Tüccar; “Ramazan-ı Şerif, Cenabı Allah’ın lütfettiği, bizim iyiliğimize olan bir ibadettir. 31 Temmuz Pazar günü ilk kılınan ilk teravinin ardından 1 Ağustos tarihinden itibaren oruç tutmaya başladık. Sıcak bir mevsime geldiği için ne yaparız diye vatandaşlar soruyorlar. Hiç bir şey yapmayacaksınız. Nasıl düşünüyorsan, onu göreceksiniz. Hiç aldırış etmeyin, Allah sizi ona göre mutlu edecektir. Ramazan’ı bize emreden, bize, kullarına çok merhametlidir. Bir sebep yaratacaktır.
Ramazan bereket, huzur ayıdır. Bütün insanlık için güzel bir aydır. Milletimiz başta olmak üzere, bütün insanlığa hayırlar ve bereketler getirmesini Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.
HER HOCA ON AİLEYE ULAŞACAK
Ramazan-ı Şerif ile birlikte, her camimizde cemaati müsait olduğu zaman mukabele okunacak. Hanımlarımıza bütün camiler açık. Ayrıca iki vaizimiz var. Bir hanımefendi, bir beyefendi, birde ben ve bütün hocalarımız olacak. Herkes bizzat cemaatine hitap edecek. Talip olmayan, âlim olmaz. Teravi öncesi vaaz var. Geçen sene eski yerimizde yemek vermiştik. Bu sene ihtiyaç sahiplerine kumanya takdim edeceğiz. Her hocamız en az on aileye ulaşmasını istedik. Ceplerinde yoksa cemaatlerinden talep etmelerini söyledik. Kuran mevsiminde sürekli Kur’an ile, mukabele ile, vaaz ile günümüz geçecek. Sahurdan sonra gerek ben, gerek vaiz arkadaşlarımız zaman zaman tespit ettiğimiz camilerde kısa sohbetler yapmayı düşünüyoruz. Çok daha güzel oluyor. Peygamber efendimizin bir hadis-i şeriflerinde, “Azda olsa, devamlı olandır” der. Benim sizinle on on beş günde bir konuşmam, hiç konuşmayıp senede bir konuşmaktan daha makbuldür. İnsanlarımızın gönlünü almak, dertlerini dinlemek istiyoruz.
Cemaate “durun size peygamberimizin 3 hediyesini sunayım” diyeceğiz. Her namazdan sonra ya da beş vakit namazın birinde bir hadis okuyacağız.
Ramazan süresince ezanı imsak saatinde okunacak. İmsak, tutmak demektir. Artık yemek yenmez anlamına gelir. Aynı zamanda yatsı bitti sabah başladı demektir. Sabah ezanları imsakın bitiminde okunuyor ki, artık yenmez anlamına geliyor.
ORUÇ BİZİ GÜZELLEŞTİRİR
Sigara içemediği için sinirlenmesi, ramazan olduğundan dolayı aç kaldığı için değildir. O kişinin tamamen kendi tabiatından kaynaklanır. Orucun arkasına sığınmamak lazım. Bir başkası da o kişiye oruç tutuyorsan bana ne demek durumunda değildir. Biz tahammüllü bir millettiz. Ne hikmetse bazen insan tahammülünü kaybediyor. Birbirini sevmek, affetmek yerine, çok daha kolay olanı seçebiliyor. Keşke böyle olmasa. Hollanda da 4 yıl kaldım. Bir konferansa gidiyordum, trenden indim. Dar bir patika yoldan yürüdüm. Bir kavşak geldi. Geçmem lazım. Türkiye’de ki alışkanlığımdan dolayı durakladım. Araba da durdu, yol verdi. Burada alışmışız ya, arabalar insanları umursamıyor. O zaman düşündüm. Peygamberin ahlakını biz mi alıyoruz, yoksa o Hollandalı vatandaş mı alıyor. Bu vatandaşımız Hristiyan olabilir ama o peygamberin ahlakını taşıyor. Ne oruç tutan sinirliliğini açlığına bağlasın ne de tutmayan kardeşimiz, “Oruç tutuyorsan bana ne” desin. Birbirimize tahammül edip, sevip saymak mecburiyetindeyiz. Hatta sevmek mecburiyetinde de değilsin ama saymak mecburiyetindesiniz. Oruç bizi güzelleştirir. Merhameti verir.
KARA CİĞER YALVARIRMIŞ ALLAH’A
Ramazan gelince, karaciğer yalvarırmış Allah’a, “Allah’ım lütfettin. Ben kendime geldim” dermiş. Paris büyüklüğünde bir fabrika yapsanız, karaciğerin yaptığını yapamazmış. Allah öyle güzel yaratıyor ki. Orucun kan kimyasına da faydası var. Oruç tutamayacak kardeşlerimiz doktoruna danışsın. Aç kalmakla Cenabı Allah’a faydam yok, yemekle de zararım yok.
DİN İLAHİ BİR LÜTUFTUR
Din, Allah’ın vaaz ettiği ilahi lütuftur. Allah’ta kullarını istim halinde tutmak için, cennet dünyamızı cehenneme çevirmemek için gönderilmiş ilahi bir kanundur. Bir insan namaz kılıyor ve hala düzgün değilse bunun suçu dinin veya namazın değildir. Kendini yetiştiremeyen nefsindir. Sende namaz kıl, daha güzel ol demek lazım. İnsanları idare etmek sanattır. En büyük sanatkârlar cenabı haktan sonra peygamberlerdir. O yüzden bütün peygamberler çobanlık yapmıştır. Hayvanları güdemeyen, insanları güdemez. İnsanları eğitmek siyaset ilmidir. Seyis kelimesi de oradan gelir.