Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, elektrik arzında 2008-2009 yılında bir takım aksaklıklar yaşanacağını bildiklerini belirterek, ''Hükümet, bir takım tedbirler almaya çalışmaktadır. Ancak göstergeler şuna işaret ediyor ki, bu tedbirler yeterli olmayabilir'' dedi.
5. Dünya Odalar Kongresi kapsamında düzenlenen ''Enerjinin Geleceğinin Güvenceye Alınması'' konulu oturumda konuşan Koç, dünya ekonomisinin büyümesi gibi gelişmelere paralel olarak enerjinin giderek önem kazandığını, talep sürekli artarken arzın azaldığını, bu nedenle de enerji fiyatlarının çok yükseldiğini kaydetti.
Enerji konusunda çevreyle de ilgili sorunlar bulunduğunu, enerji kullanırken emisyon seviyelerinin düşürülmesi gerektiğini belirten Koç, ancak bunun söylendiği kadar kolay bir iş olmadığını, en önemli örneğinin de ABD olduğunu söyledi.
Türkiye'nin enerji ithalatçısı bir ülke olarak kaynaklar açısından diğer ülkelere bağımlı olduğunu ve öteki ülkelerde olduğu gibi GSMH'si arttıkça enerji ihtiyacının da yükseldiğini hatırlatan Koç, yurt içi kaynakların kullanılması açısından pek çok çalışma yapıldığını, ancak artan talebe yanıt verecek seviyeye ulaşılamadığını ifade etti.
Rahmi Koç, Türkiye'nin, ''enerjiye aç'' Avrupa ile enerji kaynakları açısından zengin Rusya, Orta Doğu ve Hazar bölgeleri arasında eşsiz bir coğrafi konuma sahip olduğunu dile getirerek, ''Türkiye bu sebeple hidrokarbon kaynaklarına aç olan piyasalara taşıma açısından her zaman tartışmaların bir parçası olmuştur. AB ve batı dünyası arz kaynaklarını çeşitlendirmek istemektedir. Bu sebeple Türkiye, Doğu ve Batı arasında bir enerji koridoru haline dönüşmüştür. Türkiye'nin bu anlamda kendi enerji stratejisini buna bağlı olarak şekillendirmesi gerekmiştir'' diye konuştu.
BORU HATTI PROJELERİ
Bu çerçevede geliştirilen boru hattı projelerine değinen Koç, bu tür çalışmaların Türkiye'nin gelecekte AB'ye güvenli enerji sağlayan bir ülke olmasını sağlayacağını belirterek, şöyle devam etti:
''Bütün bu göstergeler güzel, ancak bunların ticari ve stratejik anlamda bizim için önemi nedir? Biz acaba arz güvenliğini sağlayabilecek miyiz? Bu kaynaklara kolay ve ucuz olarak erişebilecek miyiz? Türkiye'nin bu boru hatlarından gerçekten önemli bir geliri mi söz konusu olacak? Maalesef bu sorulara verilecek cevap, hayır. Bu önemli projeler özellikle geçiş esnasında Türkiye'ye faydalı olacaktır. Bu projelerin yarattığı istihdam da Türkiye için önemli olacaktır. Ancak bu boru hatlarıyla gelecek olan gaz, Türkiye'nin enerji ihtiyacının veya enerji faturasının yanında çok yüksek bir oran teşkil etmemektedir.'' Rahmi Koç, hükümet ve şirketlerin bu enerji kaynaklarına mutlaka güvenli ve ekonomik bir şekilde ulaşması gerektiğine işaret ederek, enerji kaynaklarının nakledilmesinde deniz ve boğaz yolları yerine boru hatlarının kullanılması gerektiğini söyledi.
''REZERVLERDE HİSSEDAR OLMAK DAHA AVANTAJLI''
Türkiye'nin, Avrupa enerji formülü içerisinde önemli bir bileşen olduğunu dile getiren Koç, ''Ancak Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği söz konusu olduğunda bu tür tartışmalarda, Türkiye'nin uygun bir ülke olup olmadığı her zaman için tartışma yaratan bir konu olmuştur. Ve çok kısa sürede de çözülecek bir konu gibi görünmemektedir'' dedi.
Rahmi Koç, Türkiye'nin rezervleri elinde bulunduran şirketlerde de hisse sahibi olmasının önem taşıdığını, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) hem petrol hem gaz rezervlerinde bir payı bulunduğunu vurgulayarak, bu kaynaklara hissedar olmanın, sadece enerji kaynaklarının taşınmasında bir yol olmaktan çok daha avantajlı olduğunu, Türkiye'nin de stratejisini bu konuma göre değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
ENERJİDE ÖZELLEŞTİRMELER
Türkiye'de petrol sektöründeki gelişmelerin son yıllarda oldukça tatmin edici olduğunu, elektrik ve doğal gaz sektörlerinde ise gerçekten yoğun serbestleştirme çalışmalarına rağmen ilerlemenin çok yavaş geliştiğini aktaran Koç, elektrik dağıtımı alanındaki özelleştirmelerle ilgilenen tarafların ortaya çıktığını ancak ne yazık ki bu özelleştirme süreçlerinin durdurulduğunu kaydetti.
Koç, geçmişte de bazı özelleştirmelerin onaylandığını, bazılarının geride bırakıldığını belirterek, ''Bu tür girişimler Türkiye'nin yurt dışındaki imajını zedelemektedir ve yabancı yatırımcıları da caydırmaktadır'' dedi.
ELEKTRİK ARZI...
Rahmi Koç, ''Elektrik arzında 2008-2009'da bir takım aksaklıklar yaşayacağımızı biliyoruz. Hükümet, halihazırdaki tesisleri rehabilite ederek, bu tesislerin etkinliklerini artırarak ve yeni projeler geliştirerek bir takım tedbirler almaya çalışmaktadır. Ancak göstergeler şuna işaret ediyor ki, bu tedbirler yeterli olmayabilir. Sıfırdan başlayan ve ağır yatırım gerektiren bir takım projelerin geliştirilmesi gerekmektedir'' diye konuştu. Koç, bunların da büyük enerji şirketleri tarafından yapılabileceğini, bu tür yatırımcıların yatırımın getirisi ve güvenli ortam açısından tatmin olması gerektiğini ifade etti.
Nükleer enerjinin siyasal, çevresel, toplumsal etkileri olan ve çok tartışılmış bir konu olduğunu belirten Koç, aynı zamanda bu tesislerin kurulmasının ve işler hale gelmesinin de 8-10 yıl süre gerektirdiğini belirtti.
''ETKİNLİĞİ ARTIRMAK İÇİN BAŞKA TEDBİRLER ZORUNLU''
Son ayların kurak geçmesinin su seviyesini azalttığına işaret eden Koç, yenilenebilir enerji konusuna değinirken de, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması alanındaki çalışmalarının zayıf kaldığını, hükümetin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmayı teşvik ettiğini söyledi.
Satın alma ve diğer alanlarda çeşitli teşvikler getirildiğini anlatan Koç, şöyle devam etti:
''Ancak uygulamada görüyoruz ki bu tedbirler, teşvikler yeterli olmamıştır. Enerji etkinliğini artırmak için başka tedbirlerin de alınması zaruridir. Hükümet bu anlamda birçok adım atmıştır, önemli mesafe kaydetmiştir. Ancak bu teşvikler yeterli olmadığına göre yeni teşviklerin getirilmesi gerekmektedir.'' Koç, kısa bir süre önce Hong Kong'da bulunduğunu, burada gece-gündüz binaların aydınlatıldığını gördüğünü anlatarak, ''Sonsuz bir enerji kaynağına sahip olduklarını ve enerji kaynağının bittiğini görmeyeceklerini zannediyorlar. Ancak enerji, görebildiğim gelecekte bizim için çok daha önemli bir konu haline gelecek'' diye konuştu.
Türkiye gibi dış kaynağa dayalı olarak enerji sağlayan ülkeler için enerjinin çok daha önemli bir konu olduğunu vurgulayan Koç, enerjinin etkinliği ve yerel enerji kaynaklarının kullanımının, Türkiye'nin enerji arzını daha güvenli hale getireceğini söyledi.
AB'ye üyelik sayesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla odaklanmak gerekeceğini belirten Koç, Türkiye'nin, enerji açısından son derece zengin ülkelerle çevrili olduğunu, etrafında enerji zengini ülkeler bulunmasına karşın Türkiye'nin tamamen enerjiye bağımlı bir ülke konumunda yer aldığını kaydetti.
Rahmi Koç, ''Türkiye bundan dolayı mutlaka yurt içi ve yurt dışı yatırımcıları enerji sektörüne çekebilmelidir. Ancak böylelikle gelecekte enerji ihtiyacımızı daha güvenli sağlayabiliriz'' dedi.
5. Dünya Odalar Kongresi kapsamında düzenlenen ''Enerjinin Geleceğinin Güvenceye Alınması'' konulu oturumda konuşan Koç, dünya ekonomisinin büyümesi gibi gelişmelere paralel olarak enerjinin giderek önem kazandığını, talep sürekli artarken arzın azaldığını, bu nedenle de enerji fiyatlarının çok yükseldiğini kaydetti.
Enerji konusunda çevreyle de ilgili sorunlar bulunduğunu, enerji kullanırken emisyon seviyelerinin düşürülmesi gerektiğini belirten Koç, ancak bunun söylendiği kadar kolay bir iş olmadığını, en önemli örneğinin de ABD olduğunu söyledi.
Türkiye'nin enerji ithalatçısı bir ülke olarak kaynaklar açısından diğer ülkelere bağımlı olduğunu ve öteki ülkelerde olduğu gibi GSMH'si arttıkça enerji ihtiyacının da yükseldiğini hatırlatan Koç, yurt içi kaynakların kullanılması açısından pek çok çalışma yapıldığını, ancak artan talebe yanıt verecek seviyeye ulaşılamadığını ifade etti.
Rahmi Koç, Türkiye'nin, ''enerjiye aç'' Avrupa ile enerji kaynakları açısından zengin Rusya, Orta Doğu ve Hazar bölgeleri arasında eşsiz bir coğrafi konuma sahip olduğunu dile getirerek, ''Türkiye bu sebeple hidrokarbon kaynaklarına aç olan piyasalara taşıma açısından her zaman tartışmaların bir parçası olmuştur. AB ve batı dünyası arz kaynaklarını çeşitlendirmek istemektedir. Bu sebeple Türkiye, Doğu ve Batı arasında bir enerji koridoru haline dönüşmüştür. Türkiye'nin bu anlamda kendi enerji stratejisini buna bağlı olarak şekillendirmesi gerekmiştir'' diye konuştu.
BORU HATTI PROJELERİ
Bu çerçevede geliştirilen boru hattı projelerine değinen Koç, bu tür çalışmaların Türkiye'nin gelecekte AB'ye güvenli enerji sağlayan bir ülke olmasını sağlayacağını belirterek, şöyle devam etti:
''Bütün bu göstergeler güzel, ancak bunların ticari ve stratejik anlamda bizim için önemi nedir? Biz acaba arz güvenliğini sağlayabilecek miyiz? Bu kaynaklara kolay ve ucuz olarak erişebilecek miyiz? Türkiye'nin bu boru hatlarından gerçekten önemli bir geliri mi söz konusu olacak? Maalesef bu sorulara verilecek cevap, hayır. Bu önemli projeler özellikle geçiş esnasında Türkiye'ye faydalı olacaktır. Bu projelerin yarattığı istihdam da Türkiye için önemli olacaktır. Ancak bu boru hatlarıyla gelecek olan gaz, Türkiye'nin enerji ihtiyacının veya enerji faturasının yanında çok yüksek bir oran teşkil etmemektedir.'' Rahmi Koç, hükümet ve şirketlerin bu enerji kaynaklarına mutlaka güvenli ve ekonomik bir şekilde ulaşması gerektiğine işaret ederek, enerji kaynaklarının nakledilmesinde deniz ve boğaz yolları yerine boru hatlarının kullanılması gerektiğini söyledi.
''REZERVLERDE HİSSEDAR OLMAK DAHA AVANTAJLI''
Türkiye'nin, Avrupa enerji formülü içerisinde önemli bir bileşen olduğunu dile getiren Koç, ''Ancak Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği söz konusu olduğunda bu tür tartışmalarda, Türkiye'nin uygun bir ülke olup olmadığı her zaman için tartışma yaratan bir konu olmuştur. Ve çok kısa sürede de çözülecek bir konu gibi görünmemektedir'' dedi.
Rahmi Koç, Türkiye'nin rezervleri elinde bulunduran şirketlerde de hisse sahibi olmasının önem taşıdığını, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) hem petrol hem gaz rezervlerinde bir payı bulunduğunu vurgulayarak, bu kaynaklara hissedar olmanın, sadece enerji kaynaklarının taşınmasında bir yol olmaktan çok daha avantajlı olduğunu, Türkiye'nin de stratejisini bu konuma göre değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
ENERJİDE ÖZELLEŞTİRMELER
Türkiye'de petrol sektöründeki gelişmelerin son yıllarda oldukça tatmin edici olduğunu, elektrik ve doğal gaz sektörlerinde ise gerçekten yoğun serbestleştirme çalışmalarına rağmen ilerlemenin çok yavaş geliştiğini aktaran Koç, elektrik dağıtımı alanındaki özelleştirmelerle ilgilenen tarafların ortaya çıktığını ancak ne yazık ki bu özelleştirme süreçlerinin durdurulduğunu kaydetti.
Koç, geçmişte de bazı özelleştirmelerin onaylandığını, bazılarının geride bırakıldığını belirterek, ''Bu tür girişimler Türkiye'nin yurt dışındaki imajını zedelemektedir ve yabancı yatırımcıları da caydırmaktadır'' dedi.
ELEKTRİK ARZI...
Rahmi Koç, ''Elektrik arzında 2008-2009'da bir takım aksaklıklar yaşayacağımızı biliyoruz. Hükümet, halihazırdaki tesisleri rehabilite ederek, bu tesislerin etkinliklerini artırarak ve yeni projeler geliştirerek bir takım tedbirler almaya çalışmaktadır. Ancak göstergeler şuna işaret ediyor ki, bu tedbirler yeterli olmayabilir. Sıfırdan başlayan ve ağır yatırım gerektiren bir takım projelerin geliştirilmesi gerekmektedir'' diye konuştu. Koç, bunların da büyük enerji şirketleri tarafından yapılabileceğini, bu tür yatırımcıların yatırımın getirisi ve güvenli ortam açısından tatmin olması gerektiğini ifade etti.
Nükleer enerjinin siyasal, çevresel, toplumsal etkileri olan ve çok tartışılmış bir konu olduğunu belirten Koç, aynı zamanda bu tesislerin kurulmasının ve işler hale gelmesinin de 8-10 yıl süre gerektirdiğini belirtti.
''ETKİNLİĞİ ARTIRMAK İÇİN BAŞKA TEDBİRLER ZORUNLU''
Son ayların kurak geçmesinin su seviyesini azalttığına işaret eden Koç, yenilenebilir enerji konusuna değinirken de, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması alanındaki çalışmalarının zayıf kaldığını, hükümetin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmayı teşvik ettiğini söyledi.
Satın alma ve diğer alanlarda çeşitli teşvikler getirildiğini anlatan Koç, şöyle devam etti:
''Ancak uygulamada görüyoruz ki bu tedbirler, teşvikler yeterli olmamıştır. Enerji etkinliğini artırmak için başka tedbirlerin de alınması zaruridir. Hükümet bu anlamda birçok adım atmıştır, önemli mesafe kaydetmiştir. Ancak bu teşvikler yeterli olmadığına göre yeni teşviklerin getirilmesi gerekmektedir.'' Koç, kısa bir süre önce Hong Kong'da bulunduğunu, burada gece-gündüz binaların aydınlatıldığını gördüğünü anlatarak, ''Sonsuz bir enerji kaynağına sahip olduklarını ve enerji kaynağının bittiğini görmeyeceklerini zannediyorlar. Ancak enerji, görebildiğim gelecekte bizim için çok daha önemli bir konu haline gelecek'' diye konuştu.
Türkiye gibi dış kaynağa dayalı olarak enerji sağlayan ülkeler için enerjinin çok daha önemli bir konu olduğunu vurgulayan Koç, enerjinin etkinliği ve yerel enerji kaynaklarının kullanımının, Türkiye'nin enerji arzını daha güvenli hale getireceğini söyledi.
AB'ye üyelik sayesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla odaklanmak gerekeceğini belirten Koç, Türkiye'nin, enerji açısından son derece zengin ülkelerle çevrili olduğunu, etrafında enerji zengini ülkeler bulunmasına karşın Türkiye'nin tamamen enerjiye bağımlı bir ülke konumunda yer aldığını kaydetti.
Rahmi Koç, ''Türkiye bundan dolayı mutlaka yurt içi ve yurt dışı yatırımcıları enerji sektörüne çekebilmelidir. Ancak böylelikle gelecekte enerji ihtiyacımızı daha güvenli sağlayabiliriz'' dedi.