NEDİR BU HEDGE FON?

DOLARI FIRLATIR, BORSALARI SALLAR, KRİZE “TUZ BASAR?” ARTIK SIK SIK DUYMAYA BAŞLADIĞIMIZ NEDİR BU HEDGE FON?

Temelde yatırım fonlarına benzeyen hedge fonları, ‘yüksek riskli yatırım fonu olarak’ adlandırılabilir. Düzenleme ve risk profili açısından ciddi anlamda farklılık gösteren bu tip fonlar, yatırımcılara ve fon yöneticilerine sağladığı yüksek getiriler nedeni ile son 10-15 yılda büyük yaygınlık kazandı. Son yıllarda özellikle türev ürünlerinin kullanımına bağlı olarak giderek yaygınlaşan hedge fonları, bugün 2 trilyon dolarlık işlem hacmine ulaştı.

HEDGE fon' terimi ilk olarak 1990'lı yıllarda George Soros'un başını çektiği finansman gruplarının gelişmekte olan piyasalara yaptıkları büyük ölçekli yatırımlarla birlikte kullanılmaya başlandı. Yatırım danışmanı Alfred Winston Jones’un 1949 yılında hisse senetleri üzerine uzun ve kısa pozisyonlarla oluşturduğu yatırım fonu ilk hedge fon örneği olarak bilinmektedir. Genellikle uzun ve kısa pozisyonların aynı anda alınması nedeni ile esasen oldukça riskli olan bu fonlar hedge (riskten sakınma) fonları olarak anılmaktadır.

Ancak bu fonlar yüksek karlara ulaşabilmek için oldukça yüksek kaldıraç (borçlanma etkisi) ve riskler taşımaktadır. Yatırımcı kar edebilmek için en az bir yıl beklemek zorunda olduğu gibi fon yöneticisi de fonun genel piyasa getirisinin (örneğin bir yıllık hazine bonosu) üzerinde yapmış olduğu karın yüzde 20’lere yakın kısmını prim olarak alabilmektedir. Bu şartlar geçekleşmediğinde ise ne yatırımcı ne de fon yöneticisi kar edebilmektedir

Hedge fonların daha yüksek getiri sağlamalarında daha az denetime tabi olmaları nedeniyle sermaye yeterliliği karşılığı gibi sınırlayıcı etkilerden uzak kalmaları önemli bir etmendir. Ayrıca, yönetici maaş ve primlerinin yatırım fonlarına göre daha esnek olması yüksek getiri kovalamanın arkasındaki bir başka nedendir.

Hedge fonları ABD’de SEC’in, Türkiye’de SPK’nın denetimine tabidir. Düzenlemelerin bankalara göre daha sınırlı olmasının nedeni hedge fon yatırım stratejilerinin gizliliğidir. Ne var ki, önce LTCM sonra da Amaranth’ın batışı gibi olaylar bu fonların denetimini tekrardan mercek altına alınmasına neden olmuştur.

HEDGE FONLARIN FAYDALARI
*Likidite Sağlarlar
*Fiyat belirlenimine ve enformasyonun doğru ve etkin kullanılmasına yararlar
*Global porföylerde çeşitlilik sağlarlar

HEDGE FONLARIN OLASI ZARARLARI
*Finansal stabiliteyi bozabilirler
*Gelişmekte olan ülkenin yerel maliye ya da para politikalarının etkinliğinin azalmasına neden olabilirler

Hakkında bu kadar çok şey söylenen hedge fonlarla alakalı cevap bekleyen çok sayıda soru var. Akla ilk olarak 'Bu fonları kimler yönetmektedir?' sorusu akla gelmektedir. Ve tüm bunlardan daha da önemlisi 'Bu fonların amacı nedir?' Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) uzmanlarının Türkçeye, 'yüksek riskli yatırım fonu' olarak çevirdiği bu fonlar, gerek kuruluş, gerek işleyiş ve gerekse para kazanma yöntemleriyle bilinen fonlardan oldukça farklı. Genelde 1 milyon doların üzerinde parası olan yatırımcıları kabul eden bu fonlara para yatırmak için belirli bir gelir düzeyinin üzerinde olma şartı aranıyor. Tıpkı bankalar gibi kendilerine emanet edilen paraları kullanarak yatırımcılara yüksek getiri sağlamayı taahhüt ediyorlar. Yatırılan paranın bir süre (en az bir yıl) içeride tutulmasını zorunlu kılıyorlar. Yüksek kazanç sağlamayı vaat eden bu fonlara asgari anaparanın yüzde 1'i düzeyinde komisyon ödeniyor. Yani 1 milyon dolar yatıran bir yatırımcı, bu paranın 10 bin dolarını peşinen fon yöneticilerinin hesabına yatırıyor. İkinci olarak, bu fonların büyük bir bölümü 'vergi cennetleri' olarak bilinen Cayman Adaları, Bermuda, Chanel Adaları, Bahamalar, Lüksemburg gibi ülkelerde kurulduğu için off-shore bankacılıkta olduğu gibi kazancın vergilendirilmesi noktasında da ciddi avantajlar sunuyor. Üçüncüsü bu fonlarda hesabı bulunan müşteriler genelde özel insanlardır. Bundan ötürü fonlar çoğu zaman gizemli bir yapıya sahiptir. Yani bu fonlarda kimin parasının olduğu çoğu zaman cevap aranmayan bir sorudur. Dünyadaki tüm piyasaları yakından izleyen ve tüm piyasalarda boy gösterebilen bu fonların aslında çok fazla personeli yoktur. Ortalama 10 kişinin çalıştığı bu fonların kurulması, çok fazla tecrübe de gerektirmiyor. Dolayısıyla bir hedge fonun başarısı önemli ölçüde yöneticisinin bilgi, beceri ve tecrübesine bağlı. Fon yöneticilerinin büyük bir bölümü gelirlerini aldıkları kâr paylarından sağladıkları için şirketlerin kârlılıkları hayati öneme sahip. Bu yüzden normal yatırım fonlarının almak istemeyecekleri riskleri almaktan asla çekinmemekte. Bu durum onları hem belirsizlik kaynağı,

hem de finansal yatırımcıların rehberi haline getiriyor. Diğer yatırımcılar açısından da kılavuz haline gelen bu fonların küresel finansal mimarideki rollerinin artması ekonomi kurmaylarını düşündürüyor. Bir bankacı, tedirginliğin sebeplerini şu sözlerle izah ediyor: 'Hedge fonların kural dışı çalışmaları ve şeffaf olmamaları bunları yönetenlere, gerçek varlıklarının çok üzerinde alım satım yapma, sınırsız borçlanma ve riske girme imkânı veriyor. Yine bu fonların hem spekülasyon hem de manipülasyona dönük hamleleri faiz, döviz gibi unsurlarda ani fiyat hareketlerinin yaşanmasına neden oluyor. Spekülasyon ileriyi görmektir. İleride olacakları tahmin ederek risk almaktır. Manipülasyon ise ileride olacaklara yön vermektir. Yani ileride olacakları, menfaat sağlamak için zorla değiştirmektir. Fiyat dalgalanmalarının arkasında ise önemli oranda manipülasyon yatmaktadır.'

Merkez bankalarının kâbusu haline geldi

Eski Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner, hedge fonların birçok merkez bankası başkanı için artık bir kâbus haline gelmeye başladığını ifade ediyor. 'Bu fonların yüksek hareket kabiliyetleri, merkez bankası başkanlarını tedirgin ediyor.' diyen deneyimli bankacının tespitleri şöyle: 'Bugün sıcak para adını verdiğimiz yatırımların büyük bir bölümünü hedge fonlar oluşturmaktadır. Bu yüzden malî piyasalarında büyük miktarda hedge fon bulunan ülkeler, ister istemez muhtemel çıkışlara karşı kasalarında yüksek düzeyde döviz rezervi tutuyorlar. Bugün IMF ile yürütülen programın görünmeyen ayaklarından birisi de budur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, muhtemel bir çıkışın önüne geçebilmek için yüksek düzeyde döviz rezervi bulundurmaktadır.' Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin'in tespiti de bu yönde: 'Bu fonlar köpekbalıklarına benziyorlar. Köpekbalıkları hareket etmediklerinde nasıl dibe çöküyorlarsa bunlar da güçlerini hareketlerinden alıyorlar. Bu yüzden kolay çıkış yapabileceklerine inandıkları borsa ve devlet kâğıtlarını tercih ediyorlar.' Merkez Bankası'nın elinde bulunan araçların bu fonların ani çıkışlarını önleme noktasında yetersiz kalabileceği uyarısında bulunan Bilgin, bu konuda uluslararası bir alarm mekanizması kurulmasını öneriyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri