Cumhuriyet Halk Partisi son günlerde taciz, tecavüz skandalları ile çalkalanıp dururken bu konularla ilgili herkes susuyor.
Bu işlerin olduğu yerlere, örgütlere yukarıdan direkt müdahale etmesi gereken başta Kemal Kılıçtaroğlu ve parti yönetimi susuyor. Kadın kollarına adeta atama yöntemiyle seçilen CHP Kadın Kolları Başkanı Nazlı Aka susuyor. Sonra bu rezaletlerin olduğu İstanbul ilinin başkanı Canan Kaftancıoğlu ses çıkarmıyor, çıkaranlara tepki veriyor.
Medyadan duyuyor, öğreniyoruz ki; taciz, tecavüz veya her ne haltsa bu haltı yiyen kişi Canan Kaftancıoğlu’nun akrabasıymış. CHP’nin İstanbul Kadın Kolları Başkanı Yeşim Ağırman’dan da ses gelmiyor.
Parti sorumluları konuşmayan CHP’nin ilçe kadın örgütleri de konuşmuyor. Belediye ve ilçe başkanlarına bağlı oldukları için bu kadın örgütleri de ilçelerinden ses vermiyor, veremiyorlar.
Peki milletvekilleri?
Eski iki milletvekilinin dışında bu konuyla ilgili tepki veren yeni vekil yok!
Partinin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ve eski vekil, gazeteci Barış Yarkadaş bu olayı gündeme getirdiğinde İl başkanı Kaftancıoğlu durun bakalım ne oluyor deyip parti örgütünü harekete geçireceğine “Şov yapma!” diyor.
Canan Kaftancıoğlu bu durumu yok sayarken partilerine operasyon yapıldığını iddia ediyordu. Tıpkı HDP’de yaşanan, Muş vekilinin öğretmen eşine uyguladığı şiddet ve diğer vekilin kadınlara tecavüz olayı gibi. Dayak yiyen eş karakola sığınıp sonra ifadesini geri almış HDP’de parti olarak bunun üstünü örtmüştü.
İktidar her zaman operasyon çeker. Ama bu taciz, tecavüz gerçeğini göz ardı etmemize bir neden sayılabilir mi? Üstelik bu münferit bir olay olmayıp taciz, tecavüz İstanbul il örgütü, Maltepe, Sultangazi, Ümraniye, Bağcılar ve Şişli’de yaşanmışken.
Asıl bu tür rezaletlere bugün tepki vermek gerekmez mi? Partinin AKP iktidarı karşısında bir çıkış yaşadığını iddia eden CHP merkezi bu safralarla yol alacağına bunları neden sallayıp atmıyor.
Yukarıda hiyerarşik olarak sıraladığım parti yönetimi olduğu gibi sessiz kalmış. Konuyla alakalı herhangi bir disiplin soruşturması var mı onu da bilmiyoruz.
Ümraniye, Sultangazi, Ataşehir, Bağcılar, Maltepe, Şişli rezaletlerinin detaylarını tekrar tek tek buraya yazmaya gerek yok.
Bu olaylara sessiz kalıp bunlara operasyon demek partinin itibarını artırır mı?
Tam aksine bu olayları kabul edip gerekli kişilerle ilgili bir disiplin soruşturması ve gereğini yapmak partiyi daha güvenli kılacakken yukarıdan buyurgan iradi bir ses susun diyor, bütün örgüt sus pus olmuş ses çıkarmıyor.
Susmak ortak olmaktır.
Ya Edirne Belediye başkanı Recep Gürkan’ın Çakıcı rezaletine ne demeli? Edirne Belediye başkanı ile ilgili bir disiplin soruşturması başlatıldı mı?
Yeri göğü indiren kadın örgütlerinden de hem HDP rezaletine hem CHP rezaletlerine tek bir tepkinin gelmemesi ilginç değil mi?
Siyaset işine geldiği zaman konuşuyor, olan her zaman kadınlara oluyor.
Piarı yapılan ve kamuoyuna ısıtılıp üstü kapalı olarak ilk önce CHP’li Gürsel Tekin, sonrasında bugün bütçe görüşmelerinde AKP vekillerinden birinin sataşması üzerine, Cumhurbaşkanlığı adayı olabileceği sinyalini veren Kemal Kılıçtaroğlu, bu siyaset kafasıyla mı halkın %26’sı size oy verecek.
Kendi yerelimizden genel siyasete bakalım.
Şişli belediye başkanı, Şişli halkının parasını babasının malı gibi kullanıp havaya savuruyor. Kendi istediği bir kamuoyu araştırma şirketine araştırtsın bakalım, Şişli halkı Muammer Keskin’i bir daha belediye başkanı seçer mi?
Bu kafayla alsanız alsanız halktan hava ve bol miktarda nasihat alırsınız.
CHP’nin iktidar yürüyüşü yukarıda sözünü ettiğim safralarından kurtulmaktan geçiyor. Bu safralarla CHP’nin iktidar yürüyüşü olsa olsa Hayal olur.
İşini doğru düzgün yapan toplumcu belediyeciliği esas alan belediyeler yok mu?
Var elbette.
Konya'nın tek CHP'li belediyesi olan Tuzlukçu'da, İşçiler 300 lira zam istedi. CHP'li Başkan Nurettin Akbuğa tüm işçileri sendikalı yaparken; kadrolu, sözleşmeli, şirket, taşerondan kadroya geçenler ayrımını da kaldırdı. 2 bin 650 lira olan maaşlar 4 bin 500 liraya çıktı.
Şişli’de bu işler nasıl oluyor diye merak edenler üşenmeyip belediyenin tam karşısında Belediye tarafından işinden gücünden edilmiş ve bunlara sessiz kalan o işçileri düşman gören Muammer Keskin belediyeciliğine baksınlar.
İşçi düşmanlığı o kadar bünyelerine işlemiş ki elinde mahkemenin işe dönüş kararı olan işçinin bile işe dönüşüne izin vermiyor.
Peki neden? HDP ezilenlerin partisidir sözleri duymaya başladık. Belediye kapısında direnişte olan işçilerin yanlarına bir kez olsun giden HDP’li meclis üyesi, yetkilisi var mı? İşçi sınıfına ezilenlere belediye başkanı ile koro halinde “Sahibinin sesi” düşmanlığın sebebi nedir?
Türkiye devriminin öncüsü Şişli Kent Konseyinin direnişte olan işçilerden haberi var mı? Yoksa onlar da mı sahibinin sesi?
Ya Şişli ilçe örgütü?
Bu soruyu da Kılıçtaroğlu’na soralım.
Tank Palet işçileri kahraman.
Peki, Belediye işçileri?
Üretimin, emeğin elbette niteliğini sorgulayacağız.
Biri ölüm makineleri üretiyor. Bir diğeri hayatı üretiyor.
Kim kahraman?
Şişli belediyesi, İşbirlikçi Sarı sendika çeteleri tarafından işinden, emeğinden, ekmeğinden edilen namuslu işçiler Ezilenlerin onurudur.