden olan Altair bu kapsamda İstanbul'u kapak yaptı.
Madrid Turizm ve Kültür Müşavirliği'nin son 3 senedir halkla ilişkilerini sürdüren Pasion Turca'nın hazırlattığı GEO Özel Türkiye sayısından sonra yepyeni bir çalışma İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olması arifesinde Altair'den geldi. Barcelona ve Madrid'deki şubelerinde gezginlerin ihtiyacı olan tüm yayınların bulunabildiği kitabevinin çıkardığı Altair dergisinin yeni sayısında İstanbul'a 20 sayfa ayırdı. İstanbul fotoğraflarıyla başlayan kapak çalışması kahve kültürümüz üzerine bir yazı ile devam ediyor. Ardından Mimar Sinan'ın eşsiz güzellikteki eserleri ve İstanbul Arkeoloji Müzesi tanıtılıyor.
Birbirinden ilginç konuların yer aldığı dergideki ilk büyük dosya Suların Yaşlı Prensesi başlığıyla şehri saran denizleri ve boğazı işliyor. Köprülerinden vapurlarına, martılarından balıkçılarına Boğaz'ın İstanbulluların hayatını nasıl etkilediğini anlatan dosyada, Napolyon'un "Dünyada tek bir devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu" sözü hatırlatılıyor.
Peter Gylliuss'un "Tek bir anahtarla iki dünyayı, iki denizi açıp kapattığı için İstanbul Boğazı diğer tüm boğazlardan üstündür" açıklamasının yer aldığı dergide, binlerce yıllık geçmişi olan şehrin tarihi öneminin altı çiziliyor. Asırlardır farklı dillerin konuşulduğu, sokakları ve tezgâhları arasında insanı adeta kaybolmaya davet eden Kapalı Çarşı dergide derinlemesine inceleniyor.
Ressamların yüzyıllar boyunca tuvale aktardığı İstanbul'un büyüsü "Doğu Efsanesi" başlığıyla aktarılırken, "Yazarlar şehri" başlıklı diğer bir dosyada Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Orhan Pamuk'a, Halide Edip Adıvar'dan Tomris Uyar'a ünlü yazarlarla İstanbulluların edebiyatı inceleniyor.
Lokantaları, barları, kahveleriyle günün her saati eğlence merkezi olan Beyoğlu ise Altair dergisine simiti, nargilesi, tramvayı, müzikleri ve gece hayatı ile taşınıyor.
Osmanlı Dünyası başlıklı dosyada Istanbul'un ışığı, ipekleri, hamamları, aman dileyene merhamet eden Osmanlı hünkârlarının hoşgörüsü ve sanata düşkünlüğü dile getirilirken, Bizans dosyasında şehrin Osmanlı dönemi öncesi gelişimi anlatılıyor.
Dergide, padişahların hoşgörüsü sayesinde asırlar boyunca tek tanrılı dine inananların barış içinde yaşadığı Istanbul'un minarelerinden ezan okunurken, Fener'de Rumların, Balat'ta Sefarad'ların Hıristiyan ve Musevi ibadetlerini yerine getirildiği kültür ve inançlar mozaği resmediliyor