Emlak Müşaviri Salim Taşçı, Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını hatırlatarak, yapı sektörünün “kaos” içinde olduğunu, eski yapıların zaman kaybetmeden yenilenmesi gerektiğini dile getirdi.
Taşçı, vatandaşları “yapı denetim belgesi”ni görmeden konut almamaları konusunda uyararak, “Biz çok unutkan bir milletiz, depremde yaşanan görüntüler unutulmamalıdır. Durumun ciddiyetini yine binalar yıkılıp, insanlar feryat ettiği zaman mı hatırlayacağız. Özellikle büyük şehirlerin yapıları ‘imdat’ çığlığı atıyor” dedi.
Emlak Müşaviri Salim Taşçı, ANKA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’de 35-40 yıl önceki inşaat yapı tekniği ile şimdiki arasında yüzde 100 fark bulunduğunu, teknolojinin bu alanda da büyük ilerleme kaydettiğini belirtti. Taşçı, “Türkiye’nin en az 40-50 vilayeti yapı bakımından orta yaş grubunun üzerine çıkarak, ‘dede’ konumuna geldi. Bu durum, deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye’nin ‘ben yıkılacağım’ diye bağırması demek. Şehir merkezleri artık dedeliği de bir adım öteye geçti” diye konuştu. Bir binanın ortalama yaşam uzunluğunun 35-40 yıl olduğunu kaydeden Taşçı, söz konusu zamandan sonra demirin yorularak binayı bıraktığını, bu anlamda büyük şehirlerin merkezlerinin yenilenmesi gerektiğini vurguladı. Yapılacak söz konusu girişimlerle duran inşaat sektörünün de canlanacağını ifade eden Taşçı, şunları dile getirdi:
“VATANDAŞ YAPININ DIŞ GÖRÜNÜŞÜNE ALDANMAMALI”
“Vatandaş yapının dış görünüşüne aldanmamalıdır. Biz hep MMK’dan yani ‘maket, makyaj, köpük’ten uzak durun diyoruz. Kişi, evin 35-40 yıllık olmasına aldırmadan makyajına bakıyor, görünüşüne aldanıyor. Bu konuda insanlarımız bilinçlendirilmeli ve merkezlerin yenilenmesi gereklidir. Burada belediye başkanlarına büyük iş düşmektedir. Büyük işyerleri hep şehir merkezlerindedir, ana arterlerdedir. Bu ana arterlerin kurtuluşu da belediyelerin elindedir. Büyük şehirlerdeki ana merkezler artık ağlıyor, kimse farkında değil. Soruna çözüm yolu bulmak adına bir an önce gerekli çalışmalara başlanmalıdır.”
Söz konusu çalışmalara semt semt başlanabileceğini kaydeden Taşçı, önemli olanın ülkenin ve insan sağlığı olduğunu söyledi. Deprem uzmanlarını konuya dikkat çekmeye çağıran Taşçı, “Türkiye yapı konusunda artık ‘ihtiyarlamıştır.’ Uzmanlar sürekli Marmara denizine dikkat çekmektedir oysa Türkiye’nin üstü de fokur fokur kaynamaktadır. Yapıların yenilenmesi için 1.5-2 trilyon lira arasında bir meblağ olması lazım. Artık 40-50 vilayetin merkezi ‘kurtarın beni’ diye bağırıyor” dedi. Söz konusu durumu "milli kayıp" olarak değerlendiren Taşçı, binaya yapılan makyajla elektrikten su şebekesine kadar yenileme yapıldığını kaydetti.
“TEHLİKENİN BÜYÜKLÜĞÜ ORTADA”
İnşaatın, 2 bin 100 kaleme hükmeden bir sektör olduğunu ve sadece Türkiye’de değil, dünyaya da hükmeden lokomotif sektörlerin başında geldiğini vurgulayan Taşçı, “Böyle etkinliği olan bir sektörün ağlaması demek, tehlikenin büyüklüğünü ortaya koymaktadır” dedi. Taşçı, Türkiye’de şu anda yaklaşık 7 milyon konut açığı bulunduğunu, ülkenin yüzde 65’e varan kısmının niteliksiz yapıdan oluştuğunu belirtti. Büyük vilayetlerin yüzde 50’den fazlasının gecekondulardan oluştuğunu kaydeden Taşçı, “Bunu, tüm yetkili kişilerin şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekir. Türkiye’nin deprem bölgesinde yer aldığı unutulmamalıdır, yarın şiddetli bir depremde bunların hepsi yok olabilir. Alınacak tedbirler depreme karşı önlem olurken, piyasaya ticari yönden de canlılık katar” diye konuştu.
Taşçı, müteahhitlik mesleğinin denetimsizliğine vurgu yaparak, “Türkiye’de hemen hemen herkes müteahhit, bir yapı yapıyor ve önüne gelen müteahhit oluyor. Müteahhitliğin ve emlakçılığın disiplinize edilmesi, kanuna bağlanması lazım” dedi.