Gazeteci bir arkadaşımın benden bir yazı istemesi ile başlamıştı her şey. Yazımın ilgi görmesi ile” niye kendi köşeni oluşturmuyorsun? ” sorusu ile karşılaştım. Daha sonra da Şişli gazetesine giderek Mehmet Tekin Bey ile tanıştım.
Ve o gün gazetede ilk günümdü. 11 Aralık 2004 yılı İstanbul Moder Sanat Müzesi’nin açılışıydı. İlk defa basın kimliğimle Güzin Osmancık olarak açılışa katıldım. Bütün sanat camiası, dünyaca ünlü ressamlar, gazeteci arkadaşlarım ve dünya basını oradaydı. Şimdiye kadar yazılarım isimsiz olarak paparazi sayfalarında yer alırken bundan böyle altına ismimin yazılı olduğu bir sayfam oluşmuştu. Bu sebeple Şişli Gazetesi benim için bir milattır.
Şişli Gazetesi her ne kadar yerel bir gazete olarak hizmet verse de, Şişli ilçesinin İstanbul bünyesindeki konumundan dolayı büründüğü karakter çok farklıdır. Şişli ilçesine adını veren ünlüler, ünlülerin isimleri ile anılan semtler, Cumhuriyet sonrası inşa edilen mimari eserlerin çokluğu, tiyatroları sinemaları ile tam bir sanat merkezi olma özelliğini kazanmıştır. Ve bu semt hakkında yazılacak o kadar çok şey vardır ki.
Uzun seneler ikamet ettiğim bu semtin adının nereden geldiği çok merak etmişimdir. Kesin bir bilgi olmamakla birlikte, şiş yapımı ile uğraşan bir ailenin bu semtte bir konağının olması sebebi ile bu ismi aldığı söylenir. Geçmişten geleceğe bırakılan en güzel belge resimlerdir. Eski resimlere baktığımızda buraların büyük kırlık alanlar olduğunu görüyorum. Çoğunlukla askeri idarelerin yerleşim merkezi olan Şişli, 1881 yılından itibaren Atlı tramvayın Taksimden Şişlinin ortalarına kadar gelmesi ile ilçeye olan talebi arttırmış. Elektrikli tramvayın gelmesi ise 1913 yıllarını bulmuş.
1850 lerde Abdülmecit tarafından teşvik edilmesi birçok semtin yerleşim bölgesi olarak tercih edilmesine sebep olmuş. Teşvikiye, Pangaltı, Harbiye, Nişantaşı, Osmanbey, Kurtuluş, Feriköy, Halaskargazi gibi bir çok semtin adlarının da enteresan hikayeleri vardır.
1870 lerde Beyoğlu’nu ortadan kaldıran büyük yangın sonrası orada yaşayan halkın Şişli’yi tercih etmesi nüfusu hayli kalabalıklaştırmış. İlçenin siması birden değişmiş, İstanbul’un en popüler ve özenilir yerleşim merkezi haline getirmiş. Genellikle kalburüstü dediğimiz azınlıklar yüzde doksandan fazla nüfusu teşkil etmiş. Levantenler, Rumlar, Ermeniler, batı yaşam tarzını benimseyenler, aydın kesim, sanatçılar, Osmanlı paşaları ve geride kalan aileleri, ünlü yabancı zenginler ile yüksek seviyedeki halkın yaşadığı bir semt haline gelmiş.
1930 lu yıllarda Şişli artık İstanbul’un en kozmopolit aynı zamanda en mutena semtlerinden birine dönüşmüş. Özellikle Perihan Sokağı, Hanımefendi Sokağı, Sıracevizler’de oturmak o zamanlar için bir ayrıcalık olarak görülmüş.
Günümüze kadar popülerliğini hiç kaybetmeyen Lüks Hayat Müzikali, Cemal Reşit ve Ekrem Reşit Rey kardeşlerin ünlü şarkısıyla hayat bulmuş. Türk beşleri arasında ye alan Cumhuriyet tarihinin ilk kuşak bestecilerinden olan Rey kardeşler Lüks Hayat operetinin hiç unutulmayan sözleri. “Şişli de bir apartman, yoksa eğer halin duman “ diye başlayan besteleri ile Şişli’nin özenirliliğini dile getirmişler.
1920 lerin Cumhuriyet sonrası popüler kültürü edebiyat ve tiyatroların başlıca konusu olmuş Şişli. Yine Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Kiralık Konak, Peyami Safa’nın Fatih Harbiye romanı popüler ve Avrupai yaşam tarzının hayatımızda yaşanıp veya yaşayamamanın verdiği insan psikolojisindeki yıkımı anlatan en güzel örneklerindendir. Ekmekçi Bağdasar’ın mahur bestesinde ise;
“İyş-ü işret, zevk-i mehtap edelim Seyr-i Şişli çiftliğinde nideli” mısraları unutulmayanlar arasındadır.
Ve bunun gibi birçok sebeple şiirlere romanlara müzikallere konu olan Şişli, İstanbul semtleri içindeki yeri çok ayrıcalıklıdır.
Şişli Gazetesi de bu işi hakkı ile yapan, mahalli gazete olmanın çok ötesinde bir yayıncılık anlayışına sahiptir.
Bana basın hayatımda birçok kapıları açtığı, sanatın ve kültürün harmanlandığı bu beldeyi tanıma imkânı sağladığı için “Ve yine Şişli Gazetesi" diyorum.