Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşarı Sabri Erbakan, Türkiye'nin taşıdığı deprem riskine bakıldığında, bugün en önemli şehirlerden İstanbul'da yapı stokunun yüzde 85'inin, İzmir'de yüzde 65'inin, Ankara'da da yüzde 40 civarının ruhsatsız kaçak binalardan oluştuğunun görüldüğünü bildirdi.
Yapı denetimine ilişkin 5 Şubat 2008'de yenilenen yönetmeliğin, uygulaması konusunda yaşanan sorunlar ve yapılması gereken değişiklikler, Yapı Denetim Kuruluşları Birliği İzmir Şubesi'nin düzenlediği toplantıyla ele alındı.
Erbakan, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Salonu'ndaki toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de yapı denetim sisteminin 1999 yılındaki Marmara Depremi'nin ardından getirildiğini belirtti.
Sistemdeki eksiklik ve sıkıntıları çok yakından takip ettiklerini ve bunları gidererek sistemi oturtma azminde olduklarını ifade eden Erbakan, bu çerçevede ilk olarak 19 pilot ilde uygulanan yapı denetimi sisteminin yaygınlaştırılması çalışmalarının sürdüğünü söyledi.
Erbakan, yeni bir Yapı Denetimi Yasası hazırlandığını ve bununla yapı denetimi kuruluşlarının faaliyetinin zorunlu olduğu il sayısını ilk etapta 50'ye çıkarmayı, sonra da gerekli altyapının tamamlanmasıyla Türkiye geneline yaymayı öngördüklerini kaydetti.
MARMARA DEPREMİ DENEYİMİ
Yapı denetiminin ne kadar önemli olduğunun Marmara Depremi sonrası ortaya çıktığını ifade eden Erbakan, şunları söyledi:
''Ülkemiz 1. derece deprem kuşağında. Hepimiz 1999'da bu felaketi yaşadık. 45 saniyede bütün canınızı, malınızı, her şeyini kaybediyorsunuz. Bu sıkıntıyı beraber yaşadık ve orada depremden sonra yaptığımız incelemelerde yapı stoğumuzun ve kullanılan malzemelerin de ne durumda olduğunu gördük.
Bugün en önemli şehirlerimize baktığımız zaman 1. derece deprem riski içindeki İstanbul'da binaların yüzde 85'i ruhsatsız. Bu İzmir'de yüzde 65, Ankara'da yüzde 40'larda, böyle bir portreyle karşı karşı karşıyayız. Yurt dışındaki bir toplantıda sordum, ben de nasıl böyle bir hata yaptım diye sonra kendi kendime kızdım ama 'Kaçak binalarla nasıl mücadele ediyorsunuz' dediğim zaman, adamların gözleri fal taşı gibi açıldı. Dediler ki, 'Böyle bir şey mümkün mü?' Ama bizde maalesef kaçak, ruhsatsız yapı yapıyorsunuz, ayrıca sonradan oturup mal sahipleriyle devlet oturup pazarlık yapıyor, '2 kat verelim, 3 kat verelim.' Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir rezalet yok. Bunu sadece biz yapıyoruz. Tabii bütün bunlara artık bir nokta koyma zamanı geldi.''
İSTANBUL'UN TAŞIDIĞI DEPREM RİSKİ
Erbakan, Türkiye'nin deprem riskine her an için sahip olduğu uyarısında bulundu.
İzmir'de her gün insanların hissettiği ya da hissetmediği en az 3 deprem olduğunu, yarın ne olacağının ise belli olmadığını dile getiren Erbakan, İstanbul'un taşıdığı deprem riskine ilişkin şu bilgileri verdi:
''Ben İstanbul'da Marmaray'ı gezerken, oradaki Marmaray'ın başındaki Japon teknik uzmanla görüştüm, kendisi aynı zamanda Kobe'deki depremden sonra bu konuda da çok uzmanlaşmış bir kişi. İstanbul için 'Hiç belli değil, yani 1 saniye sonra da olur, 10 gün sonra da 10 sene sonra da olur ama mutlaka 7'nin üzerinde bir deprem olacaktır' dedi. Ve nedir stok dedim? 'İstanbul'un mevcut manzarada yüzde 65'i yıkılır' dedi.''
İstanbul'da bu riskin azaltılması için gerekli çalışmaların yapıldığını, özellikle devlet olarak köprülere büyük önem verdiklerini dile getiren Erbakan, şöyle devam etti:
''Köprüler, en önemli konulardan bir tanesi. Onların güçlendirmesi bitmek üzere. Yaklaşım viyadüklerinin güçlendirmesi bitmek üzere. Kamu binalarını mümkün olduğu kadar, okul, hastane, karakol gerekli kamu binalarının güçlendirmesini yapıyoruz. İlgili kurumlara da bilhassa Milli Eğitime, ihtiyacı var, bilgi veriyoruz. Onlar da kendi okullarının güçlendirmelerini yapıyorlardır.''
Erbakan, İstanbul'da deprem noktasında bir diğer önemli konunun yapılaşma olduğunu ifade etti. İstanbul'un bazı bölgelerinin deprem anında müdahaleye hiçbir şekilde imkan tanımayacak yapıda olduğunu belirten Erbakan, 'İtfaiye Müdürüne sordum, şu Moda'da saat 7'den sonra hangi sokağa girebilirsiniz? Dediler ki, 'Bin 145 tane sokağa giremiyoruz. Düşünün bu normal İstanbul, bir de deprem olduktan sonra arama kurtarma çalışmalarında oraya girmeniz mümkün değildir. Onun için bu konuda çok ciddi olarak ele almamız gereken hususlar var ülke olarak'' diye konuştu.
MÜTEAHHİTLİKTE SERTİFİKASYON SİSTEMİ
Sabri Erbakan, yapı denetim sisteminin içerisine sigortacılık sistemini de dahil etmeyi düşündüklerini bildirdi.
Bunun için yaptıkları görüşmelerde sigorta sektörünün, müteahhitlere güven duymamasının bunun önünde en büyük engel olarak ortaya çıktığını anlatan Erbakan, hem güvenli binalar yapılmasını sağlamak hem de bu güven sorununu aşmak üzere müteahhitliğe sertifikasyon getirilmesi için çalışıldığını söyledi.
Erbakan, bu çalışmayla öncelikle müteahhitlik mesleğinin tanımının yapılacağını belirterek, şunları kaydetti:
''Evet, bugün kapital sahibi müteahhitlik yapabilir. Ancak onun da kaidesi ve kuralı var. Ben mimarım. Ben nasıl beyin ameliyatı yapamıyorsam, bir doktor da müteahhitlik yapamaz. Evet kapitali vardır, kapitalini yatırır, sistemi kurar ama o sistemin içerisinde o şirketin de başında mühendis, mimar olacaktır, teknik adam olacaktır. Şimdi bunu tartışıyoruz. Bugün özel hastaneler var ama başhekimleri doktor, mühendis değil. Ben nasıl beyin ameliyatı yapamıyorsam, nasıl eczane açamıyorsam, o sistemin de mutlaka oturması lazım. Dünyanın her tarafında bu böyle. Sertifikası olmayanı yurt dışında şantiyeden içeri bile sokmuyorlar.''
Türkiye'de düzenleme yapılması gereken bir diğer önemli konununda planlama noktasında yaşandığını ifade eden Erbakan, Türkiye'de her şeyden önce planlama karmaşasının ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.
Erbakan, ''Türkiye'de bugün 14 kurum plan yapıyor, Cumhurbaşkanlığı da dahil olmak üzere. Şu anda İzmir'de görülen, 4 kurum bildiğim kadarıyla plan yapıyor. Böyle bir şey olmaz. Bunun otoritesi bir tane olmalı'' dedi.