Clifford Irving, uzun zamandan beri iyi bir malzeme aradığı halde bir türlü bunu bulamayan tutkulu bir yazardır. Sonunda kendi öyküsünü kendisi yaratmaya, bir söyleşiler dizisi uydurmaya karar verir. Başlangıçtaki düşüncesi yayıncılık dünyasına akıllıca düzenlenmiş sanatsal bir ‘eşek şakası’ yapmaktır. “Dünya ve okuyucular bunu istiyorsa ben de onlara bunu fazlasıyla vermesini bilirim” diye düşünmüştür.
Kendisini zekice hazırladığı bir gizlilik perdesi arkasına saklayarak, büyük bir yayınevi yetkililerine onların çok hoşuna gidecek bir haber uçurur. Dünyanın en ünlü adamının –Havacı, film yapımcısı, kadın düşkünü ve ezgantrik dolar milyarderi Howard Hughes- kendisiyle bağlantı kurduğunu, paha biçilemez biyografisini kaleme alması için teklif getirdiği haberini ulaştırır.
Yalnız küçük bir problem vardır: Clifford’un biyografi adı altında yazdığı kitapta gerçeğin tek bir kırıntısı dahi yoktur.
Howard Hughes’ın kendisiyle hiç karşılaşmamıştır. Ancak Hughes’un adeta inzivaya çekilmiş şekilde gözden uzak yaşıyor olması sayesinde planının başarıya ulaşacağına güvenmektedir.
Hughes neredeyse 10 yıldan beri kamuoyu önüne hiç çıkmamıştır. Tam bir münzevi gibidir. Irving sahte öyküsünü yazarken en çok bu duruma güvenir. Hughes halkın önüne çıkmaktan çekindiğine göre bu biyografiyi doğrulamak veya yalanlamak için de nasılsa çıkmayacaktır.
(Milliyet)