Bir televizyon yayınına bağlanan Türkali’nin doktoru Özgür Akın, Türkali'nin cumartesi günü hastanede tedavi altına alındığını belirterek, "böbrek yetmezliği rahatsızlığı da devam ediyordu. Bu sabah çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi" dedi.
Türkali'nin çok yakını olan Cemal Turan şunları söyledi;
"Vedat Türkali, 13 Mayıs 1919 doğumlu Türkiye entelektüellerinden, aydınlarından, sınıf mücadelesi veren, ezilen sınıfların yanında olan aydınlarımızdan birisidir. Görüşlerinden dolayı 1951 yılında hapse atılmıştır. 7 yıl yattıktan sonra serbest bırakılmış bir Türk aydınıdır. Dün biz hastanede ziyaret ederek Vedat Türkali ile görüştük. Öleceğini tahmin etmemiştik. Sabah ajansların haberlerinden öğrendik. Bu yüzden buraya geldik. Büyük bir ihtimalle İstanbul’da defnedilecektir. Tabi İstanbul’da da 2-3 gün sonra defnedilecektir. Çünkü Türkiye’nin bir çınarıdır. O çınar devrildi. Bir an önce apar topar toprağa verilecek bir insan olmadığını düşünüyorum. Hayat yolumuza ışık tuttuğunu ve tanıdığım için onur duyduğum bir insandır."
Vedat Türkali Hayatını Kaybetti...
Vedat Türkali’nin doktoru Özgür Akın, edebiyat çınarının çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi. Asıl adı Abdulkadir Pirhasan olan ve yazılarında Vedat Türkali ismini kullanan senarist, şair ve romancı eşinin yanına defnedilecek...
Türkali’nin yakınındaki isimler 97’nci Doğum Günü’nü Nazım Hikmet’in gömleğini giyerek kutladığını söyledi.
"TÜRK SOLU BÜYÜK BİR ÇINARI KAYBETTİ"
Ayhan Açıkgöz ise Türk solu bir çınarını kaybetti dedi. Açıkgöz, "Türk solu büyük bir çınarı kaybetti. Eşitlik, özgürlük ve demokrasi için vermiş olduğu mücadele burada noktalandı. Kendisini saygıyla anıyoruz. Tüm halkların başı sağ olsun" dedi.
EŞİNİN YANINA DEFNEDİLECEK
Vedat Türkali’nin cenazesi 31 Ağustos Çarşamba günü öğle namazından sonra Teşvikiye Camii’nden kaldırılacak. Ünlü edebiyatçı, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda eşi Merih Pirhasan’ın yanına defnedilecek. Merih Pirhasan ile Vedat Türkali 1942 yılında evlenmiş, Merih hanım 31 Ekim 2013’te hayatını kaybetmişti...
VEDAT TÜRKALİ KİMDİR?
Asıl adı Abdülkadir Pirhasan olan ve 13 Mayıs 1919’da Samsun’da doğan Türkali, liseyi Samsun Lisesi’nde okuduktan sonra 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Aynı yıl eşi Merih Pirhasan’la evlendi. Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 1951’de tutuklandı. 9 yıl ceza aldı. 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest kaldı.
Rıfat Ilgaz ile Gar Yayınlarını kurdu. 1960’ta Dolandırıcılar Şahı ile senaristliğe başladı. 1965’te Karanlıkta Uyananlar filmiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandı. Bir Gün Tek Başına, Mavi Karanlık, Tek Kişilik Ölüm, Güven, Yeşilçam Dedikleri Türkiye, Kayıp Romanlar, Yalancı Tanıklar Kahvesi, Bitti Bitti Bitmedi gibi romanlara imza attı.
1974’te Milliyet Yayınları Roman Yarışması’nda birincilik ödülünü, 1976’da Orhan Kemal Roman Armağanını kazandı. 2016’da Beyaz Martı Edebiyat Onur Ödülü’ne layık görüldü.
Usta Edebiyatçımızın "İstanbul" Şiiri
İstanbul
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Bakışlarımda akşam karanlığın
Kulaklarımda sesin İstanbul
Ve uzaklardan
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Plajlarında karaborsacılar
Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
Meyvesini birlikte devşirirler
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Et tereyağı şeker
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
Hürriyet yok
Ekmek yok
Hak yok
Kolların ardından bağlandı
Kesildi yolbaşların
Haramilerin gayrısına yaşamak yok
Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
Ve sen
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
Seni öldürürler
Seni sürerler
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
İpek şiltelerin istakozların
ve ahmak selameti için
Hakkında idam hükümleri verilir
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
Haramilerin elinde
Ve mahzenlerinde insanlar bekler
Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bulutların ardında damla damla sesler
Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
Arkadaşlar çıktı karşıma
Dindi şakalarımın ağrısı
Bir kadın yoldaş tanırdım
Bir kardeş karısı
Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
Gebeliğin dokuzuncu ayında
Aç kurtların varoşlara saldırdığı
Tipili bir gece yarısı
Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
Otuzbeş kiloluk sırrımızı
Zafer kanlı zafer kıpkırmızı
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanıtını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın
Vedat TÜRKALİ