SABAH YAZARI ATİLLA DORSAY'IN YAZISI
Türkiye'nin azınlıklarına her zaman büyük bir sempatiyle, hatta sevgiyle baktım. Osmanlı'nın kurmayı başardığı mozaik içinde yüzyıllar boyu tam anlamıyla kaynaştığımız, farklı kültürleriyle bize renk ve çeşni katan değerli insanlardır onlar... Kargaşa dönemlerinde oluşan sürtüşmeler, düşmanlığa varan çatışmalar, onların bizden, içimizden gruplar olduğu ve günümüz İstanbul'unda gözlemlendiği gibi, onların gitmesinin bizden de çok şey alıp götürdüğü gerçeklerini değiştiremez. Geçen seçimin bence en anlamlı olaylarından biri, Ermeni Patriği 2. Mesrob'un bir soru üzerine, cemaatinin oylarını AKP'ye verdiğini sandığını söylemesi olmuştu. Zaten daha sonra basına yansıyan "Türkiye'nin son Ermeni köyünden de AKP çıktı," haberi de bu durumu belgeledi. Niye böyle oldu? Türkiye'deki etnik azınlıklar, aslında insanlar arasında dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen ve tüm insanlığı kucaklamak eğiliminde olan sol ideolojiyi temsil eden partiye değil de adı İslamcı'ya çıkmış bir partiye niye oy verdi? Çünkü en azından bir dönemde kendisine sosyal demokrat etiketini yakıştırmış ve sol söyleme yaslanmış olan CHP, artık bu tavrından vazgeçmiş, etnik milliyetçiliğe sımsıkı sarılmıştı. Ve örneğin AKP'nin getirdiği ve cemaatlerin mülkiyet hakkının yeniden ihdas edilmesini de amaçlayan Vakıflar Yasası'nı engellemekten geri kalmamıştı (Bu yasa, şu anda Meclis'in gündeminde yeniden ilk sırada).
DOSTLUK SINIRLARI İÇİNDE
Tüm bunları niye yazıyorum? Çünkü geçen gün, bu yeni CHP'nin Baykal'ın katı destekçilerinden Melih Aşık, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün Patrik 2. Mesrob'u, iki günlüğüne Bodrum'da bir yatta ağırladığı haberine alayla ve küçümsemeyle yaklaştı. Neymiş? Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan biri bunu 'ihbar' etmiş ve de "Biz niye böyle davetler almıyoruz?" diye sormuş. Aşık da bu daveti Sarıgül'e iletiyormuş. Türkiye'nin en önemli ilçelerinden, içinde ayrıca sayısız azınlık mülkü ve mabedi barındıran Şişli'nin belediye başkanı, bir azınlık liderini nezaket ve dostluk sınırları içinde ağırlıyor. Ve ünlü bir gazeteci, bunu eleştiriyor. Hâlâ "CHP niye başarılı olamadı," diye soruyor musunuz? Bir zamanlar hepimizin yutarcasına okuduğu, ilericiliği, solculuğu, çağdaşlığı temsil eden bir yazar, nasıl bunu sorgular hale geldiyse, işte bir zamanların ilerici ve çağdaş CHP'si de o hale geldi. Bundan sembolik bir durum olur mu?
SABAH
2007-08-03