Geçtiğimiz sayıda Mustafa Sarıgül’ün TDH’den Şişli Belediye Başkanlığı’ndan aday olacağını yazmıştım. Bu yazı ile gerek farklı siyasi partilerden gerek Şişli ve Şişli dışındaki halktan gerekse de meslektaşlarımdan o kadar çok mail ve telefon aldım ki inanamazsınız. Bu sayıda da gelen mail ve telefonlarla ilgili bir yazı yazmayı uygun buldum.
Gelen mail ve telefonlardan şunu anladım. Mustafa Sarıgül herkesin kafasını karıştırmış. Öyle ki; söylediklerine kendisi de inanmış durumda.
Onca yaşanan olaylardan sonra da artık geriye dönüş de kalmadı.
Ben bu karışıklığın sonucunun ne olabileceği ile ilgili sizi hem bilgilerimden hem de deneyimlerimden yararlandırmak isterim.
“SARIGÜL İÇİN ŞARTLAR DEĞİŞTİ”
Bu yazıyı da arşiv yaparsanız, sonrasında beni daha iyi anlayacaksınız.
CHP’ni bilenler demek istediğimi daha iyi anlarlar. Bilmeyenler de objektif bir bakış açısı ile bakarlarsa onlar da anlayabilirler.Kemal Kılçdaroğlu Mustafa Sarıgül’e gerçekten bir şans vermeyi, gerek Sarıgül’ün yarattığı ‘CHP yönetimi beni istemiyor’ algısını yok etmek, gerekse de Sarıgül’ün oyununu bozmak için ciddi anlamda düşünmüştü.
Bir zamanlar Sarıgül de düşünmüştü. Ama şartlar ve zemin o kadar değişti ki Sarıgül istememeye başladı. Ama bunu da dillendiremezdi. Çünkü yerel seçimlerde CHP’li seçmene ihtiyacı olacaktı. Yerel seçimler geldiğinde de diyecekti ki beni CHP’nin yöneticileri istemedi. Bir başka hesabı da ilerleyen süreç belki değişir tekrar rotayı CHP’ye çevirmesi gerekir diye CHP’yi yedekte tutmaktı. Gelinen süreçte ise birçok şey değişti. Buna bağlı olarak Mustafa Sarıgül de değişti. Mustafa Sarıgül ne CHP’yi, ne de CHP’den büyükşehir belediye başkanı olmayı istememeye başladı.
Bunun için geçmiş yazılarımda birçok gerekçe saymıştım. Mustafa Sarıgül’ün aleyhinde bekletilen çok önemli dosyaların olduğunu herkes gibi bende biliyorum. Bunlarda geçmişte olan dosyalar da değil. Taze ve güncel dosyalar. Öyle hafife alınamayacak kadar ciddi olaylar. Yurtdışına bile gitmesine fırsat bulamayacak kadar önemli dosyalar.
Buna bağlı olarak Sarıgül CHP’de istediği gibi at koşturamayacağını da anladı. Zannediyordu ki; Deniz Baykal’ı yenersem CHP benim olur. Gördü ki işin aslı öyle de değil. Şişli’deki sol seçmene ihtiyacı olmasından, CHP’ne girmek için geçmişte göstermiş olduğu çabaların meyvesini yemek istiyor.
CHP’ye girmek istemediğinin bir başka göstergesi de geçtiğimiz günlerde yaşandı. CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Mustafa Sarıgül’e ödül vermeyi kabul ediyor. Ama Sarıgül ödül almaya gelmiyor. Bu ne demek? Şartlar ne olursa olsun böyle bir yaklaşım affedilecek bir hareket değil.
Tüm bunlar yetmedi, her şeyi bir kenara bırakalım. Geçmişte CHP’ye girmek için söylediklerine bir bakalım.
“Ben CHP’nin başına ilk geldiğimde Başbakan olamazsam, istifa ederim. Bir gün o koltukta oturmam” diyordu. Bu gün Sarıgül’ün gelmesini isteyen partililer de bu söylemlerden dolayı beklentiler var. Yapamadığı zaman da CHP’li delegelerin Sarıgül’ü bir daha CHP’ye sokmayacağını çok iyi biliyor. Onun için geçmişte partiden gitmemek adına yapmadığını bırakmayan Sarıgül bu günlerde de gelmemek adına yapmadığını bırakmıyor.
“SUNNİ GÜNDEM YARATILIYOR”
Şimdi Sarıgül Deniz Baykal’ın geçmişte konuştuğu yaşa gelmesi de farklı bir ironi. Hala da Şişli Belediye Başkanlığı için mücadele etmesi de başka bir ironi. Hatırlayın Deniz Baykal için konuştuklarından sonra bu günlere gelindiğinde bir arpa boyu kadar bir mesafe alamadı. Siyasete başladığı dönemlerdeki tüm çalışma arkadaşları ile yollarını ayırdı. Her dönem vitrinde bir başkaları oldu. Kalan birkaç özel ilişkileri olanları da bu dönem yollarını ayıracak.
“Eğer ben iktidar olamayacaksam, hele hele CHP gibi bir partiden… İşte o zaman tarih olurum” diye düşünüyor. Gerçekten de öyle olur. Ama insanların zihnine psikolojik olarak, “Sarıgül gelirse her şey değişecek” söylemini yerleştirirse. O zaman gündemde kalmaya devam edeceğini düşünüyor.
“SARIGÜL’ÜN OYLARI DÜŞÜŞTE
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada izlenme rekoru kıran olay gibi. Bir küçük çocuğa sünnet için narkoz veriliyor. Narkozla beraber doktor çocuğa tavukları düşün diyor. Çocuğun bilinç altına öyle bir yerleşiyor ki, narkozdan uyandığında bir tavuk gibi gıt gıt gıdak diye bağırmaya başlıyor. Bu hipnoz ve bilinçaltını yönlendirme yöntemi bilimsel olarak da kabul görmüş. Mustafa Sarıgül’de insanların bilinç altında Sarıgül gelirse tüm sorunlar çözülür pompalanmaya çalışılıyor. Kaldı ki Sarıgül’ün oyları Şişli’de sürekli olarak düşüyor.
1999’da DSP’den 38.2 almıştı. 2004’te CHP’den %65.7’e yükseldi. 2009’da da DSP’den 54.7’ye düştü.
En son seçimler Mustafa Sarıgül’ün en zirvede olduğu dönemleriydi, CHP’nin de genel başkanlığına oynadığı dönemlerdi. Bu zirve döneminde “%70’in altına düşersem istifa ederim” diyebilecek kadar kendine güvenen Sarıgül’e Şişli Halkı “sana güvenmiyorum” dedi. O dönemlerde kendisinin bire bir desteklediği 4 mahalle muhtarlığını da kaybetti.
Sarıgül Şişli’de düşüş içinde. Düşüş içinde olan biri öyle bir pazarlanıyor ki, kurtarıcıymış gibi. 99’da 38.2’den 2004’te 65.7’ye çıkartan halk en zirve döneminde neden 54.7’e düşürdü. Gerçekleri görmek gerek, yaşanmış olayları da iyi analiz etmek gerek.
‘ÇARE SARIGÜL’
yazılarını da
kendisi
yazdırıyor
Sağa sola ‘Çare Sarıgül’ diye yazılan yazıları zannediyorlar ki, halk yazıyor. Halbuki o Sarıgül taktiğidir. Şişli Belediyesi’nin bankamatik memuru olarak adlandırılan insanları Türkiye’nin birçok bölgesine göndererek yazı yazdırdığını, Sarıgül kendisi Ali Kırca’nın programında itiraf etmişti. Yaşanmış olaylar yaşanacakların teminatıdır.