ŞİRKERLERDE 2 TEMEL HASTALIĞAKARŞI DİKKATLİ MİSİNİZ ?
Örgütler canlı organizmalar gibidir. Nasıl ki, canlı bir organizmanın sağlıklı yaşayabilmesi için bütün organlarının ahenkle çalışması gerekiyorsa, bir örgüt içinde durum aynen böyledir.
Yönetim danışmanlığı sektöründe önde gelen danışmanlık şirketi olan Ortak Akıl Danışmanlık’ın Yönetim danışmanı Sn. Yılmaz SÖNMEZ, şirketlerdeki iki temel hastalığa değiniyor…
Örgütler canlı organizmalar gibidir. Nasıl ki, canlı bir organizmanın sağlıklı yaşayabilmesi için bütün organlarının ahenkle çalışması gerekiyorsa, bir örgüt içinde durum aynen böyledir.
Küçük rahatsızlıklar büyük hastalıklara sebep olur. Çürüyen diş, kalp için tehlikelidir. Örgütteki küçük bir aksaklık da, önlem alınmazsa, örgütün hayatını tehlikeye sokar.
Yönetim faaliyetini aksatan bazı örgütsel hastalıklar vardır. Bu hastalıklara yakalanan örgüt, amaçlarından uzaklaşmaya başlar. Çünkü hastalık yıpratır ve engeller. Sistemin durma eğilimi anlamına gelen “entropi”yi hızlandırır.
Hastalık, zamanında teşhis edilmeyip tedavi uygulanmayınca, sistemi devre dışı bırakır. Yönetim hastalıklarına yakalanan bir örgütün nihai durumu da bundan pek farklı olmayacaktır.
Örgütün yakalanabileceği ve yönetimin de şiddetle mücadele etmesi gereken hastalıkları iki ünlü bilim adamı, Parkinson ve Laurence Peter analiz etmişlerdir.
1.Pakinson Hastalığı
İş hacmi azalsa da, çalışanların sayısı artar. Bu bir örgüt hastalığıdır. İş hacmi ile o işi görecek kişilerin arasında mantıki bir ilişki yoksa, örgütsel amaçlara doğru değil de, yanlış noktalara doğru hareket ediliyor demektir.
Herhangi bir iş, tamamlanması için ayrılan zamanı doldurur. Bu nedenle, iş için ayrılan zaman değil, o işin gerçektende bitirilebileceği zaman dilimi önemlidir. Ayrılan zamanla, bitirilebilecek zaman arasındaki uyumsuzluk, aksama meydana getirir.
Yeteneksiz ve ihtiraslı kişilerin örgüt hiyerarşisinde yer almaları, sorumlulukları altındaki bölümü verimli şekilde yönetemedikleri gibi, üst kademelere de göz dikmelerine sebep olur. Bunlardan herhangi biri, üst kademelerde bir yer elde ettiği zaman, örgütü daha hastalıklı bir hale getirir. Kendisinden yetenekli olanları tasfiye eder. İleride kendisine rakip olabileceklerin de terfisini engeller. Yeteneksizliğini bütün örgüte hakim kılmaya başladığı için de örgüt felç olmakla karşı karşıya kalır.
Böyle bir örgüt, tıpkı sinirsel felç geçiren bir insanı andırdığı için, hastalığına da Parkinson hastalığı denilebilir.
2.Peter Prensibi
Laurance Peter’e göre, kendisinden bekleneni veremeyecek duruma gelen bireyler, yetmezlik düzeyine ulaşmışlardır ve örgüte faydalı olamazlar. Örgütlerde iş çıkaranlar, henüz yetmezlik düzeyine ulaşmayanlardır.
Örgütlerde görevler, zamanla görevlerin gereklerini yerine aciz bireyler tarafından doldurulursa, o örgüt hasta bir örgüt haline gelir. Özellikle yönetim kademesinde böyle bir yetmezlik durumu söz konusu olursa, hastalık tehlikeli bir hal alır. Çünkü terfiler baştan savma yapılacak, yetenekliler budanacak ve faaliyet-amaç uyumu ortadan kalkacaktır.
Peter’a göre yetmezlik hastalığının en büyük sebeplerinden biri torpillerle yaptırılan terfilerdir.
Parkinson Hastalığı’nı ve Peter Prensibi’nin yetmezlik düzeyini unutmayın. Her insan yetmezlik düzeyine ulaşma eğilimindedir. Bu eğilime karşı koyabiliriz.
Nasıl mı?
Yeteneğimize uygun sahada çalışarak ve kendimizi sürekli yenileyerek, geliştirerek.
Örgütsel hastalık mikroplarına karşı koymamız, örgütün karşı koyması anlamına gelir ki, bu da bize evrensel bir mesaj verir: Örgütlerin hayatı bizim elimizdedir!..
Kurumsallaşma, yönetim danışmanlığı, insan kaynakları danışmanlığı ve daha fazlası ortaakildanismanlik.com’da !
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.