Tarhan’a göre, Türkiye, yapılması planlanan yargı reformuyla birlikte, Sırbistan’a benzeyecekti. Peki Sırbistan’da yargı nasıl işliyor, bundan kısaca bahsetmekte yarar var.
Sırbistan’da tüm yargı erki tek bir kuruma bağlı; o da Yüksek Mahkeme Konseyi (High Court Council) ya da bazı çevirilerde Yüksek Hakimler Konseyi (High Council of Magistracy). Yüksek Mahkeme Konseyi(YMK) 11 üyeden oluşuyor. Bu üyelerden 6’sı daimi hakimlerden, 2’si meclisin atadığı hukuk tahsili olan kişilerden, kalan 3’ü ise Yüksek Temyiz Mahkemesi Başkanı’ndan, Adalet Bakanı’ndan ve Meclis Yargı Komite Başkanı’ndan oluşuyor. Bu 11 kişi yargıda yegâne karar mercii olarak görev yapıyorlar.
YMK, Sırbistan’da yargı mensuplarını rahatsız eden birçok eylemde bulundu. Bunlardan en önemlileri, 5 Haziran 2009’da kamuoyundan gizli toplantılar düzenlemeye başlamaları ve aldıkları kimi kararların gerekçelerini bildirmemeleri; buna bir örnek olarak görülen dava sayısının %50 artmasına karşın hakim sayısının %25 düşürülmesi ve Sırbistan Hakimler Birliği’nin bu durumun açıklanması taleplerine karşın YMK’nın sessiz kalması verilebilir.
YMK’nın hakim ve savcıları rahatsız eden bir diğer kararı ise 30 Haziran 2009’da alındı ve o karara göre tüm hakimler bir seçime tabi tutulacaklar ve o seçimi geçenler hakimliğe devam edecekler, 2009 sonuna kadar seçime katılmayanlar ise seçilemeyenler ile aynı muameleyi görecekler. Peki, seçilmeyenlere ne olacak? İşte bu noktanın belirsizliği Sırbistan’daki yargı mensuplarını rahatsız eden en önemli noktalardan biri oldu. Bunun yanı sıra Sırp hakimlere neden seçilmedikleri de açıklanmıyor; hatta seçilmeyenler listesi bile hazırlanmıyordu. Seçilemeyenler adlarını seçilenler listesinde bulamayınca seçilmediklerini anlıyorlardı. 2230 hakimden 1510’unun seçilmiş olması ve kalan 700’den fazla hakimin ne yapacağı ise belirsizliğini koruyor; herhangi bir itiraz hakları yok, çünkü herhangi bir açıklama yok.
Sırbistan’daki yargının bu durumu AB raporuna da yansıdı ve bu rapora göre, son reformlar yargının gücünü kırıyor ve yargıyı politik etkilenimleri açık hale getiriyor. Ayrıca raporda, seçimin bu nebze çabuk yapılmak istenmesi (2009 sonuna kadar) uzun vadede yargıyı siyasallaştırır, yargının bağımsızlığını, saygınlığını ve işleyişini etkiler, dendi.
Birleşmiş Milletler’e bu konuda rapor hazırlayan Leandro Despuy iki noktaya dikkat çekiyor ve bunları endişe verici görüyor: Birincisi YMK üyeleri ve onların bileşimi; ikincisi mevcut hakimlerin yeniden seçime tabi tutulması.
Bu duruma genel itirazlar; sebebi açıklanmaksızın bir hakimin kovulmasının önü açıldı, şeffaflık yitirildi, hakimlerin kendilerini savunma hakları yok, hakimlerin bağımsızlıkları ve tarafsızlıkları ile liyakatları soru işaretleri barındırıyor; şeklinde olurken; öneriler, hakimlerin seçimleri, terfileri ve hakim atamaları ( yasama ve yürütmeden) bağımsız olmalı ve şeffaflık esas alınmalıdır, yönünde oluyor. Ancak bu şekilde hakimlerin liyakatarından ve bağımsızlıklarından emin olunabilir, deniyor.
Sırbistan Hakimler Birliği de, bu sebeplerden ötürü Sırbistan’da yapılmış olan yargı reformuna karşı ciddi itirazlarda bulundu ve tekrar seçilemeyenleri, neden seçilmedikleri açıklanıp onlara savunma hakkı tanınana kadar, bünyesinde tutmaya karar verdi.
İşin siyasal boyutuna gelirsek...
Esasında bir tasfiye söz konusuydu. Kadife devrimler sonrası kurulan düzende eski sistemin hakim ve savcıları yeni bir düzen tesis etmek için engel olarak görülüyordu. Yargı, yürütmeyi hukuk sınırları içerisinde davranmaya zorlayarak gücünü sınırlıyordu. Kadife devrim bu nedenle yargıya demir yumruğunu indirdi. Kitaba uydurarak yargıda tasfiyeyi gerçekleştirdi. Önce yargıçları seçime tabi tuttu. Sonra seçim hakkında hiçbir açıklama yapmadan kazananları ve kaybedenleri açıkladı. Kaybedenler iktidara rağmen hukuka bağlı kalan yargıçlardı.
Sonuç olarak, yapılması planlanan yargı reformu Sırbistan’da yapılanlarla paralel olacaksa; bu, çok ciddi sonuçlar doğuracaktır. “Daha demokratikleşecek, milleti daha çok temsil edecek” sloganlarıyla yapılmak istenen yasamanın ve yürütmenin yargı’nın iç işleyişine karışmasının önünü açmaktan başka getireceği bir şey olduğunu düşünmek zor görünüyor.
Doruk Cengiz
Odatv.com