Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün adı daha çok Nişantaşı ve çevresine yaptığı güzelliklerle anılsa da, onun için Kuştepe, Okmeydanı gibi semtin ‘sosyetik’ olmayan muhitleri de önemli. Her gün 6'da uyanan, günde üç kez takım elbise değiştiren, her yönüyle nev-i şahsına münhasır Başkan, yeni projelerini ve özel hayatına ilişkin sırlarını anlattı.
Artık Sarıgül dendiğinde akla ilk olarak Nişantaşı bölgesi geliyor. Buradaki değişim projesinde herşey inceden inceye düşünülmüş. Örneğin asfaltta yeşil diyabaz ve granit taşları kullanılmış...
MS: Evet, çünkü burası İstanbul'un en şık ve prestijli alışveriş merkezi. Burada bütün detayları inceledik. Vatandaşların ne istediğini araştırdık. Örneğin kadınlar yürürken hangi ayakkabı ile hangi taşın üzerinde rahat eder, bunu bile hesapladık.
· En çok merak edilen konu; bütün bunlar çok masraflı işler. Bu para nasıl karşılanıyor?
MS: Bu bölgedeki iş yerlerinden karşılanıyor. Kaç metrekare ise kapladığı alan daha sonra işyeri sahiplerine tahakkuk ettiriliyor. Ama büyük paralar değil bunlar. Mesela çok büyük uluslararası bir firmaya maliyeti 10-20 bin dolar arası bir rakamdır. Emlak vergisi öderken bize ödüyorlar. Apartmanlarda oturanlardan da çok küçük miktarlar alıyoruz.
· Aslında gayrimenkul değerleri artmış oluyor...
MS: Elbette. Daha önce bin dolar olan işyeri kiraları şu anda 10 bin dolarlara çıktı. Konutlarda da arttı.
· O zaman Allah kiracılara kolaylık versin...
MS: Ama burası çok özel bir yer. Her şehrin merkezi noktaları vardır. Londra'nın Piccadilly'si, Paris'in Champ Elysees'si... İstanbul'un merkez noktası da Şişli-Nişantaşı. O nedenle dünya markaları şimdi burada. Ama bu nasıl oldu? Önce biz bu bölgedeki 1814 tane binanın kentsel tasarımını yaptık. Restorasyon çalışmasını yaptık.
· Kaç yılında başladı bu çalışma?
MS: 2001 yılında.
· 10 yıl önce bugünü hayal etmiş miydiniz?
MS: Etmiştim. Aslında belediye başkanı olmadan önce hazırlamıştım bu projeleri. Bunlar benim hayalimdi. Şehirler çocuk gibidir. Bakarsanız size güler, bakmazsanız ağlar. Buradan günde 20 kez çöp arabamız geçer ve çevreyi temizler. Yapmak ayrı şey, korumak ayrı.
"Paris belediye başkanı bize gelsin"
· Bence en güzel yanı, mekânların ve dolayısıyla yaşamların sokağa taşması...
MS: Bunlar Roma sokaklarında. Champ Elysees'de gördüğüm bir olay. Bu arada biz Champ Elysees'yi geçtik.
· Ne olarak geçtiniz?
MS: O bölge yıllar önce yapılmış, artık eskimiş. Yenilenmeye ihtiyacı var. Biz şu anda daha yeniyiz ve daha güzeliz.
· Genciz, güzeliz diyorsunuz... Desenize sırada Paris belediye başkanlığınız var!
MS: Hayır ama Paris Belediye Başkanı'nın da bize gelmesi lazım. Ben Milano Belediye Başkanı'na gidip çok şey öğreniyorum. Munih Başkanı Christian Ude ile çok sık görüşüyorum. Fikir alışverişinde bulunuyoruz. Londra Belediye Başkanı Boris'le de keza. Mesela yılbaşında biz Paris'ten daha öndeydik. Geçen sene orada yılbaşı gecesini düzenleyen ekiple biz bu yılbaşı çalıştık.
· Az önce mekânların dışarı taşmasından, masaların sokaklara çıkarılmasından söz etmiştik. Eskiden yasaktı hepsi. Bir tabure bile koyamazdınız.
MS: Ben onları özellikle dışarı çıkmaları için teşvik ettim. Biz esnafımızın mutlu olmasını istiyoruz. Esnafımız mutluysa iyi servis yapıyorsa, buraya binlerce insan geliyor demektir...
· Gece kulüpleri için de aynı şey söz konusu olmalı...
MS: Tabii... Biz bölgedeki farklı sektörde guruplara çok destek veriyoruz. Mesela Borsa'nın Rasim Özkanca'sı, Salomonje'nin Erol Kaynar'ı bir markadır. Bir de İzzet Çapa var... Eğlence sektörüne bambaşka bir tarz getirmiştir. New-York'taki 5. Cadde'deki Soho'yu almış Nişantaşı'na koymuş hatta onun da önüne geçmiştir. İzzet Çapa neden Şişliyi tercih ediyor başka yere gitmiyor? Çünkü ben onu teşvik ediyorum. Böyle insanlara moral verirseniz çok koşarlar, morallerini bozarsanız engellemiş olursunuz. Mesela İzzet Çapa'ya moral vermek Şişli'ye moral vermekle eş değerdir. İzzet Çapa mutlu olduğu zaman Şişli mutlu olur. Şişli'nin tanıtımına katkıda bulunuyor üstelik.
· Şişli'nin gelişmesi, bir siyasetçi olarak Mustafa Sarıgül'ü nasıl etkiliyor?
MS: Bir belediye başkanı için bunun siyasi katma değerini yakalamak önemlidir. Buraya gelen yurttaşlarımız buraların bizim tarafımızdan yapıldığını biliyor. Bizim de rakiplerimiz var. İstanbul'un belli ilçeleriyle yarışıyoruz. Mesela önümüzdeki günlerde Diyarbakır'da, Trabzon'da. Mersin'de toplantılar yapacağız. Artık iç turizme de önem vereceğiz. İstanbul'a Türkiye'nin farklı illerinden gelen vatandaşların da Şişli'yi gezmelerini sağlayacağız.
· Bütün bunlar siyasi yaşamınıza bir yatırım yani...
MS: Bir siyasetçinin başarısı, kadrosuna ve projelerine bağlı. Kadrosunun ve projelerinin iyi olması lazım. Bu yaptığımız çalışmalar yurttaşların gönlünde sizin taht kurmanıza neden oluyor. Ben de bundan mutlu oluyorum. Bir de bir siyasinin medyada yer alması için iş yapması şart. Bunun yolu da farklı projeler üretmekten geçer. Yoksa mesela bir iş yapmasam basın neyimi yazacak.
· Peki bundan sonra aktif siyasi hayatınız ne olacak? Partiden de vazgeçtiniz.
MS: Biz bir değişim istedik. Ama bu, CHP'de umulmadık bir anda gerçekleşti. Şans işte o değişim, tam bizim parti kurma dönemimize denk geldi. Kılıçdaroğlu gelince o rüzgârın önünü tıkayan bir hareket olmak istemedik. Koltuk peşinde koşmuyoruz çünkü.
· Gene dönelim Şişli'ye. Nişantaşı'nın yeniden yapılandırılması bitti mi sizce?
MS: Hayır. 15 Haziran'dan sonra Osmanbey ve Topağacı bölgesine aynı projeyi yapmaya başlıyoruz.
· Hava koşulları nedeniyle mi 15 Haziran bekleniyor?
MS: Önce trafik nedeniyle. Okulların kapanması lazım. Sonra seçim geçsin istiyoruz. Seçim yatırımı gibi görünmesini istemiyorum. İki ay sonra yeniden başlayacağız. Bu bölge, Feriköy, Okmeydanı, Kuştepe sırayla hepsini elden geçireceğiz.
· Kuştepe dediniz de... Göz önünde hep Nişantaşı'na yapılan yatırımlar var. Diğer semtler isyan etmiyor mu?
MS: Oralarda da çok güzel işler yapıldı. Ben önce o bölgeleri ele aldım. Kuştepe'nin. Feriköy'ün okullarını yaptık, daha Nişantaşı'nın okullarını yapmadan. Nişantaşı olduğu için sona bıraktık. Ama siz sevgili basın mensubu dostlarımız entelektüel kardeşlerimiz, o gecekondu semtlerine fazla gelmediğiniz için...
· Nişantaşı'ndan dışarı çıkmadığımız için diyorsunuz...
MS: Öyle... Oraları görmüyorsunuz, oradaki hizmetlerimiz daha fazla...
· Bu taştan sonra anlaşıldı ki oraları da gezilecek. Bir de şunu sormak istiyorum; İlk başlarda çok zorlanmışsınız ünlü markaları buraya çekmek için...
MS: İlk belediye başkanı olur olmaz, 1999 yılında Vitali Hakko'ya gittim. Rica ettim Nişantaşı'nda bir mağaza açması için. "Ben daha önce Osmanbey'de bir mağaza açtım, battım hayatta gelmem" dedi. Sonunda ikna ettim. "Senin hatırın için bir tane eşarp mağazası açayım" dedi. Şimdi Vakko'nun 14 mağazası var Şişli'de.
· Cartier'i de ikna etmişsiniz.
MS: Mağazayı kapatıp Türkiye'den gitmek istiyorlardı. Sonra firmanın dünya başkanı geldi buraları gezdi. "Müthiş bir değişim olmuş" dedi ve kaldı. Channel üstüne para da verdi...
· Pekiii... Ne olacak bu Galatasaray'ımızın hali?
MS: Zaman zaman böyle şeyler olabilir. Mesela Milan dört sene şampiyon olamadı. Adnan Polat başkanımızın spora biraz daha zaman ayırması lazım. Önümüzdeki yıl böyle yapacağına eminim.
· İstifa baskıları var. Kalması doğru mudur?
MS: Bana göre kalmalı. Bir dönem daha şans vermek lazım.
· Arena Stadı'nın da fikir babası Mustafa Sarıgül değil mi?
MS: Evet, bu konuda mütevazı olmayacağım. 2003 yılında ilk Özhan Canaydın'ı alıp o araziye götüren benim. Televizyonda açıkladığım zaman hiç kimse destek vermedi. Bir tek Adnan Polat canlı yayına bağlandı ve "bu proje mutlaka yapılmalı" dedi. Ben bu fikri ilk ortaya atan, tasarlayan olarak son derece mutluyum.
· Stada Özhan Canaydın adını verilmesini istemişsiniz...
MS: Mutlaka bir yerine konulmalıydı. Orada iki insanın hakkı var. Özhan Canaydın ve Mustafa Sarıgül.
· Sarıgül'ün isminin de verilmesi geçti mi içinizden?
MS: Asla! Bizim her mahallede eserimiz var. Arena Stadı'nın orada olması zaten bizim ismimizin sembolüdür. Araziye ilk gittiğimiz gün kimse inanmıyordu.
· Bir de her daim çok şıksınız. Kadınlar hâlâ sarı çizmeleriniz ve dağ kazağınızla Şişli sokaklarında dolaşmanızı anlatıyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
MS: Günde üç kez elbise değiştiririm. Sabah 6'da kalkıyorum, önce taksi duraklarını, Şişli'nin bölgelerini dolaşırım bir buçuk saat.
· Neden taksi durakları?
MS: Taksiciler bana hangi sokakta çukur var, hangi yol bozuk söylerler. Taksilerle ayrı bir bağım var. Ben de şoför Hakkı Baha'nın oğluyum. O konuda duygusalım biraz da. Sonra mutlaka günde 1,5 saat spor yaparım. Elbiselerim günde üç defa kombinlenir.
· Kim kombinler?
MS: Façonnable'da çalışan Cem diye bir arkadaşımız var ondan rica ediyorum. Benim görevim şu: En iyi bilenle çalışmak. Elbisede de böyle... Şuna inanırım: Topluma yön veren kişilerin giyimleriyle kuşamlarıyla davranışlarıyla örnek olması gerekir.
· Bir ara Cemil İpekçi yapıyormuş galiba bu işinizi...
MS: Cemil'in bu konuda bana çok büyük desteği olmuştur. Moda konusunda beni hep yönlendirmiştir.
(Kaynak: Yeni Aktüel Dergisi)