Ben Dürümcü Haluk olarak bir soru soruyorum. Bilene de çorba hediyesi yapıyorum. Öbür esnaf arkadaşım sosyolojiden soru sorsun, öteki atasözü yazsın. Vatandaşta dükkânlar arasında çapraz yaparak evine işteki sıkıntısını atarak gider. Farklı bir muhabbet oluşur. Yolunun güzergâhını değiştirerek gider. Sosyal içerikli bir hareket olmuş olur. Kendi adıma arzum bu. Kendi birey hakkımı kullanarak, kendi yapacaklarımı yapıyorum. Her gün iki kelime soracağım. İngilizce ve Türkçe kelime soracağım ve anlamını soracağım. Ayda 60 kelime yapar. Benim burada ki sorularımın karşılığı çorbadır. Ben, kimseye bedava çorba vermiyorum. Bilgi karşılığında veriyorum. O zaman günde 50-100 kişi paylaşım yapmış olur. Karmaşanın içinde bir insanı bir şey öğrenmek için yönlendirebiliyorsam, bundan daha keyifli bir şey olabilir mi? Pertevniyal Lisesi mezunuyum. Hocalarımızdan bir tanesi, bize ders çalışmayın, öğrenmek için okuyun dedi. Hep öğrenmek için okuduk. Öğrendikleriniz kullandığınız zaman kıymetlidir. Her gün bir soru soruyorum. Mükemmel oluyor. Sohbet ortamı doğuruyor, bilinmeyen bir şeyi öğreniyorsunuz, muhteşemlik burada, öğrenmede. Hep öğrenmek için okudum. Öbür türlü okul bitiyor, bilgi de bitiyor. Milletin önünde ki engeli kaldırmak istedim. Çok pahalı diye kitap alamadıklarını söylüyorlar. Bedavası var. Herhangi bir tane getir, herhangi bir tanesini de götür. Benim vitrinimde salça yok. Benim vitrinimde Dostoyevski var. Panoya müşterilerimiz bir şeyler yazıyorlar. Onları bir araya toparlayacağım. Nazım Hikmet’in “Memleketimden insan manzaraları” isimli kitabı var. Benim ki de Dürümcüden insan manzaraları olacak.