Dolandırıcılık tarihinde Sülün Osman adıyla nam salan Osman Ziya Sülün, İstanbulluları yıllarca kandırmış; kimine Galata Kulesi"ni, kimine köprüyü satmıştı. Kiminden de şehir meydanındaki "saate bakma" parası almıştı. Sülün Osman"ın namı Selçuk Parsadan ortaya çıkana kadar sürdü. Gerçi Parsadan halkı değil devleti dolandırmakla övünüyordu; ama bugün Sülün Osman"ın ve Parsadan"ın bile eline su dökemeyeceği dolandırıcılar var. Bunların yöntemleri ise Oscar ödüllü senaryolara taş çıkartacak türden. İşte son günlerde halkı soyup soğana çeviren dolandırıcıların ilginç yöntemleri...
İstanbul"un taşının toprağının altın olduğu devirlerdeydi. Anadolu"nun bağrından trenle kopup gelen vatandaşlar, Haydarpaşa garında inince ilk iş, garın büyük saatine bakarlardı. Sonra da ona göre kendi saatlerini düzeltirlerdi. Anadolu"nun saf ve iyi niyetli çocuğunu saatini düzeltmekle meşgulken gören İstanbul"un kaytan bıyıklı delikanlısı gelir ve selam verirdi. “Hoş geldin, nereden geldin?” sohbetinden sonra saatin sahibinin kendisi olduğunu, saate bakma parası vermesi gerektiğini söylerdi. Taşı toprağı altın olan İstanbul"un elbet bir bedeli olmalıydı. Ağzı iyi laf yapan bu şehirli çocuk da doğru söylüyordu herhalde; “Al o zaman gardaş hakkını!” Dolandırıcılık tarihinde Sülün Osman adıyla nam salan bu İstanbullu genç yıllarca insanları dolandırmış; kimine Galata Kulesi"ni, kimine köprüyü satmıştı. Kiminden de şehir meydanındaki saate bakma parası almıştı. Sülün Osman"ın tahtını sarsan son zamanların en meşhur dolandırıcısı Selçuk Parsadan ise saf Anadolu çocuklarını değil, bizzat ekonomi profesörü olan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tansu Çiller"i dolandırarak adını duyurdu. Ülkeyi dolandıran siyasetçilerin ve namlı işadamlarının isimlerini zikretmeye gerek yok herhalde!
Yıllarca dolandırıcılık davalarıyla ilgilenen ve “Ulusça nasıl dolandırıldık?” diye bir kitap kaleme alan emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, millet olarak dolandırılmaya çok açık bir toplum olduğumuzu söylüyor. Bu sebepten dolandırıcılık ülkemizde pek yaygın. Bir de bu suça caydırıcı cezaların verilmemesi sebebiyle dolandırıcılar işlerine "zevkle" devam ediyor. Üstelik, dolandırıcılar artık Sülün Osman ve Selçuk Parsadan gibi sadece paraya ve mala-mülke değil, insanların canına kastediyor. Mal canın yongasıdır; ama öyle hikayeler var ki insan “keşke para, mal-mülk gitseydi” diyor. Bu konuda dikkatli olmak gerek.