Gül Çankaya’nın kapılarını Cumhuriyet mitinglerine ve Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisine karşı çıkan, hatta kendisinin cumhurbaşkanı olmasını desteklemek için karşısına “Aliye Öztürk” isimli sanal bir aday çıkaran “Genç Siviller” adlı anti-militarist gençlere de açtı. Genç Siviller amblem olarak kullandıkları vişne çürüğü rengindeki Converse ayakkabıyı Çankaya’ya taşıdı ama bir farkla. Resepsiyona katılan hareketin lideri Turgay Oğur, siyah takım elbisenin altına uyumlu olması için vişne çürüğü yerine siyah converse ayakkabı giydiğini söyledi.
Köşke davetiniz nasıl oldu?
Biz devlet protokolünde yer alan bir sivil toplum örgütü değiliz. Dolayısıyla Çankaya Köşkü’nün oluşturduğu davet listesinde yoktuk. Sayın Gül özellikle bizi davet etmek istemiş. Biz listeye öyle alınmışız.
Neden Converse?
Bu ayakkabı, biraz de yersiz yurtsuz olma hali. Vicdanımız üzerinden konuşuyoruz. Bu nedenle biraz hızlı hareket etmek zorundayız. Ayakkabıyla bunun mesajını veriyoruz. Postalın sivil hali de denebilir.
Sayın Gül sizi nereden tanıyor?
Cumhurbaşkanlığı tartışmaları sürecinde yaptığımız faaliyetler medyada geniş yer aldı. Oradan bilgisi olduğunu düşünüyoruz.
Nasıl ulaştılar?
Biraz güç oldu. Telefon numaralarımız Köşk’te olmadığı için bizi epey bir aramışlar. Hatta İçişleri Bakanlığı’nı bile aramışlar bilgi için. Perşembe geceyarısı beni aradılar. Ve Sayın Gül’ün yarın (cuma) Köşk’teki resepsiyona bizi davet etmek istediğini söylediler. Biz de üyemiz Neslihan Demir’le birlikte katıldık.
Bu, topluma bir mesaj
Convers’i özellikle mi seçtiniz?
Ben oraya Genç Siviller olarak davet edildim, Turgay Oğur olarak davet edilmedim. O nedenle bizden birşey taşımam gerektiğini düşündüm. Bir de Çankaya biliyorsunuz kıyafetlerle çok tartışılıyor son günlerde. Ve oranın belli kurallarının olduğu söyleniyor. Bu kurallar da teamülden oluşturulmuş, başka herhangi bir dayanağı olmayan kurallar. Biraz da o kıyafet üzerinden yapılan tartışmaları da eleştiren bir tavır göstermek istedik. Çünkü bize gelen davetiyede koyu renk elbise giyilmesi gerektiğine işaret eden gayet ciddi bir tanım vardı. Biz o tanımı da biraz eleştirmek için böyle bir davranışta bulunduk. Çünkü Hayrunnisa Gül’ün de oradaki varlığı da başörtüsü ile ilgili tartışılıyor. Bu spor ayakkabısıyla bu mesajı verdik. Mesajımız şuydu: İnsanlar orada kendileri olarak vardır, kıyafetleriyle değil.
Bizi işadamlarına övdü
Gül’le tanışma nasıl oldu?
Tokalaştığımızda kendimizi tanıttık. “Yetişebildiniz demek ki? Size ulaşmaya çalışıyorlardı” dedi. Çok yakınlık gösterdi. Hatta o sırada herkesten daha çok yanında kaldık. Sonra resepsiyonda işadamı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Oğuz Satıcı ve Hamdi Akın’la birlikte yanımıza geldi. İşadamlarına dönerek, “Biliyor musunuz arkadaşlar Genç Siviller. Çok yaratıcı metinler ortaya koyuyorlar. Demokrasi savunuculuğu yapan bir sivil örgüt” diyerek, bizi tanıttı.
Mesajınız neydi?
Şu mesajı vermek istedik. Biz nasılsak, öyleyiz. Biz siyasal olarak kendimizi şöyle tanımlıyoruz: Biz herhangi bir görüşün temsilcisi değiliz. O yüzden olaylara bakarken belli ön yargılarla, ön kabullerle bakmıyoruz. Herşeyi vicdanımızın süzgecinden geçiriyoruz. Ancak bu şekilde birarada kalabiliriz, faaliyet gösterebiliriz. İnsanın vicdanın peşinden koşması için de esnek olması, bir yere ait olmaması gerekir. Spor ayakkabısının temsil ettiği şey bu. Esnek hareket edebilmek, koşabilmek, hızlı hareket edebilmek, bu bizim siyasal tavrımızdır da aynı zamanda. Biz Sayın Gül’ün de aynen bu şekilde olmasını istiyoruz.
Hayrunnisa Gül geri planda kalıyor. Sizce hep böyle mi olur?
Eğer böyle olursa Gül’ü de çok sert bir şekilde eleştiririz. Hayrunnisa Hanım’ın Çankaya’da normal, hiçbir şeyden çekinmeden ortada olmasını istiyoruz. Tabiri caizse bir Eva Peron gibi, bütün yardım kuruluşlarının hamisi olmasını istiyoruz. Türkiye’de demokratikleşme, özgürleşme, sivilleşme alanlarında faaliyet göstermesini istiyoruz. Sivil toplum örgütleriyle hep dirsek temasında olmasını istiyoruz. Olabildiğince kamusal olmasını istiyoruz. Kamusal alanı tamamen doldurmasını istiyoruz. Çünkü bunu ancak böyle yenebiliriz. Türkiye’de samimi bir şekilde bunun kendi özgürlüklerini kısıtlayacağını düşünen insanlar var. Ve bazıları ispatları ortaya koymayı gerekli bulmayacak kadar önyargılı olabilir. Ama çok büyük bir kesim ispatlanırsa bu kesimle barışabilecek şeyi ortaya koyar. Bunu yapabileceklerine inanıyorum.
Gül’e Converse hediye etti
Gül’e “Spor ayakkabısı giyiyor musunuz? Numaranız 43 mü?” diye sordum. Ardından da ona kendi giydiğim vişne çürüğü renki spor ayakkabılarının aynısından hediye getirdiğimizi söyledim. Güldü ve bize teşekkür etti. Ama Kurallar gereği Köşk’e hediye götürmek yasakmış. O nedenle hediyemizi Köşk’ün girişinde görevlilere verdik, Sayın Gül’e iletilmek üzere...
“Genç Subaylar”a karşı “Genç Siviller” hareketi
‘Sivil postal’ Converse
l1908’de Amerika’da doğdu. Türkçe anlamı “karşıt...” Bugüne kadar bir milyarın üzerindeki satarak dünyanın en çok satan spor ayakkabısı oldu. Özgür, enerjik ve asi ruhların sembolü olarak görüldü.
*Muhalif ruhunu 1950’lerin sonlarında orta sınıfın düzenine karşı çıkan gençler sayesinde buldu. ABD idolü James Dean gibi giyinen deri montlu asi gençliğin simgesiydi.
*1960’larda ise Çiçek Çocuklar’ın vazgeçilmez ayakkabısı oldu. Vietnam Savaşı karşıtı gösterilerde herkesin ayağında Converse vardı. Askerin postalına karşı çıkanların sembolü oldu.
*1970 ve 80’lerde ise Converse Punk Rock çevreleri tarafından sahiplenildi.
*2001’de üretimi durduruldu. 2003’te ezeli rakibi Nike tarafından satın alındı.
*Bu el değiştirmeyle birlikte “tek tipten” modelden ilk kez vazgeçildi. Hedef kitlesi ve tarzında da değişikliğe gitti. Artık her kesime hitap ediyor.
200 ÜYESİ VAR
Genç Siviller’in 200 aidat ödeyen üyesi, 1500 de aktif taraftarı var. Çoğu ODTÜ, Boğaziçi ve Bilkent gibi üniversitelerden mezun. Hareketin içinde ateist, agnostik, Ermeni, Kürt, başörtülü gibi her kesimden kişi var. Resmi adı Siyasal Ufuk Hareketi Derneği. İnternet adresi: www.gencsiviller.net
(Vatan)